Bölüm 22

143 12 4
                                    

Pastanenin önüne geldiğimizde durdum. Sürücü tarafının kapısı açılınca o tarafa baktım. Astek torpido gözünden iki tane kılıf çıkardı. Kapıyı kapatıp kılıfların içindekileri çıkarttı. İki tane silah görüş alanimi doldurunca ona baktım. Silahları kontrol ederken "Bunlarsiz bir yere gitmeyi düşünüyor olamazsın. Bu bebeklerden yüzlercesi var elimde. Her teslimatta alıyorum böylelerini. Ama en güzelleri -" lafını yarıda kesti ve "in arabadan" dedi, yaramaz bir çocuk ifadesiyle. Dediğini yaptım ve arabadan indim. Bagaji açar açmaz etrafına baktı ve siyah zeminin ucundan hafifçe kaldırdı. Birşey gormedigimi anlayınca tamamen kaldırdı. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken "Oha lan!" dedim ve "Bunları kullanmak müthiş bir şey olsa gerek" diye ekledim.
Astek beni başıyla onayladı ve bagajı kapattı. Arabayı kilitledim ve arkalarından pastaneye ilerledim. Eski günleri yâd etmemek için başka şeyler düşünmeye başladım. Aklıma gelen fikirle astek'in koluna yapıştım ve "Biz niye telefon numarasından yerini tespit etmiyoruz?" dedim. Astek pastanenin ortasında durdu ve "Ara sıra beynin tekliyor ama iş görüyor hala" dedikten sonra bizim gitmemizi istedi. Kendisi telefonunu kurcalayarak dışarı çıktı.

       Aslıyla ikimiz kasiyer çocuğun yanina geldiğimizde Aslı benden önce davranarak"Müdürünüzle konuşmak istiyoruz. Kendisi nerede canım?" dedi. Son kullandigi kelimeye, içimden kaşlarimi kaldırarak tepki verdim. Dışarıdan ise porselen kadar cansız.  Genç "Bir problem varsa bana söyleyebilirsiniz?" dedi. Aslı tek kaşımı muzip bir şekilde kaldırdı ve "Problemimi senle paylaşmak istesem, müdürünü sormazdım " dedi. Her bir kelimesi ne kadar iğneleyici olsa da, göz teması ve mimikleri bunu bastiriyordu. Kasiyer bir arkadaşına yerine bakmasını işaret ettikten sonra "Sizi ona götürebilirim, isterseniz?" diye sordu. Aslı davetkar bir ses tonuyla "Çok isterim" dedi. Kasiyer Aslının önden gitmesine izin verirken benim en arkadan gitmemizi sağlamıştı. Büyük ihtimalle Aslı'nın uzuvlarina gözleriyle taciz ediyordu. Bir kapının önüne geldiğimizde çocuk yanimizdan ayrıldı ve yerine döndü. Aslı kapıyı çalıp içeri girdi ve bende onu takip ettim. Mudur yaşlica bir adamdı. Aslıya kolay yem.

   Adam' a "kamera kayıtlarına göz atabilir mıyız" diye sordum direk. Adam gözlüklerinin arkasından bana affallayarak baktı. Aslı, öksurdu ve "Merhaba, sizden rica etsek bize dün'ün kamera kayıtlarını verebilir misiniz?" diye toparladı. Adam başını iki yana salladi ve "Polis olmadan hayır." dedi kesin bir dille. Aslı kedi misali, masanın önüne kadar yürüdü ve başını yana eğerek "Önemli olmazsa, buraya kadar gelmezdik. Lütfen, bize bir güzellik yapamaz misiniz?" dedi. Adam başını iki yana salladı ve "Rica ediyorum, polis olmadan hayır." dedi. Aslı dik bir pozisyon aldı ve "Polis olmamız için bir adet silah mı olmalı sizin için" dedi. Sonra adamdan gözlerini ayirmayarak "Bu oda biraz fazla sıcak" dedi ve ceketini çıkarmaya başladı. Göğsünden aşağısını açıkta bırakan bir kısa kollu, beya bir tişort giymişti. Altına ise siyah, yırtık bir kot. Ceketini tamamen çıkarınca, belinde ki silah ortaya çıktı. Söz konusu Aslıysa asla şaşırma.

      Adama sırtını döndü ve bana doğru yürüyüp ceketini elime verdi. Göz kırptiktan sonra yeniden adama yöneldi. Adam silahı görmüş olacakki boğazindan yukarısı kıpkırmızı olmuştu. Keyifle masanın etrafını dolandim ve "En son sandalyeden kalkacaktiniz sanırım?" dedim. Adam hızla sandalyeden kalktı ve duvara sindi. Aslı gülümseyerek "Ellerini havaya kaldırır misin tatlım? Bir tatsızlık çıksın istemeyiz" dedi. Adam çabucak ellerini kaldırdi. Bende bir önceki günün kamera kayitlarina bakmaya başladım. Sabah saat 6 dan itibaren taramaya başladım. En sonunda, saat 6:43 gibi motor belirdi ekranda. Kaydı yavaşlattım ve izlemeye başladım. Adam motordan indi ve kaskı başından çıkardı. Gördüğüm kişi Kıraç'tı. Birkaç adım atabildikten sonra elini cebine götürdü ve telefonunu çıkarip, konuşmaya başladı. Bu sırada odaya astek girmişti. Astek birkaç saniye duraksamanin ardından yanima geldi ve bilgisayarın ekranına baktı. İfadesiz tuttuğu bir sesle "Benimle konuşuyor" dedi. Bunu demesinin ardından bir araba motora arkadan çarptı ve içinden adamlar dışarı fırladı. Kıraç gelen adamları farkeder farketmez telefonu yere attı ve dövüşmeye başladı. Aynı anda 3 adam üzerine gidiyordu. Birisi arkadan yaklaştı ve sırtına birşey vurdu. Kıraç olduğu gibi yere yigilinca sandalyenin kenarına tutundum. Adamın birisi yerde ki telefonu farketti ve cebine koydu. Diğerleri ise Kıraç'ı arabaya taşıdı. Arabanın plakasını masanın üzerinden aldığı bir kağıda yazan Astek, adama döndü ve "Teşekkürler" dedi.  Kaydi, kendi telefonuma çekmecelerin birinden bulduğum ara kablosuyla aktardim ve ayağa kalktım.  Aslı adama yaklaştı ve "Yaşlıların her zaman biraz fazla uykuya ihtiyaçları vardır. Sandaleyeye otursana" dedi. Adam çekinerek benim kalktığım sandalyeye oturdu. Aslı sandalyenin arkasına geçti ve adamın omzundan bir yeri iki parmağının arasına aldı. Birkaç saniye sonra tepkisiz kalan adama "Şimdi beni iyi dinle babalık. Biz gittikten sonra hiçbir yeri aramiyorsun. Diyelim ki aradin, biz her şekilde kurtulabiliriz ve bil bakalım o zaman ne olur? Bilmek istemiyorsun değil mi?" dedi ve bekledi. Sonra "Bende öyle düşünmüştüm. Hadi eyvallah" dedi ve adami bıraktı. Adam hala aynı şekilde duruyordu. Aslı ceketini de alıp odanın çıkışına ilerledi. Bende arkalarından odadan çıktım. Aslıya" o yaptığın neydi?" diye sordum. Aslı "Uzun süredir üzerinde çalışıyordum. Eğer doğru noktayı bulursan, geçici felç birakabiliyorsun" dedi. Astek "Sana tapıyorum"dedi ve Aslıyı dudağından öptü. Öpüşme uzayinca yanlarından geçtim ve dışarı yöneldim. Pastanenin kapısından dışarı çıktım ve kavganın yaşandığı alana baktım. Hiçbir iz yoktu. Büyük ihtimalle motoru belediye kaldırmıştı.  Gökyüzüne baktım. Artık tamamen kuruyan saçım, hafif esen rüzgar sayesinde elektirikleniyordu. Arabanın kilidini açtım ve şöför koltuğuna oturdum. Astek cam'a tıklatınca cami sonuna kadar açtım. Astek, bana "Sana msj attigim adrese git ve benim gönderdiğimi söyle. Telefonun yerini bulmana yardımcı olacaktır. Gözlüklü birisi, ismi Mert" dedi. Ona "Plakaya sen mi bakacaksın?" diye sordum. Beni başıyla onayladı ve "Belindekini kullanmaktan çekinme. Gideceğin yerde dikkat et. Telefonu birinci çalışta açacaksin." dedi ve devam etti "Telefonunu benim telefona bağladım. Nereye gidersen haberim olacak. Yeter ki kapatma!" diye uyardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 25, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Asla Vazgeçme SendenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin