Hanikamu suyu bulmak için deliriyordu. Herkes salona gitmişti ve ondan "su" istemişlerdi. Her şeyi neden ona yaptırıyorlardı!?
Kız sinirle bardak bulmaya çalışıyordu. Çekmeceleri dolapları sinirle çarpıyordu. "LANET OLASI BARDAKLAR NERDE!" dediği anda arkasından bir ses "Önündeki dolapta olmalı." Dedi. Kız utançla kıpkırmızı olarak arkasını döndü. Arkasındaki kişi Takoizu'dan başkası değildi. Kız utançla "Yeni geldim ya işte bilmiyorum..." dedi. Burun kıvırarak arkasını hızla döndü ve dolabı açıp sayarak yeterince bardak çıkarmaya başladı. "Normaldir." Dedi Takoizu. Kız "Evet..." diye mırıldandı. Kıpkırmızı olmuştu. Alnında biriken terleri hızla sildi. Buzdolabına gitti ve yansımasına baktığında sırılsıklam ve kıpkırmızı olduğunu gördü. Daha da kızardı. Oğlanın halen orda olup olmadığına dönerek bakamıyordu bu yüzden "Kılıçta çok iyisin." Dedi. Arkadan "Sen de hızla gelişiyorsun." Diye sesi geldi. "Lanet olsun halen burada..." diye geçirdi içinden. Kız su şişesini alıp buzdolabının önünde kendine bakarak tek eliyle yüzünü gözünü sildi ve ilerleyip bardaklara su koymaya başladı. "Ben bu kadar bardağı nasıl götüreceğim?" dedi sinirle ve sonra bunu dışarıdan söylemiş olduğunu fark etti. Artık içinden "Herhalde pancara döndüm!" diyordu. Oğlan gülmeye başladı ve "Ben yardım ederim." Dedi. Kız da biraz "He he." Yaptı ve oğlana bakamadan ve oğlan suratını görmeden birkaç bardak alıp hızla salona gitti. Salona girip bardakları koyup ilk banyoya attı kendini.
"Sakinim sakinim." Diye tekrarlıyordu. Suyu açtı yüzünü büyük bir hızla yıkamaya başladı. Havlu ile suratını sildi ve biraz düzelmeye başladığını fark edince rahatladı. Fakat üzerindeki kıyafet sırılsıklamdı. Kız hızla banyodan çıkıp yukarı kattaki odasına gitti ve üzerindeki kıyafetleri büyük bir hızla fırlatarak yere attı. Dolabına bakıp üzerine mavi beyaz çizgili askılı bir elbise giydi. Ayağına da mavi spor ayakkabı giyip saçını tokasını değiştirmeden aşağı indi. İndiğinde herkesin önünde su olduğunu gördü. "Gerizekalı kafam oğlanı tüm sularla baş başa bırakıp gittim." Dedi içinden. Tam utançla onların yanına giderken kapı sinirli bir şekilde çaldı. O sırada Amy'nin sorusu da havada asılı kaldı "Elizia nerede kaldı?" Hanikamu alt dudağına işkence ederek ısırdı ve kapıyı açtığında siyah düz saçları olan ve siyah gözlü bir oğlanla burun buruna geldi. "Mmmm..." oğlanın ağzında bir kağıt vardı. Oğlan "Mmmm"lamaya devam etti. O sırada arkadan Radford fırladı "Monster? Sonunda geldin!"
"ISAAC!" diye inledi Elizia. Isaac sus işareti yaptı. Çalılıklardan yukarı baktı ve bahçede kimse kalmadığını görünce sakince "Sessiz ol lütfen." Dedi fakat kız korkuyla beyni ile ona acı çektirmeye başladı. Oğlan acıyla "Dur! Sadece konuşmak istiyordum!" dedi. Kız o zaman durdu. "Kötü niyetli gelmedim. Ormanda ki olay için özür dilerim."
"Sen kötü birisin. Ben iyi biriyim. Bu yüzden de senin beni benim de seni öldürmem gerekiyor!" dedi kız korkuyla. Oğlan nefes nefese evet anlamında kafasını salladı "Evet ama ben seni öldürmek istemiyorsam?" dedi. Kız duraksadı "Neden?"
"Belki seni sevmişimdir?"
"Kötüler sevemez. Ayrıca sevseydin de ben seni sevmiyorum ne yapacağız?"
"Çok çabuk kanılara varıyorsun. Kötüler de sever. Ayrıca belki de ilerde seversin?"
"Sevmeye de bilirim ki sevmiyorum."
"Eğer sen beni sevmeseydin şu anda burada durup bu konuşmayı yapmıyor olurduk herhalde."
"Tamam, yapmayalım o zaman..." der demez oğlan onun dudaklarından öptü. Kız ellerini havaya kaldırdı ve korkuyla onu itti. "Bunu bilerek yapıyorsun! Çünkü kötüsün!"
"Sen kaçarken seni yakalamadım. Haberin olsun."
"Olabilir. Belki de çok şaşırmıştın. Şimdi, çok yorgunum izninle dinlenmem lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Linhu'nun Son Kehaneti-Birinci Kitap; Ben Kimim?
FantasiaElizia Angel Micherlova hepimiz gibiydi. Mükemmel olmayan bir ailenin, mükemmel olmayan kızıydı. Her zaman biraz yalnız, içine dönük olmuştu. Ha bir de, telepatik güçleri vardı. Ailesi tarafından bu sebeple terk edilen Elizia, yakında büyülerin, ke...