Kalp Kırıklığı

39 7 0
                                    

"Acıma bir son ver, Esin."
*****
"Tuna'ya bir şey olursa seni asla affetmem kim olduğunu unutup canını yakarım Esin bundan emin ol." Küçüklüğümden beri sürekli yıkılan, yenilen taraf oldum ama kimse bunu fark etmedi çünkü Maya Yüce Özdemir'in kızıyım ben güçsüz yanımı gösteremem diye tüm kırgınlıklarımı içime gömüp güçlü yanımı gösterdim. Sürekli gülüyorum diye beni iyi sandılar ama iyi falan değildim. Dünden beri halamın kalbimi bin parçaya bölen sözleri beynimin içinde dönüp duruyordu.

"Kendini yiyip bitirme akıt gözyaşlarını." Okan'ın sesi kulaklarıma dolunca pencerenin pervazına kalçasını yaslamış, kollarının göğsünde bağlamış adamın okyanus misali mavi gözlerinin içine baktım. Kendime geldiğimde yanımda sadece o vardı, ailemden hiç kimse yoktu. Gözlerimi yirmi dört saat önce açtım ne gelen oldu, ne giden. Merak edip gelmediler bile. Gözlerimi kaçırdım bir yatak, küçük bir buzdolabı, nar çiçeği bir kanepe ve döner sandalye olan hastane odasını inceledim.

Gözlerinin içine tekrar baktığımda mavi gözlerinden bana yansıyan acının şiddetinde küçüldüm, omuzlarım düştü, teslim oldum bir insanın kendini maruz bıraktığı böylesine yaralayan şiddete...
Hıçkırarak ağlamaya başladım. Konuşmak istedim, anneme sarılmak istedim ona sarılmaya ihtiyacım vardı ama ben onu fotoğraflardan tanımıştım bir kez olsun anne kokusu nasıldır, ona sarıldığında acıların gidip gitmediğini bilmedim, asla da bilmeyeceğim.

Karanlığa saplandığım an Okan karanlıktan fırlayıp tuttu beni, bir hamlede aydınlığa kavuşturdu şu kimsesiz benliğimi. Başımı göğsüne yasladım hıçkırıklarım şimdi iç çekişlere döndü. Okan'ın kolları omuzlarıma dolandı, bir çocukmuşum gibi kucakladı. Okan'ın büyük elleri, uzun, dağılmış, kirli saçlarımın arasına girdi kafamı göğsüne bastırırken fısıldadı kulağıma.

"Yalnız değilsin şşt, ağlama vazgeçtim sen hep gül sana gülmek yakışıyor. Biliyorum çok zor ama yalnız değilsin." Yaşadığım duygusal karmaşanın içinde kayboldum. Ellerim Okan'ın ipek gömleğinin dokusunda kilitlendi. İçimdeki karanlık kalk ayağa seni yıkan o kadına saldır diye bağırırken bedenim hissettiğim huzura teslim oldu, bu iri yapılı, dev adamın huzuruna.

"Yalnız değilsin, seninleyim ne olursa olsun seninleyim. Seni asla yalnız bırakmayacağım Esin." Okan'ın sesiyle uykuya daldım.

******

"Pişman olsanız kaç yazar o nasıl ağladı kollarımın arasında bir fikriniz var mı? O ağladı, benim içimden bir şeyler koptu beni nefessiz bıraktı. Onun içinde bulunduğu buhran beni yıkıp geçti Eflin Hanım." Okan'ın sesiyle uyumuştum, şimdi de onun sesiyle uyanmıştım. Halamın burada olduğunu, Okan'ın sözlerinden anlamıştım. Onunla karşılaşmak istemiyordum bu yüzden düzenli nefes alıp vererek uyuyor gibi davrandım.

"Canım yanıyordu delikanlı o an öfkeyle söylememem gereken cümleler dudaklarımdan fırladı bunun için ne kadar pişman olduğumu sana ispatlamak zorunda olduğumu hiç sanmıyorum sakın yeğenim ile arama girmeye kalkma." Okan'a suçlayıcı bir tavırla yaklaşması canımı yaktı gözlerimi açtığım an Okan ile göz göze geldim. Yüzündeki sert ifadeyi anında sildi, gülümseyerek gözlerimin içine baktı. Yatakta doğruldum, başımı yatağın başlığına yasladım.

"Öfke rüzgar gibidir bazen kelimeler fiziksel saldırmadan daha çok incitir insanı." Sesim uyumadan önce ağladığımdan dolayı boğuk ve tarazlı çıktı. Boğazımı temizledim.

"Esin." Sesi ne kadar pişman olduğunu gözler önüne seriyordu ama bir kere kalbim kırılmıştı. Kalp kırıklığı yere düşüp parçalanan bardağa benzer. Bardak nasıl ki her bir parçası dört bir tarafa dağılır ve tekrar bir araya getirmek mümkün olmazsa kırılan kalbi de tamir etmek imkansızdır. Halamın sözleri o bardağın yere düşüp dağılması gibi kalbimi parçalara bölmüştü. Hissettiğim acıyı tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyordum bu sefer o acıyı karanlıkta gölgelerin arasına saklamam mümkün değildi.

MEZARLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin