Ölüm ve yaşam arasında ince bir çizgideydim; söylemesi kolay ama yaşaması bir o kadar zor. Eninde sonunda herkesi bulacak ecel, benim de kapımı çalmıştı. Bu ölüm oyununun işlevsiz bir piyonuydum. Peşimde kan arzusundan deliye dönmüş bir vampir, önünde ise sadece yaşamak isteyen ben vardım. Belki de saniyeler sonra kalbim atmayı bırakacaktı. Ormandaki sessizliğin içinde gitgide kayboluyordum. O kadar hızlıydı ki, sadece silüetini görebiliyordum. Dişlerini boynuma geçirdiğinde vücudumu terk eden tek şey kan değildi. Ruhum da bedenimi terk ediyordu.
" Vanessa! Uyan canım. Sadece bir kabus, sakin ol." annemin sesiyle gözlerimi açmıştım.
Her gün olduğu gibi yine çok sıcak ve kabus dolu bir güne uyanmıştım. Şu sıralar sık kabus görüyordum. Annem ve babam nedenini izlediğim filmlere bağlıyorlardı. Haklılık payları vardı. Korku filmleri izlemeyi ve geç yatmayı bırakmalıydım.
" Biraz daha yatakta oyalanırsan geç kalacağız, Vanessa!" annem merdivenlerden inerken bana söylenmeyi de unutmuyordu.
Saate baktığımda yedi buçuktu. Hazırlanmak için yirmi dakikam vardı. Hızlıca yataktan kalktım ve lavaboya gittim. Dişlerimi fırçalayıp yüzümü yıkadım. Rahat bir şeyler giymek istiyordum. Altıma gri eşofmanımı üstüme ise açık yeşil tişörtümü giydim.
Kumral saçlarımı dağınık bir topuz yaptım. Makyaj yapmak için aynanın karşısına geçtim. Aynaya her baktığımda bir nevi annemi görüyordum. Aynı ela gözlere, aynı gamzelere sahiptik. Çoğu zaman insanlar beni annemin kız kardeşi sanardı. Yaşımdan büyük gösteriyordum ama bunu sorun etmiyordum. Makyajımı bitirmiştim.
" Vanessa hazırsan gidelim." annem aşağıdan bana sesleniyordu.
" Geliyorum annee." dedim.
Çantamı da alıp odadan çıktım. Annem çoktan arabaya geçmişti. Hızlı adımlarla arabaya doğru ilerledim ve ön koltuğa oturdum. Radyodan sakin bir parça açtım. Okul, evimizden biraz uzaktaydı. Ben, babam ve annem California'da küçük bir kasabada yaşıyorduk. Babam kasabanın doktoru, annem ise ilkokul öğretmeniydi.
On dakikadır arabadaydık. Okula varmamıza az kalmıştı ama hâlâ ayılamamıştım. Gece Lexi'yle saatlerce telefonda konuşmuştuk. Sabah da bu yüzden uyanamamıştım.
" Hadi tatlım geldik. İyi dersler." annemi öptüm ve arabadan indim.
Aceleden kahvaltı yapamamıştım. Kantine uğradım ve sandviç aldım. Yavaş adımlarla sınıfa doğru yürümeye başladım. Son zamanlarda okuldan iyice sıkılmaya başlamıştım. Bunun en büyük sebeplerinden biri Charlie ve Gwen'di. Birisi sevgilim diğeri ise en yakın arkadaşımdı. Ta ki o güne kadar. Beni Gwen'le aldatmıştı. İki ihaneti birden yemiştim.
Bu ihanetten sonra geriye sadece Lexi ve ben kalmıştık. O tek ve gerçek dostumdu. Geçirdiğim kötü dönemde bana hep destek olmuştu. Şimdi ise sıramda oturmuş onun gelmesini bekliyordum.
" Hey dünyadan Vanessa'ya burda mısınn?"
" Dalmışım."
" Yine ne düşünüyorsun?"
" Hiçbir şey. Otursana şöyle."
Lexi sonunda gelmişti. Dersin başlamasına beş dakika vardı. Son ay olduğu için dersler hafif geçiyordu ama yine de bir an önce okulun bitmesini istiyordum. Beni heyecanlandıran tek şey yaz tatilinin gelmesi değildi. Artık liseye geçiyordum. Lisenin benim gözümde büyülü bir havası vardı. Nedenini tam olarak bilmesemde içimden bir ses hayatımın aşkını orada bulacağımı söylüyordu.
~ Bu benim ilk kitabım. Düzenli olarak yazmaya devam edeceğim. Yazım yanlışları varsa şimdiden özür dilerim. Umarım okurken keyif alırsınız. Yorumlarınızı ve tavsiyelerinizi bırakmayı unutmayın. Şimdiden teşekkür ederim. İyi okumalar..♡♡

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞ AŞAĞI
Про вампировHayatı hiç beklemediği bir anda gördüğü kabuslardan daha ızdırap verici hâle dönüşen Vanessa, bu durumu kabullenmek istememiştir; ancak benliğini ona geri kazandıracak sırlar vardır. Bu Baş Aşağı Dünya'da ona yüklenen gizemlerin beraberinde aşkını d...