Selamlar selamlarr!!
Nasılsınız bakalım?
Söyleyecek pek bir şeyim yok, umarım bölümü beğenirsiniz...Satırarası yorum yapmayı ve oy vererek bana destek olmayı unutmayın!☆
♕︎Lumos Maxima...❦︎
Hem eğlenceli, hem sıkıcı geçen iki ay sonrasında kasım ayına gelmişlerdi.
Kasım ayının gelmesiyle Hogwarts dönemin ilk karına kucak açmış, öğrencileri ise özel bir neşeye boğmuştu: Yere düşen her bir kar tanesi Hogmeade gezilerinin bir o kadar yaklaşması demekti ve Kasımın ilk günü de bu güzel haberi almışlardı.
Sabah dersleri bittikten sonra başlayan öğle arasını bahçede kar savaşı yapmakla geçiren öğrenciler, yemek yemek için sıcacık şatoya doğru yön almıştı.
Arcturus, hâlâ sırtındaki çantanın verdiği ağırlıktan huysuzlanarak İzabella'yı arıyordu. Sabah Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinin ilk sınavını işlemişlerdi, şimdi de İzabella ile birlikte bir Hogsmeade gezisine asla hayır demezdi.
Ravenclaw binasının olduğu kata doğru ilerlerken koridorda Agnes ile karşılaşsa da bakmakla yetinmişti Arcturus.
Slytherin-Ravenclaw maçı başlamadan önce Black, genç cadıya maç sırasında daha dikkatli oynamalarını söylemişti. Lakin bu isteğin sebebinin İzabella olduğunu bilen Agnes, Arcturus'a "Senin aşk hayatın maçın yönünü değiştiremez!" diye patlamıştı ve aralarında 'küçük' bir tartışma yaşanmıştı. İzabella ise bu kavgayı maçtan sonra öğrenmişti. Arcturus ile konuşsa da, maç esnasında Agnes, koluna çarpan bludger yüzünden 2 hafta boyunca revirde olacağı için onunla konuşma fırsatı edinememişti.
Madam Kopperfield, sebebi bilinmez bir şekilde revir ziyaretlerine yasak koymuştu.
Agnes, revirden 2 gün önce çıkmış olsa da, 2 haftanın derslerine girmediği için kendini sınava hazır hissetmemişti ve şimdi olabildiğince hızlı bir şekilde Hogsmeade'e gitmek için aceleciydi.
Öğrenci sırasına gelip sırasını beklemeye başlamıştı. Sırası geldiğinde ise çantasında izin belgesini bulamamıştı.
"Agnes, gelsene!" diye seslenen İzabella'ya ters bir bakış attıktan sonra sinirle solumuş ve şatoya geri dönmeye karar vermişti.
Üstündeki talihsizliğin sebebini bir türlü anlayamıyordu bu ay. Yapacak bir çok işi vardı: Takım antrenman tarihlerini belirlemeli ve fazladan antrenmanlar için zaman yaratmalıydı, bu en önemli planıydı, çünkü maç sırasında koluna gelen bludger diğer takımdan değil de kendi takımından gelmişti ve bunu kaldıramıyordu, ekstra iyi çalışmaları gerektiğini düşünmeye başlamıştı. Tabii bir de düzenini oturtmalı ve sınavlarına çalışmalıydı.
Zindanlara doğru inerken "Bayan Grindelwald?" diyen sesi duyduğundaysa, talihsizliğine bir daha lanet edip yavaşça arkasına döndü güzel cadı.
Kesinlikle emindi ki, revirden 2 gün önce çıksa da sınava gelmediği için azar yiyecekti. Boğazını temizleyerek duruşunu dikleştirdi. "Merhaba, profesör Riddle."
Riddle, yavaşça kızın yanına geldi. Agnes her ne kadar uzun olsa da yanında belirgin derecede kısa duruyordu ve bu durum hoşuna gidiyordu Riddle'ın. Her çeşit üstünlüğü severdi sonuçta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐡𝐞 𝐂𝐫𝐢𝐦𝐞𝐬|| 𝐓.𝐌.𝐑
FanfictionVoldemort'un kaybettiği ilk savaş, onu sarsan ilk suç, güce, aşka, sonda da ona yenik düşmekti. Nefret ettiği yenilgiyle yüzleşmek, beklemediği anda çıkıp gelen bir cadının her şeyiyle onu büyülemesi ve yenilgiye uğratması hiç beklemediği bir şeydi...