6. ZEHİRLİ YALANLAR

10.3K 122 0
                                    

Yeni kişiler, yeni oyunlar..

Eğer yıllarca çevrenizde güvenebileceğiniz, bir saniyeliğine de olsa kendinizi bırakıp omuzlarında ağlayabileceğiniz bir insan bile yoksa hayat sizin için oldukça zordur, bunu kendimden biliyorum.

Yıllarca birine güvenmeyi isteyerek büyüdüm, öyle bir durumdaydım ki annem dahil olmak üzere hiç kimseye tam anlamıyla güvenemiyordum, küçük bir kız çocuğu annesine güvenmeden nasıl büyüyebilirdi? Ben büyümüştüm, belki de benim gibi büyüyen yüzlerce kız vardı etrafta.

Bu yüzlerce kızın kırılan kalbi, çevresindekilere bir saniye dahi güvenemeyecek kadar değişik şekillerde savunma mekanizmaları oluşturmaları biter miydi bir gün? Bence bitmeyecekti, ve aynı şekilde bu güvensizlik gün geçtikçe büyüyecekti, kimi zaman çocuklar güvensizliği bir okulda öğrenecekti, kimi zaman da anneleri ile babalarının aralarına rahatça sıkışıp uyuyamadığında öğreneceklerdi güvensizliği.

Ben ilk güvensizliği altı yaşımdayken, annem ile o zamanlar henüz ölmemiş üvey babamın arasında uykuya dalmaya çalışırken öğrenmiştim.

İlk çaresizliğimi ise öz babamın beni 7 yaşımdayken önce taciz edip, sonrasında şiddete başvurduğu o gün öğrenmiştim.

19 yıllık bir yaşamım vardı, henüz gençliğimin baharlarındaydım fakat kendimi çocukluğumdan itibaren öyle girdaplarda bulmuştum ki, o girdapların izi hala bende bitmemişti, bitmiyordu.

İçimde biriken sadece bir günlük güvensizlik değildi, bu güvensizlik içimde uzun yıllar boyu oluşmuştu ve şimdi ben istesem de kimseye öyle kolayca güvenemezdim, çevremdekiler her ne kadar kendilerine güvenebilmem için bana diretse de ben hiçbir şekilde onlara güvenemeyeceğimi biliyordum,

Bir saatliğine bana güvenir misin? Demişti Bilge, ben de ona güvenmeyi tercih etmiştim, belki de tekrardan beni yüzüstü bırakacaktı, veya beni Aysar'ın doğum günü hediyesi bahanesiyle Aslan'a verecekti, ona nasıl güveneceğimi ya da neler yapabileceğini bilmiyordum, bana güven verip beni yarı yolda bırakmaması için hiçbir sebebi yoktu, aksine beni neden öylece aralarına almak için çırpınıyordu bu da bir soru işaretiydi, ben tüm bu soruların cevabını merak ediyordum fakat kendi kendime bu cevapları bulmadan kimse bana yardım edemeyecek gibiydi.

Bilge, Sezen, ben nihayet Aslan'ın kaldığı evin içerisine girebilmiştik, en azından Bilge ile Sezen, Aslan'ın burada kaldığını söylemişti.

Aslan bize kapıyı açtığında gözleri kızarmıştı, daha önceden boynuna kadar gelen sarı saçlarını kestirmişti, turkuaz gözleri ise yorgun bakıyordu, ben neler olduğunu anlayamıyordum fakat Aslan, bakışlarını Bilge'den çekmiyordu.

Bilge ise çok rahattı, elini giydiği gri kaprinin cebine yerleştirip Aslan'a bakıyordu, onun bakışlarını anlamaya çalışıyordum, Aslan'a hem üzülüyor, hem de onun daha fazla acı çekmesini istiyor gibiydi.

Aslan'ın kaldığı evinin içerisine baktım, üzerinde beyaz desenleri olan gri koltuklar, kerpiçten örülmüş duvarları vardı ve koltuklarının arkasında kahverengi bir ünite vardı, bu ünitenin üzerinde ise Aslan'ın fotoğrafları, birkaç tane de Karan'ın fotoğrafı vardı.

Fotoğraflara bakmak için ilerledim, Bilgeler ne konuşuyordu bilmiyordum fakat bu fotoğraflara bakmayı çok istiyordum.

Kırmızı çerçevenin içerisinde üç tane çocuk vardı, ortalarında kızıl saçlı bir kız, kızın yanında ise iki tane erkek vardı, sağ tarafta sarışın, turkuaz gözlü bodur bir çocuk vardı, bunun Aslan olduğu kesindi, kızıl saçlı kızın yanındaki buğday tenli, siyah saçlı ve simsiyah gözleri olan bir çocuk vardı.

KARANLIĞIN İNCİLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin