Bölüm 19: Saten Üstünde Uyku

231 40 5
                                    

saat: 03.57

Mark paketinden sayısız sigaralar içmişti ve ciğerlerine özür dilemeye başlamıştı. İki prensin kadehleri çoktan bitmişti. Prens Jeno ve Barmen Mark eskiler hakkında konuşmuşlardı Jaemin de tebessüm ederek dinlemişti. İki çocukluk arkadaşının anılarını dinlemek hoşuna gitmişti. Üçlü konuştukça Jeno ve Jaemin ikisi arasında olanları üstü kapalı biçimde anlatıp çıkar için yakın davrandıkları anlattılar. Mark planlarına yorum yaptı ve kraliyet yaşamının korkunç olduğunu onların nasıl dayandığını sorguladı durdu. Zaman geçtikçe uykusu gelen Jaemin en sonunda pes edip kafasını Jeno'nun yüksek omuzuna bırakmıştı.

En sonunda iki prens Jeno'nun atını teslim aldı ve at üstünde Moon Krallığına yola çıktılar. Geldikleri yoldan gittikleri sürece rüzgar biraz bile esmemişti. Yaprak kıpırdamaz bu hava da Jaemin uykulu ve yorgun hissediyordu. Atın nallarının yere buluşması ile çıkan ses eşliğinde ormana giriş yaptılar. Jaemin çiçek bahçesine yaklaştıklarını anladığında yaslandığı sırttan kafasını kaldırdı. Son sürat giden at ile hemencecik içinden geçtikleri çalılıkların önüne geldiler. Jeno ve Jaemin sırayla attan indiklerinde Jeno Jaemin'e bakıyordu. Jaemin ise simsiyah yeleye sahip atı okşuyordu.

"Bizi taşıdığın için teşekkürler."

Ata karşı tebessüm ile konuşan prensi izledi Jeno. Yüzüne istem dışı bir gülümseme yerleşmişti lakin farkında değildi.

"Yorgun görünüyorsun..." Tebessümü solan Jaemin ata endişe ile bakıyordu ve ata konuşuyordu.

"Krallığa dönmek zorundayım." Dedi Jaemin'in yanı başında bitmiş Jeno. Atı sevmeyi bırakmasını bekliyor gibiydi.

"Ama yorgun." Jaemin'in söylemlerine karşı elini kaldırıp atın yelesini okşadı. Jaemin atın gözlerine bakan bakışlarını Jeno'ya çevirdi. Ve hemen hızlı hızlı kırpıştırdı. Ona şaşkınca bakan beyaz saçlıyı çok geçmeden fark eden Jeno yüzünü ona çevirdi. En sonunda Jaemin sessizce konuştu. "Burada kalmak... İster misin?"

Jeno'nun ağzı yavaşça açılırken yutkundu. "Nerede?"

"Odamda."

Beklemeden cevap veren Jaemin'in ağzı açık biçimde yüzüne bakmaya devam etti. Buna şarkı Jaemin hareketlendi ve Jeno'nun eliyle kavradığı dizginleri aldı ağaca bağladı. Jeno'yu kolundan çekiştirip çalılılıkların içine daldı. Arka arkaya geçtiler. Ve çiçek bahçesinde kimsenin olmadığına kanaat getirdiklerinde sessizce ilerlediler. Çıkışa geldiklerinde büyük ağaçlar arkasına girdiler. Jeno kafasını çıkarıp sayarın büyük arka kapısına baktı. Askerleri görünce yeniden saklandı.

"Kapıdan nasıl geçmeyi düşünüyorsun?"

Jaemin gülümsedi. "Bir planım var." Dedi ve üstündeki siyah pelerini çıkartıp Jeno'nun omuzlarına bıraktı. Hemen ağaç arkasından çıktığında Jeno şaşkınca beyaz saçlı prensi izlemeye koyuldu. Beyaz saçlı rahat adımlar ile kapıya ilerlerken askerlerin görüş alanına girdi. Askerler önünde eğilip kalktığında askerlerin önünde durdu.

"Çiçek bahçesinin yakınlarında bir at var, ağaca bağlı."

Askerler pür dikkat prensi dinlerken birkaç saat boyunca prensin çiçek bahçesinde ne yaptığını merak etmiyor değillerdi. Tabii prensimiz çiçek bahçesinde durmamıştı...

"Atı bulun ve yemek verin. Lakin sakın yerini değiştirmeyin."

Askerler hızla kafalarını eğdiğinde Jaemin başıyla onayladı. Askerlerden biri hareketlendiğinde diğeri kapının önünde dikilmeye devam etti.

"Sen neden dikiliyorsun?"

Asker hemen cevap verdi. "Kapıyı korumam görev-"

"Hemen git ve o atı bul."

Three Kingdoms › nomin, markhyuck Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin