Sahra'nın Gözünden
Ne ? Bu mesajı görmemle şok olmuştum. Yıllar sonra hangi suratla karşıma gelebiliyordu ? Anlamıyordum bu kızı.
Kardeş diye bağrımıza basmıştık, ablalık yaptık ama tek yaptığı beni yerin sibine sokmaktı. Sinirle dişlerimi sıktım, başımda yeteri kadar dert vardı zaten. Bununla uğraşmak istemiyordum, ama eğer kardeşim geliyorsa babam da geliyor demektir.
Bu düşünceyle vücudumu bir korku kapladı. Umarım o gelmezdi, eğer gelirse işte o zaman geberirdim.
Ayağa kalktım ve yavaşça içeri girdim. Kardeşimle olan anılarım gözümün önü geldikçe kalbim ağrıyordu. Neden bana bunları yapmıştı ? Bir sebep yokken yapmıştı hem de, tek ihtiyacım olan bir kardeşti.
Ama onu bile alamamıştım. Sinirden elimdeki bardağı duvara fırlattım ve parçalara ayrılışını izledim. Gözlerim ağlamaktan beter olmuştu, ne kadar daha ağlayabilirim merak ediyordum.
Zümrüt miyavlamasıyla beni kendime getirdi. Ona baktığımda korkmuş bir ifadeyle bana siniyordu.
"Şhhh, korkma tatlım korkma. Ben burdayım." Dedim ve onu kucağıma aldım. Zümrüt ise direk kafasını çenemin altına soktu ve yalamaya başladı. Bu beni gıdıklandırmıştı.
Onu severken gözüm cama kaydı, hava kararmaya başlamıştı. Güneş yavaş yavaş batıyordu. Zümrüt bir anda kucağımdan atladı ve cama çıktı.
Bende yavaşça yanına geldim, Zümrüt heyecanla dışarıyı izliyordu. Bu hali çok tatlı gelmişti.
Ama bir anda bir yük sırtıma binmişti ve uykum gelmişti. Nedendir bilemem ama yavaş adımlarla yatağa gittim ve kendimi saldım.
Gözlerim açık kalamıyordu, ama uyumakta istemiyordum. Bir anda burnumu Zümrüt ısırdı, onu aldırış etmeden yatmaya devam ettim.
Daha sonra patisiyle suratıma vurunca hafifçe gözlerimi açtım ve ona baktım.
Ne istiyordu diye merak ettim ve hafif doğruldum.Bana yeşil gözleriyle bakıp bakıp duruyordu, her seferinde bana o çocuğu hatırlattığı için içimde bir kıpraşma oldu.
Bu hissi hem seviyordum hem de sevmiyordum. Onca kişi içinden onu sevmek ne aptalcaydı.
Bari bir değişiklik yapayım dedim ve kendimi dışarıda buldum.
Camıma tekrar baktığımda Zümrütü gördüm. Bana masumca bakıyordu.Bu haline gülümsedim ve aklıma kardeşim geldi. Doğru ya birde onunla buluşacaktım. Onun suratını asla görmek istemiyordum.
Ama yapacak bir şeyimde yoktu, konuşmak umarım yarardı diye umut ediyordum.
Kafeye geldiğimde tüm gözler bendeymiş gibi hissediyordum. Soğuk soğuk terliyordum. Uzun süredir duş almadığım için kokmamayı ümit ediyordum.
Ben masaların yanından geçerken insanlar bana bakıyordu. Kafamdan bir sürü rezil olma senaryosu geçiyordu. Stresim tavan yapmıştı. Her yerde gözler varmış ve beni izliyormuş gibi hissediyordum.
Allahım yardım et diye dua ediyordum içimden. Tüm Cafe'deki konuşma sesleri bulanık bir şekilde bir kulağımdan giriyor, diğerinden de çıkıyordu.
Kafayı yemek üzereydim, ellerik ayaklarık titriyordu. Neden kabul etmiştimki davetini ? Allah kahretsin diye geçirdim içimden.
Nefes nefese kalmıştım. Sonra birden biri omzuma dokununca çığlık attım.
Gelen garsondu, bana endişeyle bakıyordu. Daha da gerilmiştim."Her şey yolunda mı, hanımefendi ?" Diye nazikçe sordu adam.
"Evet, evet. İyiyim ben!" Diye geçiştirdim adamı ve ilerlemeye devam ettim. İşte şimdi 'gerçekten de' insanlar bana bakıyordu. Neden çığlık atmıştım ki ? Bu beni daha da germişti. Ellerimle oynayarak ilerlemeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyiler Her Zaman Kazanır mı ?
Fanfic⚠️DEPRESYON⚠️ ⚠️ANKSIYETE⚠️ Okumadan önce bir düşünün pls.