Bölüm 12 ~ Melek

28 11 28
                                    

Saat neredeyse 23.00'di ancak Yankı ve Buğra hala gelmemişti. Buğra mı dedin sen? Buğra'nın eve mi gelmesini istiyorsun yoksaaa?? Susar mısın iç ses.  İstemiyorum...Evet istemiyorum. Hııı yedim ben de. Şu an konumuz bu değil. Fsrkında mısın Emre gideli neredeyse 4 saat oldu ve Yankı ile Buğra hala yok, telefonlarıma da cevap vermiyorlar. Başlarına bir şey mi geldi dersin? Sanmıyorum..düşünsene ya sarhoş geldiklerini aahahaha ne gülerim ama.

İç sesimle konuşmam biter bitmez kapı sesi duydum. İçeriye düzgün yürüyemeyen, sarhoş Yankı ve Buğra'nın girmesi ile birlikte Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Müneccim misin nesin sen iç ses. Lütfen bir daha konuşmadan önce haber ver de hazırlık yapayım. Yuh! Bunu bende beklemiyordum.

Önce Yankı konuşmaya başladı "Gece şu yere yatak açta yatalım,uyuyalım" dedi. Kafayı mı yemişti bu?

Buğra Sanırım daha az içmişti daha kolay yürüyordu. Yine de pek bir farkları yoktu. "Bence de burası güzel burda yatalım."  Buğra'nın cümlesi ile birlikte gülme tuttu beni. Gösterdikleri yer televizyonun tam önü koltukların arkasıydı. Buraya sığarlardı.....sığardık. Neden olmasın ki!

Koşarak merdivenlerden çıktım. Yastık ve yorganlarla önümü göremiyordum ancak bunların üzerine düşsem bile zarar görmezdim. Şükür ki merdivenlerden indim. Yankı ve Buğra koltuklara yayılmış yarı uykuluydular.

Bir kaç yorganı üst üste serdim. Bir yorganı üzerimizi örtmek için bıraktım. Serdiğim yorganların üzerine yastıkları da attım. Işte hazır!

Önce Yankı'yı kaldırdım. Üzerinde ki ceketi çıkarttım. Yavaşça yere hazırladığım yatağa götürdüm onu. Sürükleyerek desene sen şuna! Yer yatağının sol tarafına yatırdım onu.
Sıra Buğra'ya gelmişti. Üzerinden ceketini çıkartırken bir anda uyandı. Beni görünce başını geriye yasladı ve uykusuna devam etti. Ceketini tamamen çıkardıktan sonra kollarından tuttum onu. Ama yok, yerinden oynamıyor!

Yankı zorluk çıkarmamıştı. En azında yürümeye çalışmıştı. Bu adam niye kalkmıyordu ki yerinden?! Böyle olmayacaktı. Omzuna dokunup dürtekledim onu....yine tepki yok! "Buğra kalk hadi." Dedim....e yine tepki yok! Öldü mü la yoksa? Tövbe de ya.

Yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Kulağına eğilip "Buğra" dedim fısıldarcasına. Anında gözlerini açtı. Başını hızlıca bana döndürünce istenmeyen bir yakınlık oldu. Yüzümü hızla uzaklaştırdım ondan. "Şey...yatak..yani kalkta götüreyim." Ikiletmeden ayağa kalktı. Onu yatağın sağ tarafına yatırdım. Ortayı boş bırakmıştım. Çünkü sen yatacaksın değil mi? Olur mu hiç öyle şey?

Salonun ışığını söndürüp ortalarına geçtim. Anlam veremediğim bir şekilde içki değil parfüm kokuyorlardı. İkisi de bana dönüktü. Öldün de cennette misin ayol?

Ben Yankı'ya döndüm. Gözleri hafif aralandı. Beni görünce hemen sarıldı. Uykusuna öyle devam etti. Bazen çok düşünüyordum onu , 'Yanlış mı yapıyorum?' diye. Beni seviyordu ve bana dokunmak istiyordu. Sarılmak, saçlarımı okşamak ve ben bunlara izin veriyordum. Fakat bunlara izin vermem onun beni yanlış anlamasına sebep olur muydu...oluyor muydu? bilemiyorum. Bazen bana yakın olmasını istemiyorum ,daha sonra kalbi kırılmasın diye. Fakat bana yakın olsun da istiyorum, kalbi kırılmasın diye.

Artık kendini düşünmen gerekiyordur belki Gece? Onu üzmemek için kendini çok yoruyorsun. Yapma bunu..

Belki de artık uyumalıyım ha? Yavaşça gözlerimi kapattım ve televizyondan gelen hafif sesle uykuya daldım. Ha birde Yankı'nın odunsu ve çiçek kokusuyla...

Gece'nin RüzgarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin