Üzerime siyah crobu ve gri bol eşofmanı giydim. Boynuma altın ucunda ufak bir taş olan kolyeyi ve birkaç yüzük takıp siyah Converse'leri de giyip çıktım.
Meydana geldiğim de çoğu mahalleli buradaydı. Babamın yanına gidip kolunun altına girdim. Sadettin amca bana bakıp yalancı bir kızgınlıkla "Hiç yanımıza uğramıyorsun unuttun mu bizi?" dedi. Onun yanına gidip ton ton yanaklarını sıkıp "Ya amcam son senem staj işleriyle uğraşıyorum hem bu kalp seni unutur mu?" dedim.
Kocaman sarıldığımda ikna olmuştu. Karısı Meltem teyze ise " O zaman 2 gün sonra günüm var ona geliyorsun." dedi. İlk itiraz etsem de kendimi bir anda söz vermiş bulundum
Gençlerin oturduğu kısma gittim. Tuğba'nın karşısına geçip alnından öptüm ve " helalimsin" dedim. Kolumu itip güldü bende Altan ve Tuğba'nın ortasına orurdum.
U şeklinde dizilmiş banklarda sırasıyla Tayfun abi, Zehra abla, Cemal abi, Celal abi, Vural enişte, Cenan abla, abim, Altan, Tuğba ve ben oturuyorduk.
Tayfun abi ve Zehra abla 1 yıllık evliydi. Cemal ve Celal abi ise kardeşti ve Cemal abi bir yaş büyüktü. Grubun en küçüğü bendim küçükken okula çok hevesli olduğum için erken gitmiştim. Bu sebeple Tuğba ile aynı dönemde okuyorduk.
Bir süre sonra sıkıldığımda müzik açmak istedim. Telefonum evde kaldığı için Tuğba' dan telefonunu alıp böyle geceler için oluşturduğumuz playliste girdim ve şarkı seçmeye başladım.
Benim için ayrı bir yeri olan Begonvili açıp hoparlöre bağladım. Çalan şarkıya eşlik bağırarak eşlik etmem ile herkes bana döndü ama bu halime alışık oldukları için aldırış eetmediler.
Tuğba kolunu omzuma atıp bana katıldı. Bu halimizi görünce gülmeye başladılar. Şarkının bitmesi ile roman havasının çalması bir oldu. Tuğba'yla bu anı bekliyormuş gibi ortaya geçip oynamaya başladık.
Herkes kahkaha atarak bizi izliyordu. Sırt sırta verdik ve kafamızı omuzlarımıza yaslayıp oynuyorduk. Bir yandan da ellerimizi oynatıp eğiliyorduk yavaş yavaş. Celal abinide bize katılıp yumruklarını üst üste vurmasıyla daha da eğlenmeye başladık.Yorulduktan yerime oturup başımı Altan' ın omuzuna yaslandım.
Şarkılar çalmaya devam ederken eşlik ediyorduk. İleriden birinin geldiğini görmem ile dikkatimi oraya verdim ve gelen kişi ile şok oldum. Gelen Berkan idi. Yanımıza geldiğinde tüm gözler ona döndü Altan'ın yerinde dikleşip sert bir ifadeyle ona baktığını gördüm.
Berkan "Herkese iyi akşamlar" deyip bana döndü ve devam etti "Aden bir bakar mısın seninle bir şey konuşmam gerek." İlk ne yapacağımı bilemedim abime baktım ve memnuniyetsiz bir şekilde kafasını salladı.
Berkan ile biraz uzaklaşınca durup soru soran gözlerle ona baktım. "Aden yarın çalışmalara başlayacağız Kumköy'e gideceğiz ama sen mesajı görmeyince senin de onayını almadan plan yapamadık o yüzden geldim." Onu buraya kadar getirtigim için utandım."Telefonum yanımda değil o yüzden göremedim bana uyar seni de buraya kadar yordum kusura bakma." Sammi olduğumu anlaması için elimi koluna koymuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korubaşı Mahallesi
Short Story"Avuçlarım arasında çırpınıp duran minik bir kuşsun. Sarıyorum yaralarını seni ait olduğun yere gökyüzüne salma vakti geliyor. Beceremiyorum açamıyorum avucumu, bırakmak istemiyorum. Minik kuşum bulamaz ki bana gelen yolları, giderse sonsuz gökyüzün...