Amy göz kapaklarının yapışmasını diledi. Uyanmak istemiyordu! Tam o sırada Riven'nın alarmı çaldı. İçinden bir küfür okudu. Riven aşırı derecede düzenliydi! Bilgisayar hastası olsa bile aşırıya kaçmıyordu. Alarm ile kalkıyor, belirli bir saatte yatağa atıyordu kendini ve hiç rahatsızlık çekmeden uyuyordu. Kız alarmın kapanmasını bekledi. Bir süre sonra susunca rahatça uyumaya devam etmeye çalıştı. Ve o sırada kafasına yastığı yedi. "Bunu kim yaptı!" diye çığlık attı yastığı yere atarken. Riven ayağa fırlamıştı bile ve esniyor, geriliyor resmen enerjiyle zıplayıp hopluyordu. Amy bu kızın enerjisine şaşırıyordu. Uyuşuk kafayla gözleri kısık ona bakarken yatakta oturur duruma geldi. Elizia'ya baktı. O da saçlarını yüzünden çekmeye çalışıyordu. Hanikamu da nasıl bir enerjiyse hızla ayağa kalkmış yerinde hopluyordu. Bir yandan da heyecanla dudağını kemiriyordu. Bir tek Marselin uyanmamıştı. Riven'nın alarmını nasıl duymadığını ve uyanmadığını anlayamamıştı Amy. Riven hepsi uyandı mı diye bakarken gözü Marselin'e takıldı. Uyuyordu. İnledi ve yukarı uzandı Marselin'i dürtüklemeye başladı. Marselin elini havada salladı ve "Birazcık daha lütfen... Birazcık daha..."
"Hadi hadi uyan. Zaten evde kalacaksın. Uyursun daha sen..." dedi Riven. Kız kalkmamaya inat edince eline şifonyerin üstündeki su dolu bardağı alıp kızın suratına dökmeye başladı. Kız sıçrayarak kalktı "YAPMA!" Kız kıkırdadı. Yandan Hanikamu da güldü "Bir de diyordun ki "Ben zaten hep evdeyim falanda filanda..." iki dakika kalkamayacaksan geç yatma o kadar." Kız somurtarak yataktan aşağıya atladı. Riven zıplayarak "Hadi giyinelim, son kontrolleri yapalım ve Romansel'in yanına gidelim!" dedi ve koşarak dolaptaki kendi bölmesini açtı. Herkes ağır ağır dolaba doğru giderken Marselin oflayarak yatağından yukarıya çıktı ve defterini eline alıp çizmeye devam etti. Riven elindeki fosforlu dar kot pantolona bakarken onun giyinmediğini görünce "Sen giyinmiyor musun? Yani Romansel'in yanına o üzerindeki pijama pantolon ve tişörtle mi gideceksin?" Kız ona bakıp omuz silkti "Üzerime sabahlık giyerim olur biter." Kız iç çekip kot pantolona bakmayı kesti ve pantolonun yeşiline uygun Çingene pembesi bir askılı tişört aldı. Yatağının başına gitti ve giyinmeye başlarken diğerlerine göz attı.
Hepsi uyuşuk uyuşuk dolaba bakıyordu. Bir tek Hanikamu da biraz hareketlilik vardı. Heyecanla kıyafetleri karıştırıyordu. Sonunda eline bir beyaz üzerine mavi puantiyeli dize gelen bol askılı bir elbise aldı. Riven iç çekti "Yalvarırım bana şu zorlu ve maceralı orman yoluna onu giyeceğini söyleme!" dedi. Hanikamu somurtarak elbiseyi geri astı. Sadece baktım..." diye mırıldandı ve kendine kırmızı kot bir şort aldı. Üzerine de sarı bir askılı tişört ve hava rüzgarlı olduğu için uzun kollu V yaka bir yeşil hırka aldı. O da gidip yatağının önünde giyinmeye başladı.
Elizia yorgunlukla elini dolaba attı eline bir kahverengi kargo pantolon geldi çekti ve aldı. Yine attı ve bu seferde lila bir askılı bluz geldi onu da aldı. Kenarda asılı duran deri ceketlerden de vişne renginde bir tane alıp yatağına attı kendini. Uyuşukça giyinmeye başladı.
Son olarak Amy bağdaş kurarak dolabın önüne oturdu ve dudak büktü. Eline her zaman ki gibi mor-siyah çizgili bir tayt aldı. Siyah kısa ve kabarık bir etek, üzerine de mor askılı tişört aldı. Sonra ayağa kalktı ve üzerine siyah bol bir kapüşonlu yumuşacık bir ceket aldı. Gidip o da giyinmeye başladı. Hepsi giyinince çıplak ayak olduklarını son anda fark ettiler ve koşa koşa ayakkabı almaya gittiler. Amy asker postalları aldı. Hanikamu yeşil bir spor ayakkabı aldı. Elizia da lila bir converse aldı. Son olarak Riven da pembe renkli bir bot giydi. Odadan dışarı çıkmadan önce Marselin hızla üzerine ince bir sabahlık geçirdi ve ayağına da babetlerini giyerek arkalarından koşturdu.
Kızlar aşağı indiklerinde oğlanların çantalara bakıp kontrol yaptıklarını gördüler. Marselin Monster'ın giyinmiş olduğunu görünce rahatsız oldu ve kızardı. "Tamam mı her şey?" dedi Amy ve oğlanların ortasından geçip eşyalara baktı. Takoizu "Evet. Tamam." Dedi. Herkes çantalarını dışarı taşıdı ve Romansel'e doğru gittiler. Hayvanlar çantaları bıraktıkları yerde kaldılar. Romansel'in evinin önüne geldiklerinde durdular. Baykuş içerde tüm zarafetiyle çıktı. "Merhaba çocuklar. Size göreviniz hakkında bilgi vereceğim ve bir yol haritası vereceğim." Dedi ve gözlüklerini kanadıyla ittirdi. "Yolculuğunuz yer altına. Ormanın vadi ile arasında olan sonsuz uçuruma. Uçurumdan aşağı atlayacaksınız ve yer altına ineceksiniz. Çocuklar yer altındaki o kutsal taşı bulmalısınız. O taş bizim büyük savaş için son umutlarımızdan biri. Yakında büyük bir savaş bekliyor bizi ve düşmanlarımız o taşın bize çok büyük faydası olacağını biliyor. O taşı onlardan önce alırsak bir adım öne geçebiliriz. Bu büyük savaş için ilk adım. Zorlanacaksınız belki. Ama unutmayın yalnız değilsiniz. Doğa sizinle... Ayrıca evde kalacak olan kişiler de doğru kişiler. Onlara gelince. Evde keyif yapacağınızı düşünmeyin. Evin güçsüz olduğunu düşünerek saldırmayı deneyen büyük, küçük, uçan, sürünen binlerce yaratık akın edecektir. Akılları sıra fırsattan istifade beni efendilerine götürmek istiyorlar ve büyülü evi yok etmek istiyorlar. Ama Marselin ve Monster'ın onların üstesinden geleceğini biliyorum. Elizia... Seninle o konuyu sen geldiğinde konuşacağız, hepinize bol şans. Bir orman haritası vereceğim bir de yer altı haritası. Kaybetseniz dahi onlar size geri dönecektir bu yüzden korkmayın." Dedi. İki tane eski parşömeni Amy'ye uzattı. Baykuşa veda ettiler ve evin önüne geri döndüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Linhu'nun Son Kehaneti-Birinci Kitap; Ben Kimim?
FantasiElizia Angel Micherlova hepimiz gibiydi. Mükemmel olmayan bir ailenin, mükemmel olmayan kızıydı. Her zaman biraz yalnız, içine dönük olmuştu. Ha bir de, telepatik güçleri vardı. Ailesi tarafından bu sebeple terk edilen Elizia, yakında büyülerin, ke...