Bölüm 11

374 88 5
                                    

SELAM :) BÖLÜM BİRAZ GEÇ GELDİ, KUSURA BAKMAYIN :)

YAZIM HATALARINI OLABİLDİĞİNCE DÜZELTMEYE ÇALIŞTIM, GÖZÜMDEN KAÇAN OLDUYSA ÖZÜR DİLERİM :) OYLARINIZI EKSİK ETMEYİN :))

Kulağımdaki vızıltılar yavaş yavaş algılayabileceğim kelimelere dönüşmeye başladı. Gözlerimi açmak için çalıştım ama sanki birbirine yapışmış gibi açılmadılar.

Yüzümü yalayıp geçen rüzgar birden kesilince garip oldum, sonra sesler kulağıma daha net dolmaya başladı.

'' açelya, açelya aç gözlerini güzelim. Hadi ama aç artık.lütfen,aç hadi gözlerini'' kıraçın sesi endişe kaynıyordu. Gözlerimi açmak için harekete geçtim fakat yine açılmadılar sadece dudaklarımın arasından küçük bir inilti kaçtı.

''Şükürler olsun. Açelya gözlerini aç.'' Bir nebze olsun rahatlamıştı sanırım. Az önce olanlar zihnime teker teker hücum etmeye başlayınca göğüs kafesim yeniden sıkıştı. Neden söylemedi ki bana! Neden bunca yıl sürekli annemi suçlamamı engellemedi.neden ya neden!!!! Sinir bütün hücrelerime hitap etmeye başlayınca kıpırdandım ve zorlayarak gözlerimi açtım. Endişeyle bakan yeşil gözler şuan tam karşımda yüzümün her noktasına dikkatle bakıyordu. Birden yattığım yerden doğrultuldum ve kıraç,başımı boynunun girintisine sakladı. Öfkeyle ondan ayrılmak için kıpırdandım fakat izin vermedi.

''Amacın neydi aptal? Kendini öldürmek mi hah?'' şimdide azarlıyordu. Ellerimi göğsünün üzerine koydum ve son gücümle ittirdim.O yerinden kıpırdamasada beni bırakmıştı. Yavaşca oturduğum çakıllı yerden kalktım. En son bir araba üzerime doğru geliyordu. Sonrası ise karanlık. Sinirle kıraça döndüm ve '' Ölmeyide mi beceremedim? Ne halt etmeye beni kurtardın ki?'' sesim tam da beklediğim gibi acizliğini saklamaya çalışan güçlü ses tonuna sahipti. Yerden kalktı ve ''Saçmalıyorsun. Ölünce eline ne geçecek sanıyorsun? Gerçekleri istemiyor musun? O zaman ölümü unut açelya'' dedi. Sesi vücudu gibi öfke kaynıyordu. Göz bebeklerine kadar sinir taşıyordu. Bir iki adım geriledim ve arkamı dönüp yürümeye başladım.

Üzerimde sadece ince bir kapşonlu, atlet ve eşofman vardı. Rüzgar şiddetini vücuduma hiç esirgemeden vuruyordu. Biraz daha üşüdüm ve kollarımla bedenimi daha sıkı sardım.

"Bana inanmalısın! " arkamdan seslenmişti. Sinirle ayaklarımı yere vura vura yürümeye başladım." Sana diyorum, bunlara inanırsan kendini üzmekten başka bir şey yapmazsın " Bana yaklaştığını, hızlı adımlarının geride bıraktığı kuru gürültüden anlıyorum.

Kollarımı aniden iki yana açtım ve hızla arkamı döndüm." Gözümle gördüm kıraç. Duydum. O kadının tüm o bağırışlarını... Hepsini " elimi kalbimin üzerine koydum ve" Burası. Tam olarak burası,hayatımda tatmadığım, varlığından bile haberim olmayan bir acıyı hissetti. Öyle çok acıdı ki kendimden daha çok nefret ettim. Ben ya, ben. Herşeyimle gün geçtikçe o adama benziyorum". derin bir nefes aldım ve bir aldım atarak işaret parmağımla onu işaret ettim "Sen, bana tüm bu olanlardan bir kere bile bahsetmedin. Kendi uydurduğum yalanıma gün geçtikçe daha sıkı tutunmamı sağladın. Neydi amacın? Söylemezsem daha iyi olur mu?"

Bu süfer kendimi işaret ettim ve "bir bakalım ne oldu kıraç?- histerik bir kahkaha kaçtı dudallarımdan- Söylesene bana! Bunun altından nasıl kalkıcam? kime tutuncam? Ya da Dur. Ben zaten yalnızım! Bir tek sana güveniyordum lanet olası, bir tek sana." dedim. Bana dokunmak için yaklaştığında bir adım geriledim ve elimi önüme siper ederek "sakın" dedim. Durdur ve eli havada asılı kaldı. Eline baktım ve hiç beklemediğim birşey söyledim "Ben senin elini tutmaya hazırdım kıraç. Ben sana güvenmeye hazırdım. Tüm bu pisliğin içinden beni çekip çıkaracağına, benim elimi hiç bırakmayacağına inanıyordum." kendi söylediklerimi duyunca şaşırdım ve kaşlarımı iyice çattım.

Asla Vazgeçme SendenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin