|27.BÖLÜM BU ADIM VUSLAT İÇİN|

34 2 0
                                    

Adım adım mutluluk zamanıydı. Sabrın sonu selametti artık. İmtihan olacaktı muhakkak, ama hoş gelir sefa getirirdi. Aşk merhalesinden atlamışlardı ya yüreklerine dokunan her imtihanı baş göz ederdi bu iki aşık. Bugün Afra'nın en heyecanlı olduğu günlerden biriydi. İlk defa Hamid ile karşı karşıya oturup sohbet edeceklerdi. Kaleme mürekkeb olan Aşk bu sefer dillerinden akacaktı. Afra hazırlandığı sürede telefonu çaldı. Arayan Serra idi. Afra hızla açtı telefonu.

"Selamün aleyküm."

"Aleyküm selam abla."

"Afra beş dk ya oradayız. Ona göre in güzelim." dediğinde Afra tamam dedikten sonra telefonunu çantasına koyduktan sonra omzuna takıp çıktı odasından. İki ailede de bir olmak için can atıyordu. Afra ve Hamid'den haber bekliyorlardı. Afra merdivenleri hızla inerken kapıda Zülal hanımı gördü. Gülümseyerek kızına bakıyordu. Afra'ya yeniden can gelmişti. Annesinin yanağından kocaman öptü.

"Gidiyorum annem."

"Kendine iyi bak güzel kızım benim. Kimsenin seni üzmesine izin verme artık. O çocuk Ya bir daha aynı şeyi yaparsa. Ümit verip bırakırsa." dedi Zülal hanım endişesini belirterek. Afra gülümseyerek annesine baktı.

"Annem Hamid Ümit verdi ama bırakmadı. Gitti ama geri geleceğim dedi. Sözünü tuttu. Bak bir kanadım eksik. Böyle yapıpta üzme beni." dedikten sonra annesine sarıldı.

"Sen üzülme yeter. Ben bundan başka bir şey istemiyorum artık." dedikten sonra Afra'yı yolculadı. Afra siyah babetlerini giydikten sonra asansöre binip aşağıya indi. Dış kapıdan çıktığında Hikmet teyzenin kapıyı düşürdüğünü gördü. Ve kapıda bekleyen arabayı. Hamid Afra'yı görür görmez indi arabadan. Göz göze geldiklerinde gülümsediler.

"Kız zilli nereye?" dedi Hikmet teyze elini beline koyup. Afra bakışlarını Hikmet teyzesine çevirdi.

"Şu merakın bir gün senin başına bir şey getirecek biliyorsun dime?" dedi Afra Hikmet teyzesine yaklaşıp ağzının içinde konuşurken.

"Kaptın yakışıklı çocuğu ha." dediğinde Afra utanıp başını eğdi. Hamid utandığından başını eğerek tebessüm etti.

"Ya çocuğun yanında niye böyle şeyler söylüyorsun yalnızken söylesene be kadın." dediğinde Hikmet teyze sesli bir şekilde güldü.

"Kız seni gördüğüm mü var. Mahalledekilere de hoca oldun zaten, çekirdek gazozda yalnız bıraktın beni." dediğinde Afra Hikmet teyzesine sıkıca sarıldı.

"Söz döndüğümde yapıp her şeyi detaylıca konuşacağız." dediğinde Hikmet teyze başını salladı Afra son kez öptükten sonra arabanın olduğu yere doğru yürüdü. Heyecandan Hamid'e bakamıyordu.

"Selamün aleyküm." dedi zor bela.

"Aleyküm selam Afra hanım. Muhabbetiniz koyuydu bir an gelmeyeceksiniz sandım." dedikten sonra tebessüm etti. Afra hızla başını kaldırdı.

"Uzun zamandır görüşmüyoruz zilliyle... yani Hikmet teyzemle. Görünce de bırakmadı. Kusura bakmayın beklettim."

"Ben seni mahşere kadar bekleyeceğime söz verdim iki dakikanın lafı mı olur." dediğinde Afra kocaman gülümseyerek Hamid'e baktı. Hamid gülüşünü görmese de kısılan gözlerine bakarak gülümsedi. Serra başını camdan çıkarıp.

"Hadi aşk kuşları ağaç olduk binin hadi." dediğinde Hamid Afra'nın tarafındaki arka kapıyı açtı. Afra teşekkür ettikten sonra bindi arka arabaya. Selim'de bugün onlara eşlik edecekti. Selim'le Hamid önde Afra ile Serra da arkaya yerleştikten sonra Hamid arabayı çalıştırdı.

~SADR-I PARANDE~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin