DO-37

2.6K 203 96
                                    

günün 5. bölümü...

1 Ay sonra

Sadık ile evlerimizi ayırmıştık. Sadece Sıddık rahat eve gidip gelebilsin diye yakın arkadaşımla kavga etmiş evleri ayırmıştık. Kiram iki katına çıkmıştı artık.

Kıştan dolayı kullanmak zorunda olduğum kombi de sırtıma sanki beni öldürmek için biniyordu.

Bu kadar zorlanacağımı düşünmemiştim.

Mutfağın kapısını ve salonun kapısını kapatıp odamın ısınması için sadece bir yeri yakabilmiştim.

İşten çıkmış eve zor atmıştım kendimi. Montumu çıkartmayıp odamda yatağımın üstünde otururken telefonumu açtım.

Sıddık: Bugün akşam Yağmur'u yemeğe çıkartıyorum.

Heh birde bu kız vardı. Bırakmamıştı civcivimin peşini.

Kemal: Nereye götürüyorsun

Sıddık: Buralarda bir yerde kahve içeceğiz.

Sıddık: Star'a gideriz herhalde

Kemal: İyi eğlenceler.

Sıddık: Sağ ol

Telefonu kapatıp başımı arkaya yasladım.

İçli bir nefes çekip verdim. Biraz sarhoş olmak istiyorum ama param yok. Ağlamak istiyorum ama yapamıyorum. Kafam bu kadar yerindeyken ne ağlarım ne de iyi hissederdim.

Bir ay önce hayatımıza giren bu kız Sıddık'ı izin günlerimde bile benden çalmaya başlamıştı.

Geçen hafta evde buluşacaktık. Öğle yemeğine davet etmişti beni fakat gittiğimde evde yoktu. Annesiyle oturduk sakin sakin yemek yedik. Hala çok kırgındım ama tepki gösterirsem de benden uzaklaşırdı. Sessiz kalmak zorundaydım.

Aradığımda unuttuğunu Yağmur ile buluştuğunu söyleyince kendimi iğrenç hissettirmişti.

Annesi benimle gidene kadar ilgilense bile bir türlü yüzüm gülmemişti. Bir kere bile kendi annemde görmediğim o benim için üzülen annesine şaşırmıştım. Benim üzüntüm, benim iştahsızlığım annesini bu kadar üzmesi hiç tatmadığım bir duyguydu. Sadece üzülmesin diye yemeğimi yiyip evime dönmüştüm.

Babasını kıskanıyordum. Lise zamanlarında bu aşikardı benim için. Hiçbir zaman bütün bir ailem olmamıştı.

Annem ile babam ev içerisinde iki ayrı yabancı gibiydiler. Annemle en son ne zaman yemek yediğimi bile hatırlamıyordum.

Telefonum çalmaya başladığında arayan kişiye baktım.

'Annem'

Arıyordu.

Beni?

Eli falan çarpmış olabilirdi. Birazdan telefon yüzüme kapanırdı. Aramayı yanıtlayıp kulağıma götürdüm. "Efendim?"

"Kemal?"

"Efendim anne?"

Yaklaşık iki buçuk ay sonra annemin sesini duymuştum. Unutmuştum.

"Nasılsın?"

Nasılım?

Gözlerim hızla dolmaya başladığında hemen cevap verdim.

"İyiyim, sen nasılsın?"

"İyiyim. Ya ben sana bir şey soracaktım. Senin bilgisayarın vardı. Onun içinde önemli bir dosyam vardı. Nerede?"

"Bilgisayarımı kendimle getirdim."

"Bana dosyalardaki 'iş3 arşiv' dosyasını gönderebilir misin? Mail veya whatsapp'tan."

"Tamam."

"Hadi öpüyorum. Dikkat et kendine."

Telefon araması bitince telefonu kulağımdan indirdim.

Derin bir nefes alıp verdim. Kesmek istiyordum bu nefesi.

Dosyasını sormak için beni aramıştı ama bir kere nasıl olduğumu merak ettiği için aramamıştı beni.

Neden?

Neden ya?

Neden sevemiyordu beni?

Neden sevilme duygusuna cahil bırakmışlardı beni?

Yanağımdan aşağı süzülen yaş ile yüzümü buruşturdum.

Bu kadar boktan ilerlemek zorunda mıydı hayatım?

DİNCİ'NİN OĞLU -GAY | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin