19. Bölüm

235 16 54
                                    

Sahra'nın Gözünden

Kaan gelmiş ve beni teselli etmeye çalışıyordu ama pek işe yaramıyordu. Çok canım yanıyordu ve bunun bitmesini istiyordum.

Bir süre hirlikte öylece orada oturduk ve yeri izledik. Ne yapacağımızı düşünüyorduk. Sonra Kaanın aklına bir fikir geldi, kayıp ilanı bastıracağını söyledi ve ben bir şey diyemeden salona gitti.

Hep sokaktaki kayıp ilanlarını görürdüm ama bir gün başıma geleceğini düşünmemiştim, keşke bugün hiç okula gitmeseydim. Bir günden bir şey olmazdı, neden diye kendi kendimi yiyecektim ama artık yapacak bir şey yoktu. Zümrüt gitmişti.

///

Aradan bir hafta geçmişti ve Zümrüt'ü hala bulamamıştık. Kızlar hep umarım gelir, gelicektir, biri bulur diyorlardı mesajlarda. Ama artık inanmak istemiyordum. O geri gelmeyecekti büyük ihtimalle, onu bir daha görememe ihtimali çok acıtıyordu.

Yatakta öylece yatıyor ve tavana bakıyordum. Doğukan ise aşağıda benim için yemek hazırlıyordu, hiçbir şey yemek istemiyordum ama beni zorluyorlardı. En son ne zaman yemek yedim hatırlamıyordum.

Küçücük bir hayvan bile bu kadar beni üzmeyi başarıyordu, ama o benim için hayvandan öteydi. Tıpkı bir dosttu benim için.

Doğukan yanıma bir tabak çorbayla geldi, bana üzüntüyle bakıyordu. Kıramadım onu ve biraz yedim. Doğukan yanımda olunca moralim biraz yerinde oluyordu, çok seviyordum onu. Kelimelere sığdıramazdım bu sevgimi.

Biraz sohbet ettik, kafamı dağıtmama yardımcı oluyordu. Zaten az önce birlikte dışarıdan gelmiştik. Temiz hava iyi geliyordu, ama hep bir kedi gördüğümde aklıma Zümrüt geliyordu.
Ama en azından yanımda Doğukan vardı ve azda olsa mutluydum.

Bir süre sonra ders için okula gitmesi gerekti, baya bir vakit geçirmiştik zaten. 4 saattir benim evimdeydi, baya eğlenmiştik birlikte. O evden gidince gene etrafa boş ifadelerle bakmaya başladım.

Bana ilk mutluluk getiren kişiyi kaybetmiştim sonuçta. Herkezden önce o bana destek olmuş ve ayağa kalkmaya hazırlamıştı beni.

Sonra cebimde bir hareketlilik hissettim. Telefonuma bir bildirim gelmişti, başta önemsemedim ama tekrar gelince merak ettim.

Açıp baktığımda 2 tane mesajın olduğunu gördüm, gene bilmediğim bir numara bana yazmıştı. En son böyle şeylere uyduğumda dayak yemiştim, tekrar yemekte istemiyordu.

Ama sadece meraktan bakmak istedim ve açtım. Karşımda gördüğüm fotoğrafla göz bebeklerim büyüdü ve ağzım şokla açıldı.

Bana Zümrütü tuttukları bir fotoğrafı atmışlardı, gözlerim özlemle doldu. Ne kadar da tatlı çıkmıştı fotoğrafta ama kedimi ne için almışlardı ?
Tehtid etmek için miydi ?

Ne kadar para istiyorlarsa verirdim ama para isteselerdi kedimi değil eşyalarımı alırlardı eve girdiklerinde.
Yani o zaman ne istiyorlardı ?
Bir tane daha mesaj atmışlardı,
Şöyle yazıyordu:

Bu tatlı kediyi geri almak istiyorsan yarın akşam 8'de ********'e gel. Ama yalnız olduğundan emin ol, yoksa sorun çıkar. Kediye bir şey olsun istemeyiz değil mi ? :)

Bu mesaj korkmama yetmişti ama aptal değildim, tek başıma gitmeyecektim.
Mesajların ekran görüntüsünü aldım ve Kaana attım, daha sonrada onlara geri cevap yazdım.

Tamam, gelicem ama kedime sakın dokunmaya kalkışmayın.

Mesajı gönderdikten sonra Kaanı aradım, tek başımıza yapabileceğimiz bir iş değildi. O yüzden polisi işe sokmak en doğru olanıydı. Umarım Zümrütü sağ salim geri alabilirdik.
Bunun umuduyla üstüme örttüm ve camdan yağmur damlalarını izleyerek uykuya daldım.

***

İyiler Her Zaman Kazanır mı ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin