Bölüm 12: Altın Varaklı, Geniş ve Sessiz Koridor

265 41 18
                                    

saat: 19.50

Ellerini önünde birleştirmiş, gözleri kısılmış prensi buldu bıçak gibi keskin hatlı. Yanına yaklaştığında geldiğini bile fark etmedi beyaz saçlı. Açık mavi üstü ve beyaz pantolonu ile oldukça dikkat çekiyordu. Kulağında takılı olan mavi kristal küpesi ışıklar geldiğinde parıldıyor ve "ben buradayım!" diyordu.
Siyah saçlı, nereyi izlediğini kestirmek için ilerlere doğru baktı. Fakat gözüne takılan bir şey bulamadı. Anlamsız bakışları tekrar yanında durduğu prense dönünce gülümsedi ve yalandan boğazını temizledi. Aniden çıkan ses ile irkilen beyaz saçlı Jaemin, sağına döndü.

"Oh, siz miydiniz?"

Jeno'nun kaşları havalandı ve çapkın gülümsemesi yüzüne yerleşti.
Yan yana durmaları ile çoktan başlamış fısıltılar yavaştan kulaklarına dolarken iki prensde mutlu hissediyordu. Soyluların onları konuşması, başarıya doğru adım attıklarının göstergesiydi.

Jaemin sırıtan prense karşı kollarını göğsünde birleştirdi. "Neden sırıtıyorsunuz?"

"Neden "siz" ekini kullanıyorsun?" Siyah saçlı sordu.

Beyaz saçlı kafası karışmış bakışlar attığında. Güzel kaşları hafifçe çatılmış ve çarpık bir gülümseme vardı ağzında.

"Ne eki kullanmamı istersiniz?"

Jeno güldüğünde etrafta gezindi bakışlarını. Jeno karşısındaki prensi taklit amaçlı kollarını göğsünde birleştirdiğinde gülüp kollarını açtı Jaemin. Bedeninin iki yanına düşen kolları ile dışarı nefes verdi.

Jeno gülüşü ardından konuştu. "Sevdiceğimin bana karşı "siz" ekini kullanması gücüme gidiyor."

Jaemin istem dışı güldüğünde Jeno sahte tiripli tavrıyla durdu sadece. Prens Jaemin boğazını temizleyip gülen yüzünü ciddi konumuna soktu.

"Oyuna fazla kendinizi kaptırmayınız Prens Jeno. Fark ettiniz mi bilmiyorum ama hâlâ birbirimize karşı iki yabancı olmaktayız."

İğneleyen laflara karşı duyacağını duymuşçasına başını olumluca salladı siyah saçlı prens. Kolunu uzattığında Jaemin yüzünde tebessümüyle koluna girdi. Siyah saten kumaşa değen elleri rahattı. Prens Jeno'nun siyah saten gömleğinin yakalarının birleştiği yere takılı olan kırmızı broş göz alıcıydı. Direkt dikkat geçiyordu. İkili geniş opera salonunda yürümeye koyuldu.

"Babanız ile konuştunuz mu?"

Jaemin sessizliğini devam ettirdiğinde siyah saçlı tek laf daha etmeden geniş salonda adımlamaya devam etti. Beyaz saçlı yemek masasında geçen konuşmalar hariç kimse ile bir iletişim de bulunmamıştı. Oldukça gergindi. Ve babasının bu duruma karşı olan sessizliği gerginliğine gerginlik katıyordu.

Moon Krallığı'ndan Prens Taeyong yürüyen ikiliye yaklaştı. Karşılarına geldiğinde karşılıklı olarak yürümelerini durdurdular. Jeno başını saygıyla eğdiğinde gülümsedi Taeyong. Tebessüm ederek Jeno'yu izleyen Jaemin'e kitlendi bakışları.
Moon Krallığı'ndan I. Prens Taeyong kardeşini dikkatli bakışlar ile izlerken şaşkınca ağzını araladı.

"Jaemin, bir saniye konuşabilir miyiz?"

Gülümsemesinin altındaki kızgınlığı dışa vurmamaya çalıştı. Beyaz saçlının gözleri kısıldı ve başını salladı narince. Siyah saten gömlekten kolunu çekti yavaşça. Jeno'ya döndüğünde ona hayranlıkla bakan siyah gözler ile buluştu. Jeno, sakince elini kavradı ve dudaklarına götürdü inci beyazı elleri ardından üzerine bir buse kondurdu. Jaemin'in tebessümü yüzüne yayıldı. Prens Taeyong her hamlelerini dikkatle izlemekteyken Jaemin ona döndü ve eliyle ileriyi işaret etti. Taeyong başıyla Jeno'ya selam verdi ve önden ilerledi. Beyaz saçlı büyük ama sakin adımlarla arkasından onu takip etti.

Three Kingdoms › nomin, markhyuck Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin