Kim bu Göktuğ Özdemir?

54 13 46
                                    

Medya: Esin ve Mezarcı

Özel Bölüm(3 Gün Önce)

Okuduğum bir kitabın satırlarında şöyle bir şey geçiyordu; her insan bir uçurumdur. Başını döndürür kişinin aşağıya bakınca. Karşılıklı iki uçurumun kenarında duran iki insan aynı anda atlar ve düşerken kısa bir an bile olsa  el ele tutuşur, dibe vurmadan hemen önce. Aşk çoğu zaman budur işte, dibe vurmadan önceki son. Yazar ne kadar güzel tanımlamış aşkı ama bazı insanlar aşkı uğruna birçok kötülüğü yapıyor ve buna aşıktım gözüm kör olmuştu diyerek yaptıkları kötülükleri aşka atıyorlar tıpkı Göktuğ Özdemir gibi.

Kim bu Göktuğ Özdemir? O, benim dedem birçok insana cehennem gibi bir hayat yaşatan o canavar. Altın kural: "Her şeyi bil, haberin yokmuş gibi davran." O adamın hayat felsefesi buydu. Her şeyi biliyordu ama hiçbir şeyden haberi yok gibi davranıyordu. 

Hayat, bir dizi intiharlar, boşanmalar, tutulmayan sözler, içine edilmiş çocuklar ve bir sürü şeyden ibarettir. Peki ya bütün bu olanların başında tek bir kişinin ismi geçiyorsa? Göktuğ Özdemir ve siz o canavarın soyadını taşıyorsanız neler olur? İnsanların nefretini kazanır ve yalnızlığa mahkum edilirsiniz. Bir bakıma bu dünyada hepimiz yalnızız, öyle değil mi diye kendinizi teselli edersiniz ama bu ne kadar doğru bir cümle bilinmez annemin ve babamın başına gelen de buydu sırf o canavarın soyadını taşıdıkları için insanlar onlardan nefret etti.

Peki neden anne ve babanın işlediği suçu evlatlar çekiyor, bu adil mi? Bazen söylemen kelimeler fiziksel saldırmadan daha çok incitir insanı. Annem nefes aldığı sürece terörist diye anıldı, Azat dayım terörist diye anıldı, babam teröristin kocası diye anıldı. Peki onlar bunu hak etti mi? Hayır hak etmediler benim annem, babam ve dayım birçok haksızlığa uğradılar. Ve bunu babamın öz babası yaptı.
Ben Göktuğ Özdemir'den öylesine nefret ediyorum ki bu nefretim volkanın taşması misali taşacak.

Göktuğ Özdemir ölmüş olsa da yaptığı kötülükler üzerimize leke gibi bulaştı ve ne yaparsak yapalım bu leke gitmiyor.
Yıldız Güçlüsoy, Didem Özdemir, Selma Özdemir ve daha ismini bilmediğim bu kadınların tek ortak noktası hayatlarına bodoslama giren ismi Göktuğ olan bu canavarın aldıkları nefesi zehir etmesiydi. Bu kadınlar, o canavarın tecavüzüne uğramış, kendileri için adalet istediğinde de mağdur iken suçlu ilan edilmişlerdi.

Babam nefes aldığı sürece kendinden nefret etti çünkü baba dediği adam, annesine tecavüz etmişti ve bu tecavüz sonucu babam dünyaya gelmişti. Babam hep acı çekti. Acılardan kaçmanın bir yolu var mıydı? Babam çok çabaladı kanser gibi bütün hücresini ele geçiren acıdan kaçmak için. Acılardan kim kaçabilmiş ki? İstesek de istemesek de hep yanı başımızdalar. En acısı da ne biliyor musunuz? Bazen öyle yalnız kalırız ki, acılara sarılacak hale geliririz. Kaçmaya çalıştığımız o acıyı kendi kollarımızla sararız.

Tek başına o kadar ızdırap çektik ki acı içinde olmamak bize yanlışmış gibi geliyor. Eflin halamın koyu kahverengi gözlerinin içine baktım. Kumral saçları omuzlarından aşağıya dökülmüştü. Elimde tuttuğum Mezarcı'nın yani Pusat'ın olduğunu düşündüğüm günlüğü havaya kaldırdım. Bu günlükte Mezarcı, Göktuğ Özdemir ve babasının yakın arkadaş olduğunu söylüyordu. Tuğçe'nin uğradığı tecavüzden de beni takip ettiğinden haberi olduğunu söylüyordu.

MEZARLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin