|9.BÖLÜM ZİNCİR|

21 3 6
                                    

|Dünya adaletsiz Çocuk
Dünya zorba
Belki eşitleriniz bir gün Aşk'la|

Afra.

Bazı ayrılıklar gündüzü geceye, baharı güze çevirirdi. Vuslata erişmek için karanlığa razı olmaya ve güzün soğuğuna göğüs germek gerekti. Güzel yarınlar için iki avuca ve yürekten gelen sözler gerekti. Teslim olmak, razı olmak, razı etmek gerekti. Giden, dünyadaki bir dualık bohçasını alıp dostunun yanına gitti. Gökte düğün vardı yerde hüzün. Gökte bayram vardı yerde yara. Geç kalınmış kavuşmalar yerini pişmanlığa bırakıpta gitmişti.

Afra elindeki kitaplarla birlikte sahafçıya yürüyordu. Emanet olan kitapları verip yerine başka okunması gereken kitapları alacaktı. Sahaf Gül bahçesinin yolunun üzerinde olduğu için Afra Serra'ya bırakabileceğini söylemişti. Serra verilecek kitapları Hamid'e listeleyip vermişti.

Afra, Hamid ve kendini Adem ile Havva'ya benzetti bi an. Sanki ikiside hiç görmedikleri bir yolun yolcusu gibiydiler. Afra Havva idi. Dağları bilmezken dağları aşmayı murad eden. Hamid Adem idi. Okyanus nedir bilmezken dalmayı murad eden. İki meczup Gönül tarlasına Aşkı ekmiş büyümesini bekler gibiydi. Afra içindeki hislere zamanla isim vermiş olsa da daha çok korkmaya başlamıştı. Rabbin lütfu olan her şey ona kahır olarak dönebilirdi. Başka bir aileye ve yuvaya sahip olmuşken hepsini kendi eliyle yıkabilirdi. Ama gönlündeki haykırışları sukuta ram etmek zordu. Hamid'e Aşık olmamak kolay iş değildi ki. Onun yanında ondan kaçmak kolay iş değildi.

Sahafçının önüne geldiğinde kalbi hızlanmaya başladı. Hayat Afra için bir kahkahayken şimdi kahır yüklü bir gönüldü. Olmazlarda ziyan edecekti belki de gönlünü. Kapısının üstüne elini koyduğunda gözlerini kapattı. Aynı kapıyı tutmuş olmak bile Afra'yı utandırdı. İçinden geçirdi 'Utanmak nedir bilmez ilken utanmayı, korkmayı, sevmeyi, heyecanlanmayı bana nasip eden Rabbime şükürler olsun.' Ne zamandır bu duygulara yabancıydı. Onu düşünerek girdi içeriye. Konuşma sesleri duymaya başladı. Ve o tarafa doğru yavaş adımlarla ilerledi.

"Ben sinir oldum valla abi seni bilmemde." dedi sesi daha oturmamış ne ince ne kalın olan bir erkek çocuk.

"O zaman sen bu kitabı bir 10 sene sonra tekrar oku o zaman ne dediğimi anlayacaksın. Bu kitap senin yaşına göre değil dedim beni dinlemedin." dedi Hamid. Afra aradaki geçen diyaloğa gülümsedi.

"Niye abi bende senin okuduğun kitapları okuyabilirim. Ne demek istediğini anlıyorum ama Aşk bu olmamalı. Gerçeğinden kaçmak için yalanına göz yummamalı er kişi." dedi kendinden emin sözleriyle Afra'yı etkileyen çocuk. Hamid tebessüm etti.

"O zaman müptelası olduğun o şiirler var olmazdı. İnsan bazen bir yalana tutunmak istiyor. Çünkü güzel şeyler gerçek olamayacak kadar absürt geliyor insana. O yüzden bir şeyi gerçekten çok sevdiğimizde gerçek olduğundan emin olmak isteriz ama koca bir yalandan ibaret olduğunu gördüğümüzde edebiyat yerle bir olur. Bir yalan değil de bir hayale tutunmak diyelim, güzel dostum ne dersin. Asıl gerçeğin peşinden koşup dibe batmak er kişinin işi değildir." dedi Hamid çocuğun omzuna elini koyup.

"Abi yine sen kazandın." dedi çocuk başını eğip.

"Estağfirullah kazanmayı dilemedim hakikati söylemeyi diledim. Şimdi benim verdiğim kitapları okumaya devam, anlaştık mı. Bu tür kitapları sen büyüdüğünde tartışalım." dedikten sonra kasaya doğru ilerlediler. Hamid hala Afra'yı fark etmemişti. Masasına oturup poşet çıkardı ve kitapları poşete koyup çocuğa uzattı. Çocuk cebindeki parayı Hamid'e uzatınca.

"Cebine koy onu." dedi Hamid parayı görmezden gelerek.

"Yok abi artık geri getirmeyeceğim kitapları, dediğin gibi bir kütüphanem olsun istiyorum. Aklımda saklayamasam da ölene değin kitaplığımda misafir etmek istiyorum." dediğinde Hamid gurur duyarak baktı kardeşine.

~SADR-I PARANDE~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin