Bölüm 2: Menekşe Katili Prens

311 49 52
                                    

Prens Jaemin'in Babası ve yanında Kral Qian ona doğru yaklaşıyordu. Krallardan kaçamazdı, imkansızdı. Ona gülümseyerek ve konuşarak gelen krallara tebessüm etti. Yaklaştıklarında hafifçe eğildi. Kral Taeil Jaemin'in yanına geldi ve sol elini sırtına koydu. Kral Qian doğruca karşılarındaydı.

"IV. Prens Jaemin." Kral Taeil Moon Jaemin'i tanıtırca konuştuğunda Jaemin tekrar yavaşça eğilip selam verdi. Kral Kun'un yüzünde gülümsemesi büyüdü.

"Oğullarınızı güzel yetiştirmişsiniz Sayın Moon."

Kral Taeil başını salladı Prens Jaemin'e bakış atarken. Kral Kun adeta bir külçe altını anımsatıyordu Jaemin'e. Altın sarısıydı giyimi ve saçları. Hafif geniş burnu ve oldukça dolgun dudakları vardı. Çene hattı belirgin ve dikkat çekiciydi.

"Prens Jaemin siz kardeşlerinize kıyasen daha bi' sessizsiniz."

Jaemin hafifçe tebessüm etti bu laflara karşı. Doğruydu, iletişim sevmezdi. İletişim beraberinde sorun getirirdi. En azından Prens Jaemin'in düşüncesi buydu.

"Sizin karşınızda hemen lafa gelmek istemedim majesteleri."

Kral Taeil gülümsedi ve eliyle Jaemin'in ensesinde ki saçları okşadı bir defa ardından elini kendine çekti. Kral Kun inceledi bu sırada Jaemin'i. Kral Taeil ve Kral Kun kısa bir bakışma yaşadıktan sonra Kral Kun arkasını döndü. Elini hafifçe kaldırdı ve birinin dikkatini çekti, ardından tekrar Prens Jaemin'e döndü. Saniyeler sonra Kral Kun'un solunda, Jaemin'in karşısında, kahve saçlı biri belirdi. Kaşları kalın ve keskin, dudakları düzdü. Çok da keskin olmayan yüz hatları vardı.

"Sanıyorum ki, I. Prensim, Xiao ile tanışmadınız..."

Krallar iki prense birer bakış attı, tebessümleri yüzlerindeydi.

"...tanışıp anlaşmanız bizim için onurdur."

Kral Kun Qian ilerlediğinde Kral Taeil Moon ona eşlik etti. Qian Krallığı'ndan I. Prens Xiao ve Moon Krallığı'ndan IV. Prens Jaemin yalnız kaldı.

Jaemin hafifçe başıyla eğildiğilde Prens Xiao elini uzattı. Kral Kun ve Kral Taeil arasında önceki saatlerde yaşanan olay olmuştu. Tebessüm etti Jaemin, ardından elini sıktı. Xiao tebessümüne karşılık verdi ve bir kaç adım sağında olan masadan iki dolu kadeh aldı. Pahalı içki kaderlerin yarısına kadar doluydu ve hafif pembe renkliydi. Jaemin nazikçe uzatılan içeceği reddetmedi. Eline aldığı gibi dudakları ile buluştu bardak. Küçük bir yuduk aldı, midesine doğru yola çıkan içki ile etrafta gezindi koyu kahve gözleri.

"Konuşkan birine benzemiyorsunuz Prens Jaemin. Pek merdümgirizsiniz..."

Jaemin karşısından gelen ses ile lafların sahibini buldu. Karşısında ki kısa bir nefes aldı ve devam etti. "Bütün gece biriyle sohbet içine girmekten kaçındınız."

Prens Jaemin, duyduğu laflar ile gözlerini açtı hafifçe, şaşırmıştı. Fark edilmeyen biri olduğunu sanmıştı, belki hayalet olduğuna inanıyordu?

"Bütün gece beni izlediğinizi mi çıkarmalıyım buradan Prens Xiao?"

Xiao'nun dudakları biraz daha kıvrıldı. Tebessümü genişledi. "Öyle de denebilir tabii, siz nasıl tefsir ederseniz."

Jaemin dondu bir kaç saniye, ardından Tebessüm etti isteksizce. Demek onu izlemişti... Sadece sustu. Kadehinden bir yudum aldı tekrar. Gözleri buluştu yeniden karşısında ki prensin gözleri ile. "Affınıza sığınarak çekilmek isterim Prens Xiao."

Karşısında ki soylu hafifçe kaşlarını çattı. "Önemli bir hadise yoktur umarım?"

Prens Jaemin tebessümde bulundu bu ifadeye karşın. "Hayır, dert etmeyiniz."

Three Kingdoms › nomin, markhyuck Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin