Bölüm 20: Yatağın Altı

246 41 3
                                    

Moon Krallığı: cuma, 10.20

Kuşların cıvıldadığı, güneşli bir sabahtı. Irmakların aktığı, akarken şırıl şırıl, iç açıcı seslerin çıktığı bir sabahtı.
Moon Sarayının yemek odasından çıkan çatal bıçak sesleri biteli bir süre zaman geçmişti. Kahvaltı boyunca tek düze konular konuşan Moon Krallığı'nın prenslerinden bir prens eksikti. III. Prens Jaemin Moon.

Kahvaltı bitmesine rağmen sarayda görünmeyen prense karşı şaşkındı I. Prens Taeyong Moon. Çalışma odasındaki masasında elleri başında oturuyordu. Bu güzel sabah saatlerine karşın ağrıyan başı ona iyi gelmiyor. Önüne yığılmış tonlarca parşomene solgun bir biçimde bakıyordu. saçları geriye taranmış olan prensin, açık alnı göz alıcıydı. Dudaklarını dişlemeyi bırakıp beyaz sandalyesinden kalktı. Saten gömleğinin kol uçlarında ve yakasında bulunan beyaz yaşlar parlıyordu. Gömleğinin kol uçlarını ve yakasını çekiştirdi. Kendinden düzeltmeler yaptıktan sonra camdan dışarıda gezdirdi gözlerini. Rüzgar esmeyen hava da yeşil yapraklar olduğu gibi duruyordu.
Elini dağılmış parşomenlere attı. Bir çırpıda hepsini bir araya getirip üst üste koydu. Çekmeceyi açtı ve bütün sarı parşomenleri içine bıraktı. Masanın önünden ayrıldı ve sandalyesini masanın içine itti. Çalışma odasında adımladı ve hemencecik dışarı çıktı. Serin koridora geldiğinde gideceği yer belliydi.

Gideceği odanın sahibi hâlâ uykusundaydı. Sıcak ve büyük kollar etrafına sarılmıştı. Jeno'nun çıplak göğüsüne koyduğu başı ve eli iyice ağırlaşmıştı. Çıplak tenden vücuduna geçen ısı ile uyuşmuş kol ve bacakları hareket etmeye karşıydı. Burnuna dolan Jeno'nun tarçınvari kokusu onu mayhoş ediyor ve uyanmasını engelliyordu. Jeno'dan yayılan bu koku uykusuna uyku katıyordu.
Öte yandan kollarını sıkıca sarmış Jeno, Jaemin'in kaçmasını istemiyor gibiydi. Düğmeleri açılmış saten pijama gömleğinin iyi yakası farklı dünyaların insanı gibi apayrıydılar.
Gecenin bir vakti Jaemin omzunda uyuyakaldıktan sonra onu ağır ağır yatağa yatırmıştı. Kendi de sakince yanına yüz üstü uzanmıştı.

Bebekler gibi mışıl mışıl uyuyan ve sarmaşdolaş olan iki prensin odasi bir hayli sessizdi. Ta ki kapının sertçe tıklanmasına kadar. Kapıyı tıklayan Taeyong, ses alamadığında kaşlarını çattı ve yeniden tıkladı.

"Jaemin?"

Sorarca seslendiğinde tıklamayla devam etti. Kapı sesine ve ağabeyinin sert sesine karşın kapalı gözleri ile kaşlarını çattı ve kafasını koyduğu göğüsten hafifçe kaldırdı. Uykulu bakışları ve çatık kaşları ile oda da gezdirdi gözlerini. Yanı başında yatan ve elleri hâlâ Jaemin'in vücudunda olan Jeno'yu görünce bakışları takılı kaldı. Yarı açık ağzı ve düzenli aldığı nefesleri karşın Jaemin'in yüzüne bir tebessüm yerleşti.
Elini kaldırdı ve Jeno'nun yüzüne götürdü. Yanaklarında, çene hattında ve saçlarında gezintiye çıktı. Uykusu açılmaya başladığında kapı yumruklanması ile yerinden sıçradı.

"Jaemin!"

Tanıdık ses kulaklarına dolduğunda gözlerini kırpıştırdı. İliklerine kadar yayılan korku ile bir oraya bir buraya bakmaya başladı. Yanında huzur ile yatan Jeno'yu hızla sarstı.

"Jeno!"

Sarılmasını karşı aniden uyanan Jeno dudaklarını mutsuzca büzdü. Uykusundan uyandırılmaktan hoşlanmamış gibiydi. Jaemin onu yatakta sarsarken kabaca fısıldadı. "Uyan! Jeno, kalk!"

Kapı bıkkınca yeniden yumruklandı. "Jaemin, orada mısın?" Jaemin panikle cevap verdi. "Evet. Bir saniye bekle!"

Kapıya doğru haykırmasının ardından hâlâ yatan Jeno'yu itekledi. Yumruklarına ve tekmelerine karşı yataktan büyük bir patırtı ile yere yuvarlandı. Bunu duyan Taeyong kulağını kapıya dayadı.

Three Kingdoms › nomin, markhyuck Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin