|28.BÖLÜM EL ELE|

13 1 0
                                    

Yürüdü, koştu, şimdi belki de soluklanma vakti gelmişti. Gözünün ve hayalinin önüne geçen bu uzun yol için bir müddet dinlenme vakti izhar edilmişti. Bacaklarım tutmaz oldu diyen Afra'ya Rab kanat verip uçurtmuştu. Afra'nın kanatları Hamid iken, Hamid'in gönlündeki çırpınış Afra'ydı. Sanki her çırpınış, gökyüzünün uçsuz bucaksız, sonunu göremediği o mahfilinde sema etmekti. Mamafih çırpınış varlığını kainata bildirmekti belki. Bu çırpınış Rabbim ben burdayım demekti. Arz içime sığmaz oldu, Arş içinde Senden bir esma ararım.
Benki Rasullulahı taşımak için gözyaşı döken bir Burağım. Lakin ağlamak beni ona kavuşturmadı. Öylece cennet sandığım zindanımda eğleşir oldum. Ağladım belki, ama niye ağladığımı unuttum. Huzur aradım, ama kimde olduğunu hiç bir zaman anlayamadım. Sonra ben anlamasam da dünya dönmeye devam etti. Nefes alamadığım bu kainatta bana nefes aldırmayan şeyin dumanlar olduğunu sandım. Bazen binalar, bazen kimden olduğunu bilmediğim gürültüler, bazen göremediğim gökyüzü, bana nefes aldırmaz sandım. Lakin anladım ve gördümki bana nefes aldırmayan Rasulümden ayrı kalmakmış. Ona hiç varamamakmış. Ben onu içimde ve dışımda yaşatamamışım. Onun isminin geçtiği yerleri mesken belleyememişim. Ondan pek uzak kalmışım. Hayatın ve dahi varlığın anlamını Rab, onun göğsüne nakşetmiş, ben onun haykırışını  duyamamışım. Belki yalnızlığım ve bir başına kalmışlığım bundandır. Onu özlemeyi bile bilememişim. Bastığım toprak onun için yaratılmış iken, ben kendimi herşeye malik sanmışım. Ama yanıldığımı biliyorum artık. Muhammed'i nuru nerde arayacağımı onsuzken de nasıl onla olabileceğimi az buçuk öğreniyorum. Gözlerimi kapattığımda, düşümde, hayalimde ve dahi ruhumla ona Rabîta ettiğimde dumanların gözden kaybolduğunu, bütün gürültülerin sustuğunu, koca koca binaların yere serildiğini görüyorum. Gözlerimi kapatıp 'Sensizlik çok zor' dediğimde ve Muhammed'i Nurun bana sirayet ettiğini hissettiğimde aslında onu ne arzda nede arşta bulamayacağımı anlıyorum. Onu içimde aradığımda kavuşamasam bile yanımda olduğunu ve bana
'Benki Sevgilim ile konuşurken dahi Ümmetimi yani Seni katmışım. Sen ne türlü günah işlersen işle ben senin Peygamberinim. Ben senin yolunun Rehberiyim. Sen Benim dünya sürgünündeki gizli kenzimsin. Sen Beni görmeden sevdin Ya, senin Peygamberin sana nasıl yüz çevirsin. Sen benim 1400 yıl evvel özlemini çektiğim kardeşimsin. Azaptan değilde bana kavuşamamaktan korkar isen Vallahi Seven sevdiğiyle beraberdir.' dediğini işitirim sanki. Bu ilham belki de sadece bir avuntudur. Ama ümit etmekten vazgeçmem çünkü ben Ümmetim, ve Ümmet olan geride kaldığında ona inanmaktan ve sevmekten kaçmayandır. Gitti bizi bıraktı, demek değildir Ümmet olmak, hiç Gitmedi demektir.

"Hamid, bugün onun doğum günü. İçimdeki neşe Rahmetin üstüme yağdığındandır bilirim. Ama  içimde sürekli Onu görmeyi ve sarılmayı arzulayan çocuğu susturamam. Benimle olduğunu hissetmekten Aciz Sevdiğin, içindeki bitmek bilmeyen gürültüyü nasıl susturur.?"

"Bak güneşe, 1400 önce nasıl doğduysa tek bir gün dahi atlamadan doğmaya devam ediyor. Bak yıldızlara, onun doğduğu gün parıl parıl parlayan, Sevgilim doğdu deyi süslenen yıldızlar, gökte bizimle olmaya bizim gibi olmaya devam ediyor. Bak güllere, kokusunu vermekten vazgeçmedi. Bastığı toprak zelzeleye tutulmak istese bile Ümmeti yürüsün diye sesini etmedi. Rüzgar tenine değdi, ona boyandı, ama bak denizdeki dalgaya ahenk vermekten vazgeçmedi. O rüzgar belki senin baş örtüne dolandı, benim kitap sayfalarımı birbirine karıştırdı, ama gitmedi. Suya bak Afra, eğer o gittikten sonra yitmeklik vasıl olsaydı kainatta tüm sular içine içine çekilirdi. Kainat bizden daha kırılgandır Sevdiğim, Rab kelamını sırtlanamazlar bizim gibi, tarumar olurlar. Ama onlar Onsuz da sana hayat vermek için çırpınıyorsa, O hiç gitmediği içindir. Eğer dünya Onun için yaratıldıysa O kutlu doğumda değil Yokken dahi var edilmiştir. Eğer Sevgiden yaratıldıysa ve sen saf sevgiyi içinde barındırabiliyorsan GönülŞahım senin de içindedir. Eğer içindeki çocuğu susturmak dilersen,
La İlahe İllahhı, Muhammedur Rasulullah ile birleştir. Zikrini diline değil kalbine dola. Nasıl ki zikirle Rab ile Rasul birleşti, zikirle Ümmet ile Rasul birleşir. Kavuşmanın göz göze, el ele gelmekle alakası yok Gülrum. Onu tanımakla daha çok tanımakla kavuşmanın kesinkes bağlantısı vardır. Hûlesa Seven Sevdiğinin civarında gezer.
Al diline zikrini, gel Rasulullah'ın civarında gezelim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

~SADR-I PARANDE~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin