En ilerde Amy ve Marselin onların arkasında da Hanikamu ve Elizia vardı. Dört kız rahatlıkla ve biraz da endişeyle ilerliyorlardı. Tetikteydi hepsi. Ya bir yerden bir şey fırlarsa diye. Sessizlik içerisinde ilerlerken Hanikamu bir ses duyduğunu hissetti. Birden bire izlendiğini sandı. Sırtındaki tüyler diken diken oldu. Bir süre durdu. Elizia bir süre sonra Hanikamu'nun durduğunu fark edince "İyi misin?" dedi diğerleri duymadan. Hanikamu onları endişelendirmemek için büyük ihtimalle bit tavşan olduğunu filan düşünerek "İyiyim." Dedi. Elizia'nın yanından geçip yürümeye başladı. Elizia omzunu silkti.
Bir süre sonra Marselin rahatsız edici bir istekle arkasını dönerek diğer iki kıza baktı. Her şey yolundaydı. Önünü dönerken derin bir of çekti. Amy ona soru soran gözlerle baktı. Marselin ona bakmadığı için bir süre sonra o da omuz silkip başını ormanlık alana çevirdi. Marselin aynı rahatsız edici istekle bir kez daha arkasını döndü. Ve rahatsızlıkla hayvanların tam olduğuna karar vermeye çalıştı. Çantasının içine göz attığında inledi. Hızla durup çantasını yere attı ve üzerine eğilip tavşanı Brawe'i aramaya başladı. Diğerleri o durunca durdular ve ona tuhafça bakmaya başladılar. Kız korkuyla fal taşı gibi açılmış gözlerini onlara çevirdi "YOK!" Biliyordu. Bir şeyler döndüğünü hissetmişti. "Tavşanım YOK!" diye bağırdı. Sonra korkuyla sesi titreyerek ormana doğru elini ağzına siper ederek "BRAWE! GEL OĞLUM! NERDESİN? BRAWE?" diye bağırmaya başladı. Sonra yavaş yavaş sesi kısılmaya başladı. Arkadaşlarına dönüp baktı. Ona sadece bakıyorlardı. Nesi vardı bunların? Sinirle onlara baktı ve "Bir şeyler yapın! Güçlerinizi kullanın bana yardım edin! Oğlumu kaçırdılar!" dedi kız korkuyla. Sonunda Amy ifadesizce "Oğlunu kaçırmadılar ama sen aklını kaçırmış olabilirsin." Dedi. Sonra onun ayağına baktı ve gözlerini devirip yoluna devam etti. Diğerleri de yürümeye başladı. Kız şaşkınlık içinde ayağına baktığında bir tavşanın ayağının üstünde gezindiğini gördü. Büyük bir rahatlama ile tavşanını alıp çantaya tıktı "Bir daha bu çantadan çıkarsan sen değil ben öleceğim!" dedi rahat bir korkuyla. Çantayı yine omzuna asıp Amy'ye yetişmek için hızla yürüdü.
Hanikamu az önce Marselin'in hareketlerinden huylanmıştı. Beklide gerçekten de bir şey onları izliyordu. Belki de Marselin de hissetmişti. Belki de Elizia ve Amy de hissetmişti ama bir şey yapmıyorlardı. Yine de kimseyi endişelendirmeyi istemeyerek huzursuzluk içerisinde yürümeye devam etti.
Bir süre sonra Elizia'nın içini korku dalgası sardı. Sanki bir şeyden kaçıyormuş gibi depar attı. Farkında olmadan öyle heyecanlanmıştı ki bir arkasına bir önüne dönmekten tam Amy ve Marselin'i geçtiğinde taşa takılarak yüz üstü çayırlara uzandı. Amy ve Marselin hızla kollarından tuttu. Onun kalkmasına yardım ederken kız birden nefes nefese kaldığını hissetti. Amy ve Marselin ile Hanikamu ile kendisinin arasında 7 metre vardı. Arkasını döndüğünde Hanikamu'nun korkuyla onlara koştuğunu gördü. Birden baktığında nefes nefese kaldığını fark etti. Amy ve Marselin müthiş bir korkuyla onun yüzünde baktılar. Sözleri birbirine karışıyordu.
"İnanılmaz bir düşüştü! Elizia resmen uçtun!"
"Havada yaklaşık 5 saniye asılı kaldığını gördüm!"
"Ne beşi bir dakikaya yakın havada asılı kaldı!"
"Tamam abartma Marselin!"
"İyi misin? Yüzün de derin bir çizik var!"
"Sen abartmayı çok mu seviyorsun? Derin değil sıyrık."
"Ayağını burktun mu? Ben kırıldığına bahse girerim. Çat diye sesini duydum!"
"Marselin abartmayı keser misin? Kenara çekelim bir muayene edelim. Sonra da neden herkese bir şeyler olmaya başladığını tartışalım."
O sırada Hanikamu nefes nefese ona baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Linhu'nun Son Kehaneti-Birinci Kitap; Ben Kimim?
FantasiaElizia Angel Micherlova hepimiz gibiydi. Mükemmel olmayan bir ailenin, mükemmel olmayan kızıydı. Her zaman biraz yalnız, içine dönük olmuştu. Ha bir de, telepatik güçleri vardı. Ailesi tarafından bu sebeple terk edilen Elizia, yakında büyülerin, ke...