Bölüm-15- Amy!

1 0 0
                                    


Elizia zorlukla gözlerini araladı. Her neredeyse bir yerden çığlıklar geliyordu. Gözünü kırpıştırarak açtı ve Amy'nin yerde ağzını sonuna kadar açmıştı ve bas bas bağırdığını gördü. Mağarada sesi yankılanıyordu. Riven da bacağına eğilmiş bir şeyler yapıyordu. Hanikamu omzunu tuttu "Hey, hey... Uzanmalısın."

"Amy iyi mi?" Hanikamu bir şey demeden kıza doğru baktı ve sonra Elizia'ya döndü "Daha iyi sayılır." Elizia endişe ile doğrulduğunda daha net gördü. Amy'nin ağzında beyaz bir örtü vardı. Riven'nın elleri jölemsi bir şey ile kaplıydı ve Amy'nin bacağı bakınca kusulacak derecede kötü görünüyordu. Radford kızın kafasını kucağına koymuş alnına da elini koymuştu. Bir eliyle de elini sımsıkı tutuyordu. Riven terden sırılsıklam olmuştu. Elizia korkuyla ayağa kalkmaya çalıştı ama kalkamadı. Sürünerek mağarada kıza doğru ilerledi büyük bir zorlukla. "Amy! Amy!" Hanikamu omzundan tuttu onu. Elizia kızın bacağına yığıldı. Amy'ye güz ucu ile bakmaya devam etti. Riven konuştu "Bir şeyler lazım. Gerekli bir bitki. İlaç yapmalıyım ancak o bitki ile yapabilirim."

"İsis yetmiyor mu?" diye sordu Elizia. Riven ellerini çekti ve jölemsi şeyler yok oldu. "İkimizin de elinden gelen bu. Önceden çok daha büyüktü. Ama tamamen kapanması için ilaca ihtiyacım var. Sargıyı uzatır mısın Tako?" Sargıyı alıp Amy'nin bacağını sarmaya başladı. Radford kızın kolunun altından tutup onu dik oturtmaya çalıştı. Amy ağzındaki mendili tükürdü. Nefes nefeseydi. Radford Elizia'ya bakıp kaşlarını çattı "Biz buluruz. Nasıl bir şey?" Riven hızla yerdeki tebeşir taş ile yere bir resim çizmeye başladı "Şöyle bir şey. Yeşil bir çiçeği var. Kabarık bir şey. Bana 5-6 tane saplı bulsanız yeterli. Kökünü de almalısınız." Dedi endişe ile Elizia'ya baktı "Nasılsın?" Kız dudaklarını ıslattı "Şu anda çok daha iyiyim."

"Yürüyebilir misin?"

"Evet."

"Tamam. O zaman hemen dışarı çıkın. Nehir kıyılarında olur. Harita yanınızda olsun. Marly burada kalacak. "Mağaranın girişinde." Elizia ile Radford kafalarını salladı. Elizia kalkıp haritaya giderken Radford Amy'nin üzerine eğildi ve dudaklarından öptü. Kız zorlukla açık tuttuğu gözleri ile oğlana baktı. Oğlan saçını okşadı ve "Dayan. Hemen geri döneceğim." Dedi. Amy zorlukla kafasını salladı. Radford da kalktı ve Elizia ile mağaranın dışına doğru ilerlediler.

Marselin dışarı çıkar çıkmaz gürültüler duydu. Monster ve Romansel öylece kalakalmışlardı. Kız daha sormadan arkasını döndüğünde gördü tilkiler vardı. Onlarca tilki evin koruma duvarını yırtmaya çalışıyordu. Marselin'nin ağzından bir inilti çıktı. Monster kılıcını kuşandı ve ince zarı delip içeri giren ilk tilkiye saldırmaya başladı. Marselin'nin arkasından Romansel mırıldandı "Savaş başlıyor..." Marselin yüzünü buruşturup baykuşa baktı ve o da kılıcını çekerek tilkilerin arasına daldı.

Hanikamu Takoizu'nun yanına oturdu. "Her şey ne kadar berbatlaştı bir anda." Takoizu onun elini sıktı. "Ama düzelecek. Göreceksin." Kız yutkundu "Umarım." Kafasını arkaya attı. Tavandaki karanlıkta gözlerinin erimesine izin verdi. "Eğer sana böyle bir şey olsaydı ne yapardım bilmiyorum."

"Büyük ihtimalle Radford'un yaptığını." Dedi Hanikamu hüzünle Riven ile yatan Amy'ye. Yüzü sapsarı olmuştu. Terden sırılsıklamdı. Bir eli ile Twi'yi seviyordu. Chi de göğsünde uyuyordu. "Yara ilk başta daha küçük değil miydi?" dedi Hanikamu. Sesi mağarada yankılandı. Riven bezmiş haldeki sesi ile "Zehirli olduğu için bacağına yayıldı. Eğer ben durdurmazsam felç olabilir. O zaman ya bacağı keserdiniz, ya da ölmesini izlerdiniz." Hanikamu'nun midesi dışarı çıktı. Korkuyla kafasını Takoizu'nun omzuna gömdü.

"Ne renk demişti?" Elizia gözlerini devirdi "Yeşil!" Radford çok sıkıcı bir tipti. Amy nesinden hoşlanıyorsa. Sıkıntıyla ofladı ve bininci kez haritaya baktı. "Az ilerde bir nehir var." Radford umutla "Umarım orada vardır." Elizia ona bakınca gerçekten de Amy'yi sevdiğini anladı. Sonra aklına kendisi hakkında bildikleri gelince belki ağzını arasam bir şeyler öğrenirim dedi. "Aranıyormuşum demek. Acaba neden?" Radford ifadesini bozmadı "Ağzımdan laf alamayacaksın." Elizia sıkkınlıkla burnundan soludu "Biliyorum." Diye mırıldandı. Bir anda ikisi de durdu "Bu..."

"Su sesi!" İki çocuk heyecanla o yöne koştular. Ve aynı heyecanla daha nehri görür görmez durdular. Nehrin başında iki tane tilki vardı. Radford sinirle "Yine mi Curcanlar..." Elizia nehrin kenarındaki iki tilkiye baktı. Arkalarında o çiçeklerden vardı. İçinden küfretti. Radford da görmüş olmalıydı ki kılıcını tuttu "Ben onların dikkatini üzerime çekeyim. Sen git topla. Sonra da izimizi kaybettirelim." Kız bu planı saçma bulmuştu fakat oğlana bir şey diyemeden oğlan daldı ve tilkileri peşine taktı. Kız da yapacak başka bir şey bulamayarak çiçeklerin yanına oturdu.

Kökleri ile birlikte çıkarmaya özen gösteriyordu fakat bu iş çok uzun sürüyordu. Kız yüzünü ekşitti. "Yapabilirsin, yapabilirsin..." arada bir etrafa bakıp tilkiler geri döndü mü diye kontrol ediyordu. Kalbi heyecandan yerinden çıkacaktı. Tam o sırada arkasından tıslama sesi duyunca korkudan gözünden gözyaşı geldi. Toprak olmuş elleri ile kendini onlara döndürdü. Geriye doğru dizleri üzerinde yalpaladı. Ve tam tilkiler saldıracakken bir gölge önüne düştü. Elizia içinden Radford diye geçirdi. Fakat gölge ona döndüğünde gördüğü kişi Isaac'ti. Kız kaşlarını açtığı anda oğlan konuşmasına izin vermedi "Çiçekleri topla ve git." Elizia ikiletmeden döndü ve arkasında geçen çatışmayı duymazdan gelerek çiçekleri toplamaya devam etti. Bir süre sonra kılıç sayısı iki oldu. Dönüp baktığında Radford'un da geldiğini gördü. Biraz daha rahatladı ve heyecanla çiçekleri çıkardı. Çiçekler biter bitmez çiçekleri çantasına özenle koydu ve ayağa fırladı. İki çocuk kan ter tilkiler ile savaşıyordu. Kız bu kadar kısa süre sonra o tilkileri öldürmeyi denerse çok kötü bayılacağını biliyordu fakat başka çaresi yoktu. Nefesini tuttu ve ellerini tilkilere uzattı. Gözlerini kapadı. Ve yere yine yığıldı.

Elizia gözlerini araladı. Biri onu taşıyordu. Kafasını diğer tarafa çevirdiğinde taşıyan kişinin omzuna kafasını dayadı. Kim olduğuna bakmaya çalıştı. Radford zannettiyse de bu kişinin Isaac olduğunu fark etti. Korkuyla kaçırıldığını sanarak elleri ile kararmış gözleri ile oğlanı itti. Oğlan onu daha fazla kucağında tutamadı ve yere çömeldi "Dur dur." Elizia o kadar korktu ki durmadı. Fakat arkadan Radford'un sesini duydu "Elizia dur. Seni kaçırmadılar. Ben buradayım." Kız o zaman durdu. Gözlerini sımsıkı yumdu ve sonra açtı. Isaac ona bakıyordu. Radford da diğer taraftaydı çantasını taşıyordu. Kız rahatlayarak Isaac'i itti. "Ben yürüyebilirim." Isaac onu yere bırakınca ayağa fırladı. Soru soran gözlerle Radford'a baktı. Radford ellerini iki yana açtı "Ne olduğunu sen de biliyorsun anlatacak bir şey yok. Isaac yardım etti. Şimdi de gidecek zaten." Dedi ve kötümserce oğlana baktı. Isaac de aynı bakışı ona attı ve "Evet." Dedi. Döndü ve gitti. Elizia ne olduğunu anlayamadan Radford çantayı ona fırlattı ve ilerlemeye devam etti. "Gelmemize az kaldı. Elizia kafasını salladı. Bir süre sonra Marly'yi gördüler ve koşarak mağaraya girdiler. Mağaraya girdikleri anda herkes (Amy dışında) ayağa fırladı. Riven heyecanla Elizia ile birlikte çantadan bitkileri çıkardı. Eline bir bardak aldı. Elinden içine biraz jöle akıttı. Sonra çiçeğin her yanını bir taş ile ezip içine ilave etti. Biraz su da koydu. Sonra karışımı karıştırdı. Jölemsi şeyin birazını Amy'nin bacağına sürdü. Yara anında 4 metre kapandı. Sonra gidip biraz ağzına sürdü. Amy kaşlarını çattı ve kafasını geri çekti. "Amy bu gerekli." Amy yüzünü ekşitti ve az bir şey yuttu. İlaç acı olmalıydı ki iğrenerek bağırdı. Riven bacağına baktı ve "Yarın da biraz süreriz. Gece de azcık kapanır zaten. 1 metre filan. Yarına küçülür. Yola yarın çıkarız." Dedi. Çadırları kurdular ve Amy'yi taşıdılar. Yemek yiyip uyudular. 

Linhu'nun Son Kehaneti-Birinci Kitap; Ben Kimim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin