|13.BÖLÜM AYNA|

13 2 0
                                    

🤲🏻|Kara çocuk buna Amin de.|🤲🏻

Hamid.

Yağmurun sessiz fısıltıları dolaşıyordu odada. Kuran tilavetini yağmur sesleri süslüyordu. Sanki Mikail Meleği yağmur damlalarını Hamid'in Kuran okuyuşuna şahitlik etsinler diye konduruyordu cama. Her damla Hakka şahitlik ediyordu. Güneş onları avlayana dek bir davaya tutunmak için direniyor gibiydiler. Yada tekrar dönmek için gidiyor gibi.

Hamid huzur kokan odasında hafızlık tekrarını yapıyordu. Yaklaşık bir saatin sonunda Kuranı Kerim'ini okşayarak kapattı. Huzuru odasına misafir eden Hamid huzurla vedalaşmıştı. Misafir memnun, ev sahibi memnundu. Giderken biraz gülümseme, biraz sevinç, biraz umut, biraz da keder bırakıp gitmişti. Gülümsemenin zuhuru kelama dokunuyor olmaktı.
Sevincin zuhuru GönülŞahının bağışlayıcı olmasındandı.
Umudun zuhuru GönülŞahının onu tek bir an dahi yalnız bırakmayacağına olan inancıydı.
Kederin zuhuru ise Celal sıfatıydı. Cemal sıfatıyla boyanıp Celal sıfatından korkmasına rağmen Adil olan sıfatıyla mutmain olmuştu kalbi. Nasıl ki bir sinek kendini ilah sanan bir kulun cehennemi olabiliyorsa koyun çobanı olan bir adam (Hz Davud (a.s) da Kudüs'e Şah olabiliyordu. Sen kendini nereye koyarsan Rabbin adaleti de sende öyle zuhur ediyordu.
Hamid okşadığı Kuranı Kerim'i aynalı dolabın içine koydu ve kapağını kapattı. Ayna ile karşı karşıya kaldı. Kendine baktı. Aynanın içine sakladığı kelamı kendi içinde saklayabilir miydi. Aynanın ötesine geçebilir miydi. Bir gün aynadaki yansımasından kurtulabilir miydi. O kadar o olmuştu ki kendi yansıması Hamid'e abes gelmişti. Aynaya baktığında da onu görmek istiyordu gözleri. Hamid'in kelamıydı Afra. İçine içine nakışladığı, okumaktan korkmadığı, yazmaktan bıkmadığı bir kelam. Bu sevdanın sonunda gönlünde Rabbin kelamı yazsın istiyordu. Bu sevdanın Rab katında bir basamak olmasını murad ediyordu.

"Ey Ayna! Zahirimi bilirsin. Etten kemikten doğma topraktan olma bir beşerim. Batınıma da sevdiğimi gizlerim. Sende herkes gibi gizlediklerimi bilmezsin. Zahirde de batında da ne olduğumu bilmez bir cahilim. İçimdeki sevdayı hadsizlik addederim. Bilirim ki çok seven imtihan çeker. Başım gözüm üstüne bilirsin. Lakin ben kim olmayı murad ederim Ey ayna!
Bir Aşık olmayı mı?
Maşuk olmayı mı?" dedi Hamid çaresizce aynadan kelam beklerken.

"Ey İnsan! Bilmez misin ben dilisizim. Gördüğümü göstermeye muktedirim. Şimdi kalkıpta sana akıl verecek değilim lakin asırlar önce suda bir yansımayken beni de senin gibi ete kemiğe bürüdüler. Sudayken aziz olduğumu sanırdım, ama beni duvarlarında kirlettiler. Sanki bu odaya sıkıştığım gün anlamımı yitirir oldum. Sudaki yansımama bakan hakikatimi görür de alelade bir eşya olduğumda beni fark etmezler diye düşündüm ve öylede oldu.
Ey İnsan! Siz beni değil kendinizi görürsünüz. Kendinizi bulmak için bana bakarsınız.
Züleyha benim aynama bakmasa idi güzeller güzeli Yusuf'uma talip olabilir miydi. Züleyha güzelliğini gördü ve kendini Yusuf'a layık bildi. Ben ona anlatmak istedim. Yusuf bana baktığında kendini değil Rabbi'ni görür. Kendine değil Rabbi'ne hayran kalır.
Ey Züleyha kendinden kaçasın dedim ilkin beni dinlemedi. Sonra Aşk onu bana haram etti. Güzelliği gittiğinde aramızdaki dostluk bitti. Gizlendi benden, kaçtı. Onu görmek istedim, içindekini göstermek istedim. İçindeki Aşk yangınını Yaratanı bilsin istedim. Kendini değil Rabbi'ni görene değin onunla bakışmak istedim. Bir gün Züleyha ile göz göze geldiğimizde tam ona hakkı anlatıverecektim ki Hakkın onu bürüdüğünü gördüm. Basar tecellisiyle boyanmıştı gözleri. Güzelliği Cemal sıfatından bir parça olmuş Latif sıfatıyla süslenmişti. Ey Züleyha! dedim.
"Şimdi artık Züleyha'yı görmez gözlerim. Hakla boyanmışsın. Kendini bırakıp onunla bezenmişsin. Gözyaşların seni ne güzel süslemiş Züleyha."
Ey İnsan sana derim ki Hakka ulaşmak dilersen önce bir Yusuf'a talip olacaksın. Öyle bir zaman gelecek ki bana bakmaya korkacaksın. Sonra yanıma geldiğinde kutlayacağım seni. Eğer bu taş duvarlar arasında hakkı gösterebileceksem sana, çektiğim cefa, suya duyduğum özlem son bulur. Eğer bir gün bana baktığında kendini ve Aşkını görmekten kaçınacaksan işte o gün sana Hakkı göstermek için Ab-ı Kevser'den bir yudum su olurum. Kana kana içersin beni. İçinde dahi sana GönülŞahımı gösteririm. İçinden dışına taşar Hak Kelamı.
Önce Aşığına yansı, sonra Maşuk ol Hak sana yansısın. Vesselam."

~SADR-I PARANDE~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin