Bölüm 13

317 79 7
                                    


Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin :) ;)
Bu bölümler geçiş bölümü olduğu için pek bağlamayabilir sizi fakat ileri ki bölümler için bir kaç gizli ipucu var ;) ;)

Onu sinir etmek için tam ağzımı açmıştım ki suratıma son hızla geçireceği yumruğu farkettim ve ani bir hareketle eğilip, bel boşluğuna sağ yumruğumu indirdim. Bu hareketimle öne eğilip karnını tutmasıyla acı bir inleme koyverdi. Boşluğunu fırsata çevirerek, öne düşen saçlarını kavrayıp dizimi çenesine geçirdim. Karnımı saran bir çift güçlü kol sayesinde kum torbasının arkasına kadar çekildim. Belimi saran kola tırnaklarımı geçirip '' Bıraksana beni!!!'' diye bağırdım. Fakat mert abinin güçlü sesi tüm salonu titretecek şekilde ''Kesin şunu!!! Banu , defol! Pikaçu abi'nin yanına.'' Yankılandı. Mert abinin kolu belimi bırakınca ona döndüm ve ellerimi saçlarımın arasından geçirirek ''Kendine yediremedi hala yenilgiyi'' dedim. Dudakları muzipçe kıvrıldı ve ''Unutulması kolay bir yenilgi değil onun için.'' Dedi ve yanımdan ayrıldı.

Banu benim kafes dövüşlerinde yendiğim kız. Kıraç'ın dönüş yaptığı gece, kafeste onunla dövüşüyordum. Kazanması kolay bir maç değildi. Kesinlikle. Fakat adımı zirveye oturtturacak bir galibiyetti.

Omuzlarımı silktim ve yeniden kum torbasına döndüm. Terimden sırtıma yapışan yarım atlet beni iğrendirme yerine daha çok motive ediyordu. Az da olsa sızlayan bileklerimi umursamadan her defasında daha iyi yumrukluyordum torbayı.

Yaklaşık bir saattten beri yaşadığım olayların sinirini ve stresini atmak için kum torbasını bırakmamıştım. Kum torbasından birkaç adım geriledim ve elimin tersiyle sararmış sargı bezini, alnımdaki teri silmek için kullandım. Göğsüm derin soluklarımdan dolayı inip inip kalkıyordu.

Pikaçu abinin çağırmasına az kaldı büyük ihtimalle. Aslında ne kadar mızmızlansam da bu antreman Kıbrıs öncesi çok iyi gelecek bana.

Elimde ki sargıları çözmeye çalışarak asönsörün önüne kadar gelmiştim. Sargıyı çözmeyi başardığımda çağırma düğmesine bastım. Asansörün motor sesinin gelmediğini yaklaşık 5 sn sonra farkettim ve düğmeye birkaç kez daha bastım. Hala ses çıkmayınca kaşlarım çatıldı. Sinirle derin bir nefes aldım ve elimdeki sargı beziyle alnımdan boğazıma kadar inen teri sildim. Boynumu sağa ve sola çevirdiğimde kıtlama sesi geldi. Bu sesi duymadan rahat edemiyorum, spor yaptıktan sonra. 3.Kata geldiğimde hızla giyinme odasına girdim ve dolabımdan, siyah-beyaz spor şort,beyaz bir atlet, iç çamaşırı alıp duşakabin'e girdim.

Yaklaşık 10 dk sonra çıktım. Saçlarımı havluyla kısaca kuruladım ve tepemde topuz haline getirdim. Topuzumu bağlamak için lastik tokamı aradım ama bulamadım. Nereye koymuştum ben bunu yaaa. Avucumun içini alnıma bastırdım ve ''Tabi yaaa, Banu aldı.'' Diye mırıldandım.

Bakışlarımı giyinme odasında gezdirirken Aslı'yı vücudunda havluya sarılı bir şekilde dolabına yönelirken gördüm. Aslı ; kafasının sol tarafındaki saçını sürekli kazıtırdı ve orada yıldız şeklinde bir dövme yaptırmıştı geçen sene. Onu her gördüğümde elinde mutlaka sigara olurdu. Uyuşturucu kullanıyor mu bilmem ama içki ve sigarayı çok tükettiğini biliyorum. Aslı'yı severim. Kimsenin işine karışmaz ama beni gıcık etmek için elinden gelen her şeyi yapar. Onunla galibiyetimizi kutladığımız birçok gece hatırlıyorum. fazla diolog kurmasakta , dövüş bir şekilde anlaşmamızı sağlıyordu. Kısaca, nadir de olsa anlaşabildiğim tek kız desem yeridir.

Salak kız, bu her zaman böyle. Birkere üstünü duşakabinde giyindiğini görmedim. Hep burada ulu ortada yerde giyinir. Yanına yaklaşırken bir elimle topuz yaptığım saçımı tutuyordum. ''Aslı, sende lastik toka varmı?'' diye sordum, dolabının karşısındaki banka otururken. Aslı bana hiç bakmadan bileğinde duran siyah lastik bilekliği bana fırlattı. Yere düşmeden yakaladım ve ''Saol bebek'' diyip yerimden kalktım. Aslı birden bana döndü ve bir kolunu dolaba yaslayıp ağırlığını sağ bacağına verdi.
Kısacık havlusu tüm bacağını ortaya kabak gibi seriyordu fakat ne diyim, güzel kız. Göz kırparak ''Az önce bana mı asıldın sen? Bebek flan?'' dedi. Gözlerimi devirince dudaklarını büzdü ve dilini şaklattıktan sonra ''Üzgünüm bebek, sevgilim var'' dedi. Nefesimi sesli bir şekilde dışarı verdim. Hala suratına bıkkınlıkla bakarken birden eli havlusuna gitti ve ''arkanı dönmek istermisin, yoksa manzaranın tadını ı çıkarırsın'' dedi. Hızla arkamı dönmemle havlusunun yere düşme sesini işittim ''Manyak mısın kızım sen!!! Bu ne yaa. Adet mi edindiniz anlamadım ki. Kıraç'ta aynısını yapıyor'' diye cıyakladım. Aslı bağırarak ''Ohaaaa!!! Kıraç karşın da soyun du mu??? '' dedi. Gözlerimi büyüterek ''Tabi ki hayırrrr! Şuan ki gibi son anda kurtuldum o manzaradan'' dedim. Ama Aslı hayıflanarak ''Sfsın yemin ederim. O manazara için neler verebilcek olanlar var haberin var mı? O kasları elleyebilmek için...'' aslı sona doğru sesli bir nefes aldı ve bıraktı.

Sitem ederek ''Doğru düzgün konuş, yoksa dağıtırım o çok sevdiğin ağzını''dedim. Birden önümden geçip kapıya yönelince şaşırdım. Ne çabuk giyindi bizim süslü. Gerçi bu sefer sadece siyah eşofman ve kırmızı spor atlet giymiş.

Arkasından ses çıkarmadan odadan çıktım. İlk önce Pikaçu abinin yanına gidip Kıbrıs için kesin bilgiler edinmeliyim ve bazı açık uçlu sorular sormalıyım. Aslı'nın asaönsere yöneldiğini farkedince ''Bozuk. Merdivenleri kullan'' diye seslendim. Asönsörün kapısına tekme salladı ve ufak çaplı bir küfür savurdu. 4. Kata çıkarken arkamdan aslınında geldiğini farkettim. Arkamı döndüm ve başımı salladım 'napıyorsun' anlamında. ''Pikaçu abiyle kıbrıs da düzenlenecek olan maç hakkında konuşmalıyım'' dedi hemen. Onu başımla onayladığımda 5. Katın merdivenlkerinin önündeydik. 5 basamak kadar çıkmıştım ki bir adamın hızla bana çarptı. Ben ve Aslı duvara çarparken, yukardan gürültülü bir ses duyuldu. Hızla merdivenleri çıkmaya başladım ve aslı'ya bağırarak ''Adamın arkasından koş!'' dedim. Aslı aniden ortadan kaybolurken merdivenleri bitirdim ve açık olan kapıya koştum. İçeriye girer girmez bir eliyle masaya tutunmuş diğer eliyle de karnını tutan Pikaçu abi görüş alanıma girdi.

Hızla yanına vardım ve masaya tutunan elini omzuma atarak tekli koltuğa yönlendirdim onu. Yüz ifadesini soğuk tutmayı bu halde bile becerirken ona içten bir hayranlık duydum. Onun gibi her durumda soğuk kalabilseydim keşke.

Karnını tutmaya devam ederken diğer eliyle beni ittirdi ve ''Peşinden git ve yakalamadan gelme!!'' diye bağırdı. Kaşlarım sinirle çatıldı ve hızla odadan dışarıya hiç düşünmeden fırladım. Merdivenlerin başına geldiğimde bir elimi enseme koydum ve sakinleşmek adına derin bir nefes aldım.

Merdivenleri hızla inerken 1. Katta Kıraç karşıma çıktı. Saçları terden alnına yapışmıştı ve şortunun kenarı yukarı yukarı kıvrılmıştı. Üzerinde atlet yoktu ve bolca , maçlardan kalan imza gibi taşıdığı yara izlerinin üzerinde ter damlacıkları belirmişti.

Yanından hızla geçerken benimle beraber koşmaya başlamıştı. ''Noldu?'' diye bir soru yöneltti sık aldığı soluklarının arasından. Ona bakmadan ''Pikaçu abiyi birisi yaraladı ve binadan daha yeni çıktı'' diye kısa bir açıklamada bulundum. Kıraç hızını arttırdı ve benden önce binadan çıktı. Binanın dışındaki merdivenleri ikişerlki üçerli inerken, son 6 merdiven kala atladım ve kıraça yetişmek içi,n daha hızlı koşamaya başladım. Buraya gelen arka sokağa çıktığımızda, sokağın girişinde iki kişi farkettim. Daha çok yaklaştığımızda bunların birisinin Aslı olduğunu farkettim. Aslı siyah giyinmiş adamla dövüşüyordu. Adam aslının karnına attığı tekme ve hemen ardından ona eş değerle gelen yumrukla geriye sendeledi. Kıraç onların yanına vardığında adamı yakasından kavradı ve kafa attı. Adamın başı geriye düşünce, o an farkettim. Bu o depoda ki zenci adamdı. Adam kıraç'a bir yumruk salladı ve kıraçın karnına dizini geçirdi. Kıraç bundan etkilenmezken adamın kollarını kavradım ve arkasında birleştirdim. Ayağımla dizinin arkasına vurdum ve diz çökmesini sağladım. Kıraç'ın bana baktığını farkettim ama ben ona bakmak yerine zenci adamın kel kafasına iğrentiyle bakıyordum. Kıraç adamın gövdesine sert bir tekme indirdi. Adam dört büklüm olmaya çalışsa da buna izin vermedim ve kollarını sırtına daha çok çektim.

Kıraç adamın suratına yumruklarını ardı ardına indirirken bundan içten içe zevk duydum. Çünkü bu adam o depo'da göt lalesiyle beraberdi ve bana gözüyle ilgili birşeyler zırvalamıştı. Onun söylediklerini düşünücek olursam aklıma türlü türlü şeyler gelecek ve ben her dakika bu sorularla boğuşacaktım. Cevabını öğrenmek istemediğim sorularla.

Sokakta bizden bağımsız bir ses yankılandı ''Bırakın adamı! Yoksa kızı hiç düşünmeden öldürürüm''. Kıraçla aynı anda sesin sahibine döndüğümüzde ufak çaplı bir şaşkınlık geçirdim.

Asla Vazgeçme SendenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin