Tıkırtı seslerine uyanmıştım. Gözlerimi açtığımda Cedric balkondan içeri girmeye çalışıyordu. Bunu hep yapacak mıydı?
" Günaydın Vanes-"
" Cedric bunu yapmayı bırak. Odama böyle girmenden hoşlanmıyorum."
Fazla mı tepki göstermiştim bilmiyordum. Yüzü düşmüştü ama yaptığı hoş değildi. Gözlerim Lexi'yi arıyordu. Aşağıda olmalıydı.
" Özür dilerim."
" Tamam sorun değil. En azından girerken camı tıklatsan."
" Anlaşıldı hanımefendi. Bundan sonra camı tıklatırız."
Karşıdaki koltuğa geçip oturmuştu. Neden geldiğini merak ediyordum. Sonuçta sadece beni görmek için gelmiş olamazdı. Yoksa öyle miydi?
" Bir şey mi oldu Cedric? Neden bu saatte geldin?" diye sordum.
" Bugün polise giderseniz Chris Argent adında bir adam seni bulacak. Sadece onunla konuş. O da bizden biri. Sana yardım edecektir." dedi.
" Bunu telefonda da söyleyebilirdin Cedric. Unuttun mu sende numaram var."
" Unutmadım Vanessa. Sadece nasıl olduğunu görmek istedim."
Duymak istediğim şeyleri söylüyordu ama neden her yerim yanıyordu. Sanki bir ateşin içinde kalmış gibi hissediyordum. Gözlerini gözlerimden hiç kaçırmıyordu. Acaba o da benden hoşlanıyor olabilir miydi? Bu imkansızdı. Yine kendi fikirlerimle zıtlaşıyordum. Daha geçen sefer kendime imkansız diye bir şey olmadığını söylüyordum şimdi ise tam tersini. Bunları düşünmekten Cedric'i unutmuştum. Sanırım benim konuşmamı bekliyordu.
" Cedric sende bizimle polise gelsene." dedim. Ortamın gerginliğini azaltmak için böyle söylemiştim.
" Olmaz."
" Neden?"
" Uzun hikaye belki sonra anlatırım. Şimdi gitmem lazım."
" Tamam."
Normalde giderken el sallardı. Bu sefer arkasına bile bakmamıştı. Gelmesinden rahatsız olduğumu düşünüyor olmalıydı. Öyle davranmak istememiştim ama olan olmuştu. Odama böyle girmesi doğru değildi. Tepkim normaldi veya değildi. Ne fark eder, artık bir önemi yoktu.
" Vanessaa! Hadi uyan artık."
Lexi bana sesleniyordu. Terliklerimi giyip aşağıya indim. Teyzem salonda oturuyordu. Lexi'ye ani bir bakış attım. Şuan hiç teyzemle konuşacak havamda değildim.
" Günaydın canım." dedi teyzem.
" Günaydın." dedim kısık bir tonla.
Acıkmıştım. Masaya oturdum. Babam da geldi. Teyzem masaya gelmemişti. Belki de benden bir adım bekliyordu.
" Sen de gelsene teyze." dedim.
" Ben evde yedim. Size afiyet olsun." dedi.
Kendi bilirdi. Israr etmeyecektim. Ona hâlâ kızgındım. Tüm bu olanlar onlarla ilgiliydi. Onların yaptığı kötülüğün cezasını ben çekmek zorunda değildim. Tüm bu düşünceler iştahımı kaçırmaya yetmişti. Kendime kahve yapmak için masadan kalktım. Diğerleri hâlâ kahvaltı ediyorlardı.
Teyzemin yanına gittim. Evimiz amerikan mutfaktı. Salon genişti ama mutfağa bağlıydı. Teyzemle konuşursam bizi duyabilirlerdi. O yüzden terasa çıkmak daha iyi olacaktı. Teyzeme de bir kahve yaptım. Ne kadar şuan konuşmak istemesemde bu konuşma gerçekleşecekti. Ertelemenin bir anlamı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞ AŞAĞI
VampiroHayatı hiç beklemediği bir anda gördüğü kabuslardan daha ızdırap verici hâle dönüşen Vanessa, bu durumu kabullenmek istememiştir; ancak benliğini ona geri kazandıracak sırlar vardır. Bu Baş Aşağı Dünya'da ona yüklenen gizemlerin beraberinde aşkını d...