Kemal üzerine geçirdiği bol kışlık tişörtü eliyle son kez düzelip karşısındaki aynaya baktı.
Saçları çok uzamıştı. Sıddık'ın saçları kadar olmasa da uzamıştı. Halbuki Sıddık saçlarını kesmişti. Şu an yan yana gelseler yine Sıddık'ın saçları daha uzun dururdu.
Evin anahtarını da aldıktan sonra biraz minibüs parası aldı ve artık evden çıktı.
Eskişehir gerçekten soğuktu. Daha sonbahar olmasına rağmen iliklerine kadar üşüyordu. Keşke bir ceket alsaydı ama artık apartmandan çıkmıştı şimdi geriye dönmeye üşeniyordu. Hem hava da kararmıştı. Emin hocayı bekletmek istemiyordu.
Kemal minibüs durağına yürürken soğuktan dolayı akan burnunu çekti. Lise yıllarımın tamamını hocaya zehir etmesine rağmen onu yemeğe davet etmesi onu şaşırtmıştı. Aslında Sıddık'a da az çektirmemişti fakat şimdi hiçbir şey olmamış gibi onunla konuşuyordu. Hem de konuşmayı o kesmişken. Kemal'i istememesine rağmen...
Durağa yaklaşan minibüsü görünce adımlarını sıklaştırıp koşmaya başladı ve duran minibüse bindi ve parasını uzattı.
Alışveriş yaparken Sıddık oturduğu semti söylemişti. İnternetten ufak bir araştırma yaptıktan sonra evden çıkmıştı fakat evin konumu şarttı.
Kemal: Konum atar mısın
Kemal: Birazdan minibüsten ineceğim
Sıddık: Doğru unutmuşum
Sıddık: *konum*
Sıddık: 4. kat numara 8
Sıddık: Bekliyoruzz
Sıddık, Kemal'in kendisinden artık hoşlanmadığını duyduğundan beri çok rahatlamış hissediyordu. Lisedeki o yerinde duramayan sağa sola laf atan her şeye gülen Kemal'i görememek hayal kırıklığı yaşatsa da bunun araya giren zamandan kaynaklandığını düşünüyordu. Belki kendisi biraz samimi davranırsa eskisi gibi olurdu ve sıkıcı geçen Eskişehir günlerinde iyi bir dostu olurdu.
Buraya geldiğinde dönem ortası olması sebebiyle pek arkadaş edinememişti. Sınıftakilerle konuşuyordu ama dışarı çıktığında arayıp çağıracağı seviyeye gelen bir arkadaşı yoktu.
Sınava asıldığı için belki de arkadaş canlısı gibi duramamıştı.
Kemal telefondaki konuma vardığında apartmanın içerisine girdi ve merdivenlere yöneldi. Basamakları ikişer ikişer çıktıktan sonra numara sekizin önünde durdu. Birkaç kere düzenli nefes alıp ağzından verdi. En sonunda kapının ziline basıp geriye çekildi.
İçeriden bir kadın sesiyle "Kim o?" diye sorulduğunda Kemal gülümsemeye çalıştı. "Kemal."
Kapı açıldığında Sıddık'ın annesi gülümseyerek boynuna attığı yazmayı düzeltti. "Gel içeriye oğlum." dedi.
Kemal gülümsemeye karşılık deminki sahte gülümsemesini silip daha samimi bir gülümsemeyle başını salladı ve geriye çekilen kadının müsade etmesiyle içeriye girdi.
Sıddık "Hoş geldin Kemal." dedi ve geldiğinden beri ümit ettiği sarılma tam olarak o an gerçekleşti.
Sıddık,Kemal'e kısa bir sarılma ile omzuna vurdu iki kere ve kendisiyle birlikte Kemal'i oturma odasına yönlendirdi.
Kemal çenesine çarpan saçların yüzünde karıncalanma yapacağını tahmin bile edemezdi. Kokusunu alamamıştı kısa bir Hoş geldin sarılmasıydı çünkü...
Otuma odasına girdiklerinde Emin hoca oturduğu koltuktan kalktı. "Ooo Kemal! Hoşgeldin oğlum." dedi ve sıkması için elini uzattı. Kemal başını eğdi ve kaldırdı saygıyla "Hoşbuldum Hocam."
Emin hoca eliyle koltuğu gösterdi. "Otur kalma ayakta." Kemal gösterilen yere oturduktan sonra ellerini birbirine kenetleyip kucağında birleştirdi. Sıddık "Ben anneme masayı kurmasına yardım ediyorum." diyerek salondan çıktı. Kemal salonda yalnız bırakılmanın etkisiyle gözlerini şaşkınlıkla Sıddık'ın arkasından kırpıştırdı.
Yerinden kalkarken "Bende yardım edeyim o zaman." dedi fakat Emin hoca müsade etmedi. "Otur otur sen misafirsin." dedi ve Kemal'in tam karşısındaki tekli koltuğa oturdu.
Kemal sessizce "Peki." diyerek kendisini geri koltuğa bıraktı.
"Yerleşebildin mi evine?"
"Evet, hâlâ birkaç eksiğim var ama onları da internet alışverişiyle halledeceğim."
"İnşallah." dedi Emin hoca
Kemal dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı usulca.
'inşallah'
'inşallahı maşallahı yok hoca yapacaz dediysek yaparız.'
Lisede Emim hocayla bir konuşması kulaklarına çınladı.
"Pek sessiz gördüm seni?" Emin hoca, hem Kemal'in utangaç hallerine alışık değildi hem de ortamdaki garip sessizliği dağıtıp Kemal ile muhabbet etmeye çalışıyordu.
Kemal tebessüm ederek yerinde kıpırdandı. "Öyle oldu biraz. Zaman geçtikçe sessizleştim. Arkadaşlarım da söylenip duruyor." dedi ilk defa birine bundan bahsetmenin verdiği stresle ama Emin hocayla konuşmak istiyordu. Hatta sımıftaki birkaç kişiye gösterdiği o babacan tavrı istiyordu. Utanmasa çocuk gibi sızlanıp Sıddık'ı ne kadar özlediğini bile anlatabilirdi.
"Büyüdükçe insan sessizleşir. Fazla gereksiz konuşmanın hiçbir şey ifade etmediğini anlarsın. Ama sende bir olgunlukta var. Gözlerin güzel bakıyor artık." dediğinde Kemal istemsizce kaşlarını çattı. "Nasıl yani?"
Emim hoca şaşıran ifadesine güldü. "O sinirli, öfkeli bakışların gitmiş Kemal. Daha olgun ve dolu bakıyorsun." Emin hoca, Kemal'e her zaman ayrı izlerdi.
Onda çözemediği bir öfke vardı ve Emin hocayı çekiyordu o öfke. Aslında o bakışlardaki öfke babasınaydı. Kemal babasını affedemeyişini onunla aynı dine mensup olan Emin hocasına yönlendiriyordu. Aslında babasıyla Emin hocanın hiçbir ortak yanı yoktu. Aynı annesiyle Sıddık'ın annesinin ortak özelliklerinin olmayışı gibi.
"Çok zaman geçti hocam. Değiştim sanırım." dedi ve gülmeye çalıştı.
Emin hoca başını salladı. Elini yanındaki koltuğun başına yerleştirdi. "Doğru. Bu kadar gün insanoğlunu değiştirir. Olgunlaşmak isteyeni olgunlaştırır. Burnunun dikine gidene dur demez. Kaderin nasıl ilerleyeceğini asla bilemeyiz. Kaderimizi yönlendirip şekil vermekte bizim elimizde."
"Biliyorsunuz ben inanmıyorum öyle şeylere."
"Biliyorum. Bilmez olur muyum?" dedi ve ikisi de aynı anda güldü. Kemal'in gülüşü yavaş yavaş solarken başını kucağındaki ellerine çevirdi. "Özür dilerim tüm yaptığım saygısızlıklarım için."
Emin hoca bir önemi olmadığını söylemek için ağzını açmıştı ama ondan önce Sıddık mutfaktan bağırdı. "Yemek hazıır."
"Oğlum öyle bağırılır mı? Allah'ım Yarabbim ya!"
"Ya anne Kemal yabancı mı?" dediğinde Kemal bakışlarını kaldırdı. Emin hoca yerinden kalktı. "Hadi gidelim yemeğe." dedi.
anne Kemal yabancı mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİNCİ'NİN OĞLU -GAY | TAMAMLANDI
Ficção AdolescenteKemal: Almancadan 100 almışsın Sıddık: ?? Sıddık: Sorun mu var keMAL Kemal: Evet sorun var Ebu sıddık Kemal: Babandan alıyorsun soruları tüm derslerden geçiyorsun Kemal: Hak mı adalet mi lan bu