Bölüm-1- Evsiz Çocuklar Derneği

25 0 0
                                    


"Anne! Ben iyiyim!"

"Tatlım baban az kalsın kafanda lamba kırıyordu! Emin misin?"

"Sana iyiyim dedim!" yerdeki bir cam kırığını eline aldı ve annesine doğru uzattı "Benden uzak dur!"

"Eli, yapma, bırak yardım edeyim bak alnın kanıyor!" Kız kolu ile alnını sildi "Artık kanamıyor. Şimdi beni yalnız bırak." Elleri deli gibi titrediği halde cam parçasını kadına doğru tutmaya devam ediyordu. Kadın ağzını açıp bişey demeyi denedi fakat kız vazgeçecek gibi değildi. Onu yalnız bırakıp adamın gidip gitmediğine baksa daha iyi olacaktı. Döndü ve korkak adımlarla salona doğru ilerlerken kızın odasının kapısını kapattı.

Kız elindeki camı yere fırlattı. 15 yaşlarında kopkoyu kahverengi dalgalı uzun saçları beline değiyordu. Kahkülleri darmadağın olmuştu. "15 yıl. O herife tam 15 yıl dayandım!" diye geçirdi aklından. Dönüp camın kenarına yatağının üzerine oturdu. Kareli gömleğin koluna baktı. Az önce alnını silerken kanlar gömleğe bulaşmıştı. Yıkanması gerekiyordu. "Lanet olsun be adam. Bu en sevdiğim gömlekti!" Üzerinden çıkarıp onu da yere fırlattı. Üzerindeki sade turuncu askılı bluz ile oturmaya devam etti. Uzanıp camdan baktı. Sarışın bir kadın tıpkı ona benzeyen bir kızın elinden tutmuş güle oynaya alışveriş yapıyorlardı. En son ne zaman annesi ile böyle vakit geçirmişti? Hiç. Bir başka kız. Babası onu omzunda taşıyordu. Peki babası onu ne zaman böyle başına oturtturmuştu? Hiç. Ama o çocuklarında annesi ve babası ile onun yaşadıklarını yaşamadıklarından emindi. En azından klasikleşmemişlerdi. Güzel. Klasik olan şeyleri sevmezdi. Kimin annesi babası çocuğuna sinirlenince sadece çocuğuna iğrenç bir yaratık gibi bakardı ve kocasına bir şey olacak diye korkardı? Hiç biri. Ya o baba olacak herif? Hem korkup hem de suratına tüküre tüküre küfredip başında eşya kıran bir baba söyleyin! O söyleyebilirdi. İçerdeki orangutan.

Sakince iç geçirdi ve "Sıradan bir Pazar sabahı. Eskilerinden de iyiydi. En azından sadece bir sıyrığım var." Dedi içinden ve uzanıp kana bulanmış alnına dokundu. Sıyrık filandı ama bayağı kanıyordu. Yıkasa hiç fena olmazdı. Gidip gıcırtılı eski tahtadan oluşan yerde yürüdü ve kapısını açtı tam karşıdaki tuvalete ilerleyecekken hemen alttaki salondan o iğrenç herifin tükürüklü sesini duydu. "Bıktım tamam mı? 15 yıl o canavarı yedirdim, içirdim, ona evimde hak etmediği bir oda verdim! Ama yeter! Sabır da buraya kadar! Ben bir canavarla yaşamak istemiyorum! Verelim şu çocuk yurtlarından birine de kurtulalım!"

Hah birde kendi iğrenç pislik dolu evi ile övünüyor. Verdiği odaya bir baksın! Yamuk ve çatlamış bir ayna, gıcırtı dolu yer, boyası çıkmış küflü duvar, tek kapağı kırık bir dolap ve yakında çökecek ve onun yerde yatmasına sebep olacak bir yatak. Tek güzelliği bile onu tek bakışında hüzüne boğuyordu. Penceresi. Oraya bakar bakmaz mutlu çocukları görüyordu. Ve kendisi mutsuzdu.

Tırabzanlardan aşağı uzanıp görmeye çalıştı ama görünmüyordu. O gıcırtılı yerde nasıl sessiz yürünüyorsa o şekilde merdivenlere doğru gidip onları görebileceği bir yere geldi. Annesi babasını sakinleştirmek için elini omzuna koymuştu ve anlayışla bakıyordu. "Biliyorum. Bende aynı şeyleri hissediyorum. Bunları konuştuk. O sonuçta bizim kızımız. 18 yaşına gelir gelmez..."

"Kapının önüne koyacağız. Evet. Biliyorum. Ama buraya kadar. O Gerizekalı velete 3 yıl daha dayanamayacağım!"

"2 yıl aslında... Bu gün 16 oldu. Bu yıl 1. Sonra 2 ve 18 yaşına geliyor..."

"Ha 2, ha 3! İstemiyorum! Yeter. Al şu veleti evimden. Bana huzurumu geri ver!"

Elizia gerçekten huzuru bulabileceğini sandı. Temiz yürekli insanların arasında... Duvarı güzel boyalı olan bir yerde yatarak. Bu herifin olmadığı bir yer... Tatil köyü gibi geliyordu kulağına. Hiç gitmemiş olsa da. Belki oradakiler aklı ile bir şeyler patlatmasına olumlu bakarlardı ve iyileştirmeye çalışırlardı! Bunları düşünürken annesi merdivenlere yönelir gibi yapınca kız hızla kalkıp banyoya koştu. Kapının artık kırılmış olan kilidini boş yere çevirdi ve musluğu açıp paslı su ile yüzünü yıkadı. Annesi merdivenlerin başından bağırdı "Eli, Elizia! Aşağı in. Senin hakkında bir karar verdik. Hepimiz adına en iyisi!" Kız aynaya baktı ve kendi yansımasına gülümsedi. Gözleri parladı. Hızla havlu ile alnını silerek fazla heyecanlı olmayan bir ses ile "Geldim!" diye bağırdı. Hemen havluyu bir köşeye fırlattı. Annesinin gıcırtılı tahtada mutfağa yöneldiğini duydu ve kapıdaki boş yere çevirdiği kilidi unutarak kapıyı hızla açıp merdivenlerden aşağı indi. Yüzüne normal bir ifade yerleştirdi. "Ne vardı?" dedi sakince. "Eli. Buraya otur." Dedi annesi. Annesi ona hep Eli derdi. "Oturmasam?"

Linhu'nun Son Kehaneti-Birinci Kitap; Ben Kimim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin