Selamlar :) :) 1k olmuşuzzzzz. İnanılmaz sevindim.Destekleriniz için çok çok teşekkürler. Biliyorum erken yazdım ama dediğim gibi bende sizin gibi sabırsızım. Yazım hatalarını olabildiğince düzeltmeye çalıştım. Keyifli okumalar, yorumlarınızı eksik etmeyin.
Bölüm için önerdiğim şarkılar
Şebnem ferah-Yalnız
Şebnem ferah-Sil baştan
Şebnem ferah-Çakıl taşları
Hozier - Take Me To Church
Herkesin bir sonsuzluğu vardır. İçinde kaybolduğu bir sonsuzluğu. Mutlu anlarını o sonsuzluğunun içine altın harflerle kazımak ister. Her üzüldüğünde oraya saklanır. Orada bulur gücünü, yeniden toparlanmak için saklanır o sonsuzluğuna. Sımsıkı kapar gözlerini. Sadece düşünceleriyle görür çevresini. Bazen öfkeyle, bazen mutlulukla, bazen intikam hırsıyla dolar çevresi. Sonsuzluğunda yaşar, hatırlamak istediği anılarını. Orada saklamak, her baktığında hatırlamak ister.
Ama bazen bu ahenk bozulur. Asla zihninizden ve bedeninizden atamayacağınız hatıralar sessizce yer edinir, sizin sonsuzluğunuzda.
Kirli lekeler halinde izleri kalır. Ne kadar geçirmeye çalışsanız da geçmez, inadına kalır orada. Her baktığında o anı hatırlatıp, acı çekmeniz için varlardır sanki.
Ben bir katil değilim. Olmak da istemem Bir çok insanın canını yaktım, sırf intikam denen lanet hırs için. Böyle gördüm böyle yaşıyorum. Sadece 19 yaşında bir beden var ama bu beden, kabul edemeyeceği kadar pisliklerle dolu bir ruh taşıyor. Mecbur bırakıldım böyle yaşamaya.
İstemediler beni. Sevmediler, belki de sevmeye gerek duymamışlardır. Ama kim yeni doğan, kendi canından, kanından olan bir bebeği böylesi iğrenç bir yere bırakır ki ? İkisi de bıraktı beni, Anne ve Baba demeye bile utandığım insanlar.
Beni buraya bırakırken hiç düşünmediler mi acaba? Bir kız çocuğu ne yapar böyle bir yerde diye. Nasıl yaşar acaba diye. Belki de yaşayacağımı bile düşünmemişlerdir. Bilerek bırakmışlardır değil mi? Ölüp, onlara yük olmaktan kurtulayım diye.
Düşünmediler işte, sadece battaniyenin arasına sarıp koydular bir barın arka kapısına. Bir barın! İçinde türlü iğrençliklerin döndüğü yerin arka kapısına. Erkenden ölüm fermanımı vermişler.! Onları asla affedemem. Gerçi yaşayıp yaşamadıklarını bile bilmiyorum.
Böylesi daha zor. Bir gün çıkıp gelirler diye ümit ettim hep şuana kadar. Gelsinler de onların yüzüne karşı, neler yaşadığımı haykırmak için. Yaşamak için hangi iğrençliklerle boğuştuğumu göstermek için hep ümit ettim. Bağırıp çağırmak istedim. İçimdeki tüm öfkeyi, kızgınlığı , nefreti kusmak istedim. Zor olan kısım ise sonra ne yapacağım olduğu. Arkama bakmadan, tıpkı onlar gibi çekip gitmek mi yoksa tüm hatalara rağmen anne diye boynuna sarılmak mı ?
Çekip gitsem sonra neler olacağı basit.Hayatıma olduğu yerden devam ederim.
Peki ya anne diye boynuna sarılsam? O hiç tanıyamadığım kokusunu içime doldursam. Bakmaya korktuğum gözlerine baksam. Dudaklarımdan 'anne' kelimesi saklamaya çalıştığım duygularla dökülüp beden bulsa karşımda. Ne hissederim ona sarıldığımda ? Saçlarıma dokunduğun da ? Ya da yanaklarımı öptüğün de?.
Gururum izin vermez bunları gerçekten yaşamaya. Sürekli hatırlarım,onların bırakıp gittiği bu yerde neler yaşadığımı. Onların tanıdık gelmeyen kokularını her içime çektiğimde başka kokular dolar burnuma. Yaralandığımda akan kanımın kokusu gelir, en kötüsü de başkalarının kan kokusu gelir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asla Vazgeçme Senden
Ficção AdolescenteKüçücük bir bebek,buram buram süt kokan o bebek pembe battaniyesine sarılı halde,içinde türlü iğrençliklerin bulunduğu bir barın arka kapısında ağlıyor.Neden ağlar ki bir bebek? belki de annesini özlemiştir,daha sütüne bile doyamadığı annesinin koku...