|12.BÖLÜM ZAMAN|

16 2 3
                                    

🍃|Besmelem ki, kırılan, dağılan, ağrıyan başka.|🍃

Afra.

"Öğretmenim Hasan bana vurdu." dedi Oğuz ağlayarak Afra'nın yanına gelirken. Afra sınıftaki topladığı kitapları kenara koyup.

"Koş Hasan'ı çağır." dediğinde Oğuz acısını unutup hızla oyun odasına koştu. Afra Oğuz'un koşuşuna gülümsedi ve kitapları yerine koydu. Hasan mahçup Oğuz haklı gururuyla geri döndü.

"Hasan neden Oğuz'a vurdun." dediğinde Hasan'dan cevap gelmedi. Cevap gelmeyince Oğuz devraldı konuşmayı.

"Ben hiç bir şey yapmadım öğretmenim. Sorun isterseniz. Kendisi söylesin. Söyle Hasan sana bir şey yapmadım." dediğinde Hasan bir arkadaşına bir Afra'ya baktı. Afra ikisinin boyuna indi.

"Anlat kızmayacağım." dedi Hasan'a. Hasan öğretmeninden bakışlarını kaçırmaya çalışarak.

"Başkasıyla oynadı." dedi. Afra gülümseyerek Oğuz'a baktı.

"Demek ki arkadaşın onunla oynamadığın için sana kırılmış. Tepkisini yanlış göstermiş ama sebepsiz vurmamış sana. Onu affedebilecek misin.?" dediğinde Oğuz kaşlarını çatıp sinirlendi.

"Hayır öğretmenim onu affetmiyorum o benim canımı yaktı." dedi. Hasan'ın ceza almasını istiyordu. Hasan kalbinin kırıklığını Oğuz'un bedeninde yaşamasını istemişti. Düşüncesi yanlış olmasa da bunun bir bedeli olmalıydı.

"Hasan bekleme köşesine geçip 4 dk bekle ve yaptığın yanlışı düşün." dedi Afra.

"Ben beş yaşındayım ama." dedi Hasan ağlamaklı sesiyle. Afra kıyamasa da.

"O zaman beş dk bekleyeceksin. Hatanı düşündüğünde yanıma gel." dediğinde Oğuz gülümsemiş ve oyun odasına koşmuştu. Hasan acısını Oğuz'dan geri almıştı. Kalp kırıklığıyla oturdu yerine ve bekledi. Arkadaşının başkasıyla oynaması onun için haksızlıktı. İhanetti. Yetişkinlerde de böyleydi durum. Yetişkinler de ilginin ve sevginin mevcudattaki bütün hakkını kendilerinde görüyorlardı. Ama şimdilik Hasan sadece Oğuz'un sevgisini istemişti. Şimdilik o kadar aç gözlü değildi. Oğuz ise arkadaşlığı bilmeyecek kadar acımasız ve küçüktü.

"Başka arkadaşların da var Hasan onlarla neden oynamadın." dedi Afra dayanamayıp.

"Yok ondan başka arkadaşım." Hasan bütün arkadaşlarını yok sayıyor ve sadece Oğuz'u arkadaş kelimesine layık görüyordu. Öbürküleri sadece öbürüydü.

"Ama herkes seni çok seviyor sınıfta ve seninle oynamak isteyeceklerine eminim."

"Ama biz Oğuz'la her teneffüste aynı oyunu oynuyoruz. Başkası bilmiyor ki."

"O zaman sende başkalarına öğretirsin. Belki daha çok eğlenip onlar da sana başka oyunlar öğretir. Bir çocuk ne kadar çok oyun bilirse o kadar iyi." dedi Afra Hasan'ın yanına giderek. Hasan'ın başında ampul yanmış gibi gülümsedi ve ayağa kalktı. Başkasına öğretebileceği düşüncesi geçmiyorduki içinden. İhanet nedir bilmiyordu. O oyunun Oğuz'a özel olmasını isteyen yüreği şimdi başkalarıyla paylaşmak için kanat çırpıyordu.

"Öğretmenim ben hatamı anladım gidebilir miyim." dediğinde Afra gülümsedi.

"Oğuz'dan özür dileyip sarıl. Barışmadan oyun oynayamazsın." dediğinde Hasan koşarak oyun odasına gitti. Ardından Buse ile Mina geldi ağlayarak.

"Hocammmmm." diyerek geliyorlardı odaya. Afra yanlarına gitti soğukkanlılıkla.

"Yine ne oldu kızlar." dediğinde ikiside ağlamaya devam ediyordu.

~SADR-I PARANDE~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin