☠︎︎✰Lumos Maxima...
Nihayet, ona yaklaşma eğiliminde bulunarak yanına oturdu. Bakışları onun üzerinde geziniyordu ve fazlasıyla meraklıydı. Konuşmak istediği belliydi.
Riddle, ona baktı. Sabahtan beri sadece bakmak sinirlerini bozmuştu. Uzun süren sessizliği bozma sebebi ise ağır basan merakı oldu.
Agnes, zarif elini oğlana doğru uzattı asaletle. Sarı saçları rüzgarın etkisinden dalgalanıyor ve kısa kahkülleri alnına dökülerek görüş açısını kısıtlaştırıyordu.
Tom Riddle da elini ileri getirerek kızın elini sıktı. Kızın bakışlarından onu tanımak istediği belli oluyordu.
"Agnes Jadira Grindelwald. Memnun oldum efendim." dedi saygılı bir tavır ile. Ona efendim demesi, Tom'un hoşuna gitmişti.
"Tom Marvolo Riddle..." Efendim sözcüğüne dikkat kesildi. "Neden 'efendim' dedin?"
Agnes'in kaşları çatıldı. "Siz profesör değil misiniz?"
Tom Riddle, içinde gülüyorken dıştan belli etmeyerek ona bakıyordu. Dışarıdan yaşına göre olgun bir beyefendi gibi gözüktüğünü hep biliyordu fakat bir profesöre benzetileceğini düşünmemişti. Aslında aklında mezun olduktan sonra Hogwarts'a Karanlık Sanatlara Karşı Savunma profesörü olarak dönmek gibi bir planı vardı. "17 yaşındayım bayan-"
Agnes, başını buladı. "Gerek yok. Agnes diye bilirsin." Riddle ise başını salladı. Kaşlarını çatarak ona bakıyordu. "Bir daha sözümü bölme."
Küçük cadı ise başını sallamakla yetindi. Tom Riddle, etrafa güçlü bir aura yayıyordu. Tehlikeli bir havası vardı. Siyah saçları bukleler halinde yana doğru taranmıştı ve rüzgarın etkisinden alnına dökülüyordu. Yeşil gözleri ise... Çok güzeldi. Aurasının aksine yumuşak bakışları vardı. Küçük kızın güvenini kazanmaya çalışıyordu. Çünkü farkındaydı.
Jadira, öyle böyle bir çocuk değildi. Güçlü olmalıydı, anne ve baba mirası olarak almıştı ve seziliyordu. Keskin bakışları vardı, zeki birine benziyordu.
Slughorn'un dışarı çıkması ile birlikte, Riddle ayağa kalktı. Cadı ise etrafı izliyordu bıkkınca. Doğduğundan beri dört duvar dışına çıkmamıştı ve bahçeyi görmekten sıkılmıştı. Haliyle bir büyücü sokağına gideceği için heyecanlıydı.
"Tekrardan merhaba güzel bayan! Zarif elinizi uzatın." Slughorn her zamanki neşeli halindeydi. Jadira'nın elini kavramış ve ayağa kaldırmıştı. Hissettiği ağır basınç ile titredi. Aldırmamaya çalışarak neşeyle bir şarkı mırıldanıyor ve ilerliyordu.
"Uç küçük testral, yakışırsın göklere,
Ölümü görünceyse yaklaşırsın
gözlere,
Yaklaş güzel ormana, parlak
hayallerine,
Uç küçük testral, ölümün
meskenine..."Arazi dışına çıkınca Slughorn, kolunu onlara doğrulttu. "Cisimleneceğiz benim tatlı evlatlarım. Küçük hanım, pek alışık olmaya bilirsin. Eğer miden bulanırsa çekinmeden söyle, tamam mı kızım?"
Agnes yüzünü buruşturdu. Birinin önünde kustuğunu düşününce iğreniyordu. Kendisi bile iğreniyordu, insanlar nasıl iğrenmeye bilirdi ki? Başını salladı usulunce ve adamın koluna girdi. Cisimlenirken etraflarında dönünce dengesini kaybetmemek için bir elini adamın karnına sardığında adam gülmeye başlamıştı. Gıdıklanıyordu. Tom Riddle ise yüzünü buruşturdu.
'Pakk' diye bir sesle Agnes gözlerini açtı. Etraf oldukça kalabalıktı ve insanlar başlarında sivri uçlu şapkalarla, zümrüt yeşili, mor ve mavi, siyah renklerde pelerinlerle dolaşıyorlardı. Gök yüzü baykuşlarla kaplıydı ve hava güzeldi. Sanki bu dünyada hiç dertleri yokmuşçasına gezen ebeveynler ise çocuklarının neşesini izliyordu. Tom Riddle, Agnes'i omzundan hafifçe dürttü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐡𝐞 𝐂𝐫𝐢𝐦𝐞𝐬|| 𝐓.𝐌.𝐑
FanficVoldemort'un kaybettiği ilk savaş, onu sarsan ilk suç, güce, aşka, sonda da ona yenik düşmekti. Nefret ettiği yenilgiyle yüzleşmek, beklemediği anda çıkıp gelen bir cadının her şeyiyle onu büyülemesi ve yenilgiye uğratması hiç beklemediği bir şeydi...