Medya: Okan Karasu& Esin Özdemir
Okan'dan
Bazen en zor sorulara cevap veren şeyleri izlersin. Sağım solum, önüm arkam her taraf sisle kaplandı. Acının kaçıncı seviyesinde yaşam bulmaya çalışıyorum hiç bilmiyorum, kim olduğunu bu acıyı bana neden verdiğini bilmediğim katil sadece kardeşimi bu dünyadan kopartmadı, duygularıma da kardeşimle birlikte yok etti.
O katil için öldürdüğü kadınlar sadece eşya, bir çöp kadar değeri olmayan bir eşyadan ibaret. Kardeşimi bir mezarın başında katletti sonra da değersiz bir eşyaymış gibi onu orada bırakıp gitti. Şimdi sadece beni ateşe atanı bulup beni attığı ateşte cayır cayır yakmak istiyordum, intikam istiyordum. Geçmişe bakmamayı her zaman daha iyi buldum ama bugün geçmişe bakacaktım ve onu kardeşimin kanında boğacaktım.
"Okan Bey?" Arkamda ismini seslenen kadının sesi soru sorar gibi çıktı. Ne zamandır oturduğumu bilmediğim mezar taşından yavaşça ayağa kalktım. Gözlerinin içi kıpkırmızı olmuş siyah gözlerinin içine baktım, siyah saçları alnına dökülmüştü, alnından kan akan kadın ayakta zor duruyor gibiydi. Kolundan tuttum Oğuz ağabeyinin yeğeni Eslem miydi, Efsa mıydı ismini hatırlayamadığım kadını, kardeşimin mezarının başına oturttum.
"Ne oldu size Eslem Hanım?" Kaşları çatıldı.
"Esin," dediği an anlamsızca gözlerinin içine baktım.
"Adım Eslem değil, Esin diyorum." Sesi demir kadar sert çıkmıştı. Gözlerimin içine baktı daha sonra demir kadar sert olan yüzü yumuşadı. Özge'nin mezar taşına baktığı an gözleri doldu.
"Sisin kendinde gizlediklerini görmek istiyorsan, sisin dağılmasını bekleme! Şu kısacık hayatta bir şeylerin olacağını bekleyeceğinize, hemen bir şeyler yapın! Sise gir demiş Mehmet Murat İldan. Benimle sise girmeye var mısınız Okan Bey?" Elini uzattı birkaç dakika düşündüm. Onu tanımıyordum ve tanışmamız da hiç iç açıcı değildi ama önemli olan kardeşimin intikamını alırken güçlü durmamdı ve bilgi sahibi olmam gerekiyordu. O polisti her ne kadar beni tartakladığı için hakkında soruşturma açılmış olsa da polisti bir şeylere ulaşmasına olanak sağlanabilirdi.
Bende büroktratın oğlu ve ünlü avukat Okan Karasu'ydum. Güçlerimizi birleştirsek o katili kıskıvrak yakalayabilirdik. Uzattığı elinin üzerine elimi koydum. Onu bitirmek için herkesle iş birliği yapardım. Özge'nin ölmeden önce yardım dilenen bakışlarını hayal ettikçe bir şeyleri yıkıp geçmek istiyordum.
"Cennet ve cehennem arasındaki o ince çizgide hayatta kalmaya çalışıyorum." Sesi fısıltı gibi çıkmıştı gözlerimin içine baktı.
"Mezarcı bana acı verdiği gibi sana da acı verdi." Derin bir nefes aldı ve kardeşimin mezarına baktı.
"Bekleyiş bazen insana umudu, sevinci, aşkı getirir, bazen de acıyı, hüznü ve yıkımı getirir. Güçlerimizi birleştirelim canımızı yakanın bitirelim. Benimle misin sonsuza kadar?" Umutla gözlerimin içine baktı evet cevabını duymayı bekliyordu. Özge için karşımda düşmanım olsa da evet derdim. Başımı olumlu anlamda salladım.
"Pişman olmayacaksın Eslem." Kaşları olabildiğince çatıldı bu sefer bilerek ismini yanlış söylemiştim neden bunu yaptım bilmiyorum ama onu kızdırmak hoşuma gitmişti.
"Esin benim adım Esin." Tam cevap vereceğim an bir gürültü koptu. Esin gözlerimin içine inanmayarak baktıktan sonra sesin geldiği yöne doğru hızla koştu, peşinden bende aynı hızla koştum. Bir mezarın başında yatan bir kadın vardı, o görünüş olarak Özge'ye benziyordu. Bu benzerlik midemde kasılmaya neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEZARLIK
Mystery / ThrillerBazen sadece nefes alman gerekir çünkü hayat kimse için durmaz ikinci bir şans olmayabilir, ne yapmak istiyorsan şimdi harekete geçmek gerekir. Yağmur şiddetini arttırdı gök gürledi, şimşek çaktı. Beni nefessiz bırakan gözyaşlarım yağmur damlaları b...