Bölüm Müzikleri: Model, Sarı Kurdeleler - Pera, Pencerenden - Leyla the Band, Yokluğunda - Ogün Sanlısoy, Avunmak Zor - Kolpa, Beni Unutma
Bölümü oylayıp görüşlerinizi bildirmeyi, twitter'da #Karanlığınİncileri tagi ile teorilerinizi belirtmeyi unutmayın. 🕊
Keyifli okumalar ♥
🕊
2 hafta sonra.. / Çınaraltı
Özgür ÇÖZER'in İncisinden..
Tarih: ~
Rakamların bile denklemlerde yeri olurdu, attığımız tarihlerde, tuttuğumuz saniyelerde hep rakamların izleri vardı.
Fakat ben, rakamlar kadar akılda kalıcı değildim, kimse beni ölmediğim sürece hatırlamazdı.
Bu yazıma tarih atmıyorum çünkü bugün, dün, yarın ve sonsuza, her zaman kendimi en iğrenç şekillerde hissedeceğim, kimse bir kez olsun bana "Nasılsın?" Diye sormayacak fakat ben herkesin yaralarını iyileştireceğim.
Kardeşim dediğim insanların bile.
Tatlı Rüzgâr.
🌪Kendimi küçük bir yolculuğun içine çıkmışım gibi hissediyordum, yaşım 19'du fakat yaşantım altmışın üzerindeydi, kendimi bulamıyordum, kim olduğumu ben daha 15 yaşındayken unutmuştum, hayatıma değişik bir kişilik ile devam ediyordum ve açıkçası bu kimlikten hiç rahatsız değildim.
Zamanında kalp yaralarım çok büyüktü, bana yaşatılmayan hiçbir şey kalmamış gibi hissediyordum fakat bugün buradaydım, tüm İncilerin kendilerine sığınacak bir liman olarak gördükleri o çınar ağacının altında oturmuş, tek başıma öylece etrafı seyrediyordum.
Ey İstanbul, sen mi büyüksün, yoksa ben mi? Diye sormak istiyordum fakat sorunun cevabı içinde gizliydi, elbette İstanbul daha büyüktü, İstanbul'un kudretinden sual olunur muydu hiç?
Tatlı bir rüzgar esiyordu, esen rüzgarın eşliğinde çoktan çınar ağacının altına oturarak bağdaş kurmuş, daha önceden yanıma aldığım Tehlikeli oyunlar kitabından altını çizdiğim birkaç satırı okumaya başlamıştım, elimde bir kalem ile okuduğum yerleri tekrardan çizerek bende hissettirdiği anlamları alıntıların kenarına yazmaya karar vermiştim.
Kitabın 73. Sayfasını açtım, beklediğim gözlerim altını siyah mürekkepli kalemle çizdiğim satırlara kaydı, bu satırı öyle bir çizmiş olmalıydım ki, mürekkep neredeyse kitabın arka sayfalarına kadar taşmıştı.
Bu kitabı yaklaşık 3 sene önce okumuştum, üç sene önce okuduğum bu kitap, benim hayatımı fazlasıyla değiştirmeye yetmişti, ve hala değiştirmeye de devam ediyordu.
Elime kurşun kalemi aldım, altını çizdiğim satırları okumaya başladım;
Beklenen geç geliyor; geldiği sırada insan başka yerlerde oluyor. Cümlenin kenarına hemen bir ok çıkarttım ve kendime göre ek cümleler sıralamaya başladım, Beklenen asla gelmez albayım, bekleyen, sadece beklediğiyle kalır. Tıpkı, benim yıllarca annemi beklediğim gibi, tıpkı o çocuğun yıllarca babasının gelmesini beklediği gibi..
Kendi kendime basit cümleler kurarken neden gözlerim dolmaya başlamıştı? Halbuki bir tek kendim için yazıyordum bu satırları, fakat kendimin yanına ek olarak başkalarını da eklemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İNCİLERİ
RomanceAhu Aktuğ, üvey kardeşlerinin ve üvey babasının şiddetleriyle büyüyen bir kız çocuğudur, günün birinde Ahu, üvey babası Yakut Ulubey'in, kendi annesini öldürmesi sonucunda üvey babasını öldürür ve sokaklarda yaşamaya başlar, Ahu sokaklarda yaşamaya...