beş

953 89 13
                                    

İyi okumalarr

Jungkook

Taehyung'un beni tanımaması ardından sessizce eve gitmiştik. Kolumun ağrısı her dakika artıyordu. Bir an önce eve gidip ilaçlarımı almalıydım. Yoongi Hyung ve Taehyung önden gidiyorlardı ben ise bir kaç adım arkalarındaydım. Taehyung bir eli ile Gureum'un tasmasını tutuyor diğer eliyle ise tavşanını tutuyordu. Evin önüne geldiğimizde ikisi açılıp benim geçmemi beklediler.

"Hyung yarın gidip sizin eşyalarınızı alabiliriz odalarınızda dinlenebilirsiniz şimdi. Gelin odalarınızı göstereyim."

Üst kata çıkıp benim yanımda ki ve karşımda ki odayı gösterdim ikisine. Taehyung benim yanımdaki odaya kurulurken Yoongi Hyung karşımda ki odaya geçmişti. İkisi odalarına çekildiğinde aşağı kata inip kremlerimi sürmeye başladım. Yatağa veya herhangi bir yere bulaşmaması için ecza dolabındaki sargı ile sardım. Gureum'a bakıp yatağına yatırdım. Koltuğun üzerinde uyuyakalmıştı. İlk defa bu kadar dışarıda gezmişti ve Jimin'in kafesinde diğerleri ile koşuştururken yorulmuş olmalıydı.

Odama gidip üzerimi değiştirdim. Kolum hâlâ hareket ederken zorlanıyordu. Ağrı yaptığı zamanlarda hareket ettirmem sorun oluyordu hep. Eşofmanımı zar zor giydiğimde tişörtümü çıkarmaya halim kalmamıştı. Utana sıkıla karşı odaya geçtiğimde Yoongi Hyung'u camdan bakarken yakalamıştım. Kapısını açık bıraktığı için sadece birkaç kez tıklatıp içeri adımladım. Başım yere eğik bir şekilde içeri girdim. Her zaman yaptığım bir şey değildi evet ama ilk defa istediğim bir şeyde değildi. Jimin ve Hoseok Hyung'dan çok fazla böyle yardım almıştım. Özellikle lise zamanlarında, yani bu olay başıma geldiği zamanlar.

Kafamı kaldırıp göz göze geldiğimizde elimde ki tişörtü Yoongi Hyung'a göstermiştim. "Hyung yardım edebilir misin?" Kafamı tekrar eğdiğimde yanıma geldiğini görüş açıma giren ayaklarından anlamıştım. Elimde duran tişörtü sakince elimden alıp yatağın üzerine bıraktı. Koluma dikkat ederek üzerimdeki tişörtü çıkardığında elleri duraksamıştı.

"Jungkook bu vücudunun hali ne? Ne oldu buralara?"

"Bir şey yok Hyung sadece eskiden kalma şeyler." Dediğimde tişörtü kafamdan sonrasında sırasıyla kollarımdan geçirmişti. Sonrasında ise nazikçe belimden yön verip salona geçmemizi söyledi. Onu kırmayıp salona gitmeyi kabul ettim ama anlatmayacaktım. Belki ucundan ona bir şeyler anlatabilirdim ama şuan olmazdı. O kadar detaya girerek anlattığım tek kişi polisti. Bir daha bu anları kafamın içinde yaşamak istemiyordum zor zamanlardı.

"Hadi anlat bakalım. Nasıl oldu bunlar?"

"Hyung anlatamam benden her şeyi isteyebilirsin ama lütfen bunu isteme benden."

"Jungkook bunlar senin kusurların değil biliyorsun değil mi? Herkesin başına gelebilir şeyler bunlar. Hadi anlat abicim utanma."

"Hyung" demiştim sesim titrerken nefesim daralıyordu. Herkes bunları kusur olarak görmüştü hayatım boyunca. Nasıl kusur olmazlardı? Yanağımda ki yaradan bile tiksinen insanlar nasıl olurda bunları kusur olarak görmezlerdi.

Gözlerimde ki yaşlar usul usul yanaklarıma düşerken burnumu çektim. Yoongi Hyung kucağımda ki yastığı alarak bana daha da yaklaştı. Kollarını omzuma sarıp kafamı kendi omzuna yatırdığında hıçkırarak ağlamaya başladım. Sırtımı patpatladı birkaç kere. Koltukta hissettiğim çöküntü ile kafamı Yoongi Hyung'un omzundan kaldırdım. Sırtımda hissettiğim eller ile kafamı çevirdim. Taehyung yaşlı gözlerle bana bakıyordu.

"Jeon Jungkook hyung neden ağlıyorsun?"

"Bir şey yok Taehyung sadece abinle konuşuyorduk."

"Yalan söyleme Jungkook hyung sizi duydum. Ne oldu vücudunada öyle izler oluştu."

hi, ı'm taehyung | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin