Az çok demeyelim yıldıza dokunalım. ✨
🌚
Uçağın havalanma sesiyle uykumdan uyandım. Elimle yatağın diğer tarafını kontrol ettiğimde Nora yoktu.
Panikle yerimden kalkıp ilk önce odanın içindeki tuvaleti ve banyoyu kontrol ettim. Ama orada yoktu.
Dilan'la hemşirenin olduğu yere gittim. İkisi de uyuyordu. Dilan'ın omzuna dokunarak onu uyandırdım.
"Nora nerde? '' kurduğum cümleyle gözlerini kocaman açtı. Sağa sola bakıp cevap verdi.
" Bilmiyorum abi senin yanında diye uyudum ben. Uçak kalkmadan kaçmış olabilir mi? "
Panikledim. Hemen pilotun olduğu yere gidip uçağı indirmesini söyledim. Adam bunu yapamayacağını defalarca söylemesine rağmen tehditlerimi gözardı edemedi ve hava limanına dönüş yaptı. Çoktan yarım saat geçmişti bile.
Uçaktan inince direkt güvenlik odasına gidip kameralara baktım. Nora'nın uçaktan inişi, hava limanından çıkışı, hızlı adımlarla buradan uzaklaşmasını izledim. İçimde anlamlandıramadığım bi öfke çoğaldı. Adamlarımı arayıp onu hemen bana getirmelerini emrettim. Bende gidip Onu evinin önünde bekleyecektim. Çünkü gidecek başka yeri yoktu. Eve girmeden onu bulmalıydım.
🌝
Uyandığımda yatak odası gibi bir yerdeydim. Etrafa göz gezdirirken yanımda o manyak herifin yattığını gördüm. Hemen yerimden kalkıp geriledim. Küçük pencereden dışarıya baktığımda hava limanında olduğumu fark ettim. Bu adam beni şehir dışına mı götürecekti?
Buna asla izin veremezdim. Hemen yerimden kalkıp etrafı kolacan ettim. Manyak herif öküz gibi uyuyordu yatakta. Kaçmanın tam sırası. Dedi içimdeki ses. Ona hak verip odadan temkinli adımlarla çıktım.Çıkış kapısını görebiliyordum. Bir kız ve hemşire olduğunu düşündüğüm önlüklü bir kadın koltukta uyuyordu.
Yavaşça kapının önüne geldim. Son defa arkama baktım uyanan var mı diye.
Kimsenin beni fark etmediğini gördükten sonra hızlıca merdivenlerden indim. Ben iner inmez merdiven kapanmaya başladı. Tam zamanında inmiştim.
Sağımı solumu kontrol ede ede hızlıca hava limanından çıktım.
Derin bir nefes alıp kendime geldim.
Taksiye binemezdim yanımda tek kuruş para yoktu. Aklıma gelseydi o adamı soyardım. Beni kaçırmaya çalıştı bunu hak etmişti.
Yolun kenarından hızlı hızlı yürümeye devam ettim. Eve gidene kadar çok yorulacaktım ama buna değerdi.
Kaç saat geçtiğini bilmiyorum ama bacaklarımda adım atacak derman kalmamıştı. Hasta bakıcının vurduğu iğnenin sersemliği hâlâ üzerimdeydi. Kaç gün hastanede yattığımı bilmiyordum ama çok acıktığım kesindi.
Üstelik yanımdan geçen her arabayı o manyak herifin arabası sanıyordum. İyice paranoyak olmuştum.
O hâlâ uçakta öküz gibi uyuyor, kafanı topla ve eve yürümeye devam et manyak karı.
İç sesime katılıp yürümeye devam ettim. Ama bu sefer daha sakin bir şekilde sonuçta o uçaktaydı değil mi? Endişelenmeye gerek yoktu.
Açlıktan midem bulanmaya başım dönmeye başlamıştı lakin eve çok yaklaşmıştım. Tahmini on beş dakikalık yolum kalmıştı. Eve girdiğimde Ladin ve Kuray'a sıkıca sarılacaktım. Onlara ölmedim bakın burdayım diyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensesi (Aşk-ı Bela Serisi 1)
Novela JuvenilVücudumda dolanan soğuk metal şeyle nefesimi tuttum. Bıçak olduğunu anlamam uzun sürmemişti. "Kendine gel küçük kız, yoksa seni burada parçalara ayıracağım." sesi buz gibiydi. Yüksek kahkahası yerimden sıçramama sebep oldu. Bağlı ellerimi kıpırdatm...