Karanlığı ile kalbine işlemiş koridorda yankılanan adımları, onu hayallerini kurduğu odaya doğru götürüyordu.
Riddle karanlık sanatlara karşı savunma profesörü olarak işe alındığında normal olarak bir sınıf seçmeliydi. O da zamanında Slytherin'in ders verdiği sınıfı seçmiş ve bizzat kendisi vakit ayırıp düzenlemişti burayı.
Rütubetten koku salmış odanın kapısı bile dokunduğu anda yıllardır bu anı bekliyormuş gibi kırılmıştı. Yerine siyahla boyanmış ahşap bir kapı yerleştirmiş, sınıfın içini büyüyle temizlemiş ve duvarlara Karanlık Sanatlara Karşı Savunma ile ilgili yazılar yazılı tabelalar asmış, yuvarlak masaları sınıftan çıkartıp yerine klasik masalar getirmişti. 22 saat sınıf üstünde çalıştıktan sonra istediği gibi olduğuna karar verince rahatlamış ve ofisine geçmişti.
Öğrenci sayısının fazla olması ve her ay hazırlaması, yoklaması ve listeye puanları düzgün ve dikkatle girmesi gereken sınavlar, gereğince katılması gerekecek toplantılar ve katılması námı açısından iyi olacak konferansları düşündüğünde, iş toplantıları ve dış dünya ile bağlantısının kopabileceğini anlıyordu Riddle.
Bunun için Dumbledore ile konuşup bir asistan istemeyi düşünüyordu. Yine de yeni gelmişken bunu istemenin tembellik gibi düşünülebileceğini de biliyordu, bu yüzden bu işi ertelemeyi karara almıştı.
Ofisini de rahatça düzenlemişti. Girişte kapının sağ tarafından duvar boyunca büyük bir raf uzanıyordu, içinde bölümlere ayrılmış ve çoğu siyah renkten oluşan kitaplar ve işine yarayacak makaleler vardı. Ofisin diğer duvarı içe doğru yapılmış bir raf gibiydi ve içindeki camlarda sıradışı yaratıklar bulunuyordu. Bunlar Riddle'ın gezi zamanı elde ettiği canlılardı ve onları derslerinde kullanmak stratejik açıdan onun için iyiydi. Öğretmen masası ise oldukça düzenli ve parlaktı. Üstünde her an ihtiyacı olabileceği için yığınla parşömen ve mürekkep, tüy kalem, ders programı vardı. Pencereler ise doğruca yasak orman'a bakıyordu ve büyüleyici bir manzarası vardı. Diğer yanında ise yılan desenli şömine, Slytherin'e olan bağlılığını gösteriyordu. Ofisteki ikinci kapı ise kişisel odasına açılıyordu.
Ders kitaplarını kutulardan çıkarmadan odasına geçerek paltosunu yatağa fırlattı. Dolaptan derse giyeceği kıyafeti çıkararak banyoya geçti.
Ufak pürüzleri hallettikten sonra soğuk bir duş ona iyi gelecekti.
Suyu açıp sırtını soğuk mermere yasladıktan sonra gözlerini kapattı. Vücudu boyunca süzülen su damlaları gerginliğini azalttıkça gülümsedi. Böylece daha fazla düşünebilir ve her şeyi yoluna koymak için planlarını yapmaya başlayabilirdi.
İşin zor kısmı olan okula girme meselesini halletmişti. Şimdiyse diğer işlerini halletmeye başlamalıydı.
Öğrencilerin içinde- Özellikle de Slytherin öğrencileri arasında ordusuna layık potansiyelde olanları seçmek için oldukça dikkatli olması kesindi. Kağıttan uçak gibi rüzgar esintisine asılıp giden gençlerle çalışmak, manipülatif biri olduğu için ona zorluk katmayacaktı. Her geçen gün ruhlarına ilim-ilim işleyecek, ruhen kendisine sadık olduklarına emin olduğundaysa bunu resmileştirecekti.
Sırlar Odasını açmayı ise sona saklıyordu. Geldiği gibi okuldan gitme riskini göze alamazdı, bu onun için kabus olurdu.
Öte yandan, bir de Agnes vardı.
Onunla ne yapacağını ciddi anlamda asla bilmiyordu.
Bu konuda rahat olamazdı, bu diğer işlere benzemiyordu onun için.
Cadıya karşı önlemli olması gerektiğini biliyordu, onu gözlemlemeli ve bırakıp gittiği Agnes'le arasındaki farkı bulmak zorundaydı. Ancak bu şekilde geçmişinin açığa çıkmayacağından emin olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐡𝐞 𝐂𝐫𝐢𝐦𝐞𝐬|| 𝐓.𝐌.𝐑
FanfictionVoldemort'un kaybettiği ilk savaş, onu sarsan ilk suç, güce, aşka, sonda da ona yenik düşmekti. Nefret ettiği yenilgiyle yüzleşmek, beklemediği anda çıkıp gelen bir cadının her şeyiyle onu büyülemesi ve yenilgiye uğratması hiç beklemediği bir şeydi...