Bir süre daha yatakta bekledim. Kalkıp baktığımda birini göremedim. Kaçmış olmalıydı ya da daha da kötüsü ben kendi kafamda kuruyordum.
Bugün teyzemle konuşacaktım. Bunu kafaya koymuştum. Halüsinasyon gördüm dediğimde bir şeyleri anlamış gibi davranmıştı. Ne biliyorsa bende bilmeliydim.
Ayağa kalktım ve lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Teyzeme gideceğim için pijamalarımı çıkardım. Altıma siyah kotumu üstüme ise düz beyaz tişörtümü giydim.
Yüzüm soluk görünüyordu. Hafif bir makyaj yaptım ve parfüm sıktım. Bu parfümümü çok seviyordum. Çiçeksi, taze ve seksi bir kokusu vardı.
Annemler çoktan kahvaltı yapmışlardı. İştahım olmadığı için ben kahvaltıya inmemiştim. Babam Lexi'nin bayılmasını kan değerlerinin düşük olmasına bağlamıştı. Bugün hastaneye gideceklerdi. Aslında beni de çağırmışlardı ama teyzeme gitmek istediğimi söyledim.
" Vanessa hadi canım biz çıkıyoruz. Sende bizimle beraber çık." annem aşağıdan sesleniyordu.
Çantamı alıp aşağıya indim. Masada meyveli kek duruyordu. Bir tane aldım. Frambuazlı her şeyi çok seviyordum.
" Biz dönerken seni teyzenden alırız. Bir şey olursa bizi ara, görüşürüz kızım." dedi babam.
" Ararım siz beni merak etmeyin." dedim.
Üçünü de öptüm. Onlar arabaya binip giderken ben de teyzemgile doğru yürümeye başladım. Kapının önüne geldiğimde içeriden yüksek sesler geliyordu. Zili çaldım. Kapıyı Cedric açmıştı. İçeride bir kaç kişi daha vardı. Cedric'in ailesi olmalıydı. Teyzem geldiğimeden pek memnun gözükmüyordu. Yüzleri endişeli ve sinirli duruyordu.
" Neden tek geldin Vanessa? Ablamlar nerde?" diye sordu teyzem?
" Annemler Lexi'yi kontrol için hastaneye götürdü. Onlarla gitmek istemedim." dedim.
Salona geçip oturduk. Ben gelmeden önce tartışıyor olmalılardı. Şimdi ise hepsi yüzüme bakıp susmayı tercih etmişti. Sonunda teyzem bir kaç cümle kurmuştu.
" Hadi siz Cedric'le yukarıdaki terasa çıkın. Bizim konuşacaklarımız var." dedi.
Buraya teyzemle konuşmak için gelmiştim ama şuan sırası değildi. Daha sonra yalnız kaldığımızda konuşacaktım. Cedric eve benden daha çok hakimdi. Birer içecek alıp yukarı çıktık. Küçük ama hoş bir terastı. Ahşaptan masa ve koltuklar vardı. Masaya geçip oturduk.
Cedric siyah bir tişört altına ise kot pantolon giymişti. Kolları dikkatimi çekmişti. Spor yapıyor olmalıydı. İyi bir fiziğe sahipti.
" Nasılsın? Dün çok kötü gözüküyordun." dedi.
" Aslında iyi değilim. Sabah uyandığımda camda bir gölge gördüm." dedim.
Yüzü bir anda değişti. Sanırım artık emindim. Ben yanlış görmüyordum. Verdikleri tepkiler gördüklerimin gerçek olduğuna yetecek bir kanıttı. İnanmadıkları bir şey için bu kadar endişelenmeleri normal değildi.
" Cedric bunlar halüsinasyon değil. Bunu sende en az benim kadar biliyorsun. Neler olduğunu anlatacak mısın?"
" Söyleyebileceğim tek şey dikkatli olman Vanessa. Sana inanıyorum ama bilmen senin için daha tehlikeli."
" Bu da ne demek oluyor? Madem bana inanıyorsun o zaman neden anlatmıyorsun?"
" Anlatmıyorum değil Vanessa anlatamıyorum. Lütfen beni de anla."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞ AŞAĞI
VampirHayatı hiç beklemediği bir anda gördüğü kabuslardan daha ızdırap verici hâle dönüşen Vanessa, bu durumu kabullenmek istememiştir; ancak benliğini ona geri kazandıracak sırlar vardır. Bu Baş Aşağı Dünya'da ona yüklenen gizemlerin beraberinde aşkını d...