Oof of bölüm baya olaylı heee. Tam gaz dikkatle okuyun, detaylara dikkat edin.
Bu arada, şu ✩ şeyi şuna ★ çevirir misiniz lütfen?
Bol bol yorum atarsanız çok sevinirim.
Başlayalım bakalım.
☠︎︎✰Lumos Maxima...
Büyük Salon'da sıradan bir yemektelerdi öğrenciler. Artık masadaki çeşitli yemeklerin sayı azalmaya başlamıştı ve bu, Ortak salonlara dönme saati yaklaşıyor demekti.
Agnes'in kolundaki sargı hala duruyor olsa da, artık daha az ağrı hissetmeye başlamıştı ve bu yüzden heyecanlı hissediyordu.
Eğer Hooch'u ikna edebilirse, tekrar oynayabilecekti.
"Eee, tatil yaklaşıyor Grindelwald. Sen şimdi okulda kalacaksın herhalde, sonuçta baban şimdi mahkemede falan gezinir." dedi Carrow, yanındaki kızlarla gülerek.
[Bana bak eşşek zorbası, sen kimsin de benim favori aileme laf ediyorsun yazarım kibar olmalıyım falan demem gebertirim seni.]
"Önüne dön, Carrow! Senin beş para etmez ailenden daha kültürlüdürler." diye cevapladı Arcturus.
Agnes ise şaşkındı bu ani çıkışa karşı.
Ona böyle bir şeyden bahsetmemişlerdi.
"Pardon, neden bahsettiğini anlamadım." Merakla Carrow'a bakarken masadaki insanların neredeyse çoğunun gülmesi ise hiç hoşuna gitmemişti.
"Ah tabii, babasının biricik kızından her şeyi saklamışlar görüyor musunuz çocuklar?" Yanındakiler de kahkahalarla buna gülerken Elizabeth Carrow devam etti. "Minicik, bebek Grind-"
"Hangi hakla benimle böyle konuşuyorsun?" Hala sakin duruyor ve dikkatle karşısındaki beşinci sınıf öğrencisini izliyordu. "Bana bebek diyene bak, omzuma zorla yetişiyorsun. Aklından bahsetmeyeceğim bile."
Carrow, küçük cadının ani çıkışına şaşırsa da, bu sefer konuya dalan kişi Samantha Bentley'di. "Senden haz etmediğimizi hâlâ anlayamamış olman komikmiş, küçük hanım. Ne de olsa sen sadist bir teröristin kızısın-"
"Fikirlerini kendine saklamayı öğrenmelisin." Agnes'in artık sabrı taşmak üzereydi. Arcturus inatla "Agnes, sakin ol." diye mırıldansa da, babasına laf edilirken oturup izlemeyecekti.
"Ya? Ne yaparsın, bak çok korktuk ağlıyoruz şu an..." Samantha yapmacık bir ağlama rolü oynarken, gürültüye Gryffindor binası da karışmıştı.
Riddle ve çevresi ise dikkatle olayı izliyorlardı. Abraxas, bazen Tom'un "Evet... İşte böyle... Sadece bir az daha enerji gerekiyor..." diye mırıldandığını duysa da bir şey dememeyi tercih etmişti.
Agnes, elindeki çatalı sıkmaktan avcunun içinin yandığını hissediyordu.
Bu güne kadar sürekli insanlara karşı normal davranmaya çalışsa da, ona karşı yapılan bu davranışı kabullenemezdi. Hayır, el kolunu bağlasalar bile bunu yapmayacaktı.
"Biliyor musun? Bence ölmelisin. Dünya senin gibi kanı kirlenmiş birinden temizlenirs-"
"Yeter!"
İşte o an Riddle'ın hevesle beklediği şey gerçekleşmişti.
Agnes, içinde kaynayıp taşacakmış gibi gelen enerjiden arınıyormuş gibi hissetmişti o an. Elindeki çatalın eriyip masaya düşmesine sebep olan o enerji dalgası, Samantha'ı geriye uçurarak duvara yapıştırdığında ne kadar şaşkın olsa da bir şey söylemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐡𝐞 𝐂𝐫𝐢𝐦𝐞𝐬|| 𝐓.𝐌.𝐑
FanfictionVoldemort'un kaybettiği ilk savaş, onu sarsan ilk suç, güce, aşka, sonda da ona yenik düşmekti. Nefret ettiği yenilgiyle yüzleşmek, beklemediği anda çıkıp gelen bir cadının her şeyiyle onu büyülemesi ve yenilgiye uğratması hiç beklemediği bir şeydi...