yedi

646 82 16
                                    

İyi okumalarr

Jungkook

Aradan iki aydan fazla geçmişti ve biz birbirimizin eksikliklerini tamamlamış bir aile olmuştuk. Hayatımızda kötü giden her şeyi değiştirmiş ve daha mutlu sayfalara yelken açmıştık.

Yoongi Hyung, Jimin Hyung'un kafesinde çalışmaya başlamıştı daha da çok para kazanıyordu. Taehyung ile çok fazla vakit geçirmeye başlamışlardı. Taehyung için hastane hastane gezmiş bir tedavi aramıştım. Sonunda başarmış tedaviyi bulmuştum. Kendim için ise bir aile bulmuştum. Yoongi Hyung babamdan görmediğim ilgiyi veriyor, her akşam vücudumda ki yaraların izlerinin geçmesi için kremlerimi eksiksiz sürüyordu.

Taehyung ise çok mutluydu, ona bir köpek sahiplenmiştik ve her gün onlarla oynuyor asla sıkılmıyordu. Çoğunlukla evde olduğum için her günüm Taehyung ile geçiyordu. Ama son zamanlarda benden uzaklaşmış, kendini soyutlamıştı.

Anlayabiliyordum onu, insanlardan sıkılıp uzak durmak istediğim zamanlar benimde oluyordu. Yanıma gelse bile eskisi kadar yan yana gelmiyorduk. Benden kaçıyor, gözüme bile bakmıyordu. Bu hareketlerini başka bir şeye yormak istemiyordum ama aklıma başka bir şey gelmiyorduda.

Yoongi Hyung'a tedavi konusunu açmıştım yakın zamanda. O ise bunu hemen kabul etmişti. Taehyung için kendini öldür deseler oracıkta kendini öldürebilirdi. Dışarıdan ne kadar soğuk gözüksede onun içini bilen nadir insanlardık. Jimin Hyung onun için özellikle son zamanlarda evimi çok ziyaret eder olmuştu ve neden geldiğini sorduğumda ise 'Patronu olarak' diyordu.

Bugün ise Taehyung'un tedavisinin ilk günüydü. Ona bu teklifi sunduğumuza yaptığı hiçbir şeyi artık unutmak istemediğini söylemiş, bir nevi kabul etmişti. Onun morelini yerine getirmek amaçlı küçük bir piknik yapmıştık dördümüz. Jimin Hyung'un yaptığı kurabiyelere bayılıyordu ve Jimin Hyung onun için özellikle her gün yapıp Taehyung'a yolluyordu.

"Hadi Hyung, geç kalacağız!"

Ha, bir de artık bana Jeon Jungkook hyung demiyordu. Sadece Hyung diyerek seslenmeye başlamıştı ve bu canımı sıkıyordu. O isim Taehyung'a özeldi ve demediği her gün o günleri özlüyordum. Ayakkabılarımı ayağıma geçirip evden çıktım. Direkt arabanın sürücü kısmına geçtiğimde hızla gitmeye başlamıştık.

Hastanenin önüne geldiğimizde Taehyung heyecandan yerinde duramıyordu. Doktorun odasının önüne gelmiş onları koltuklara oturtmuştum. Kendim ayakta beklerken omzumu duvara dayamış kollarımı göğüs hizamda bağlamıştım. Taehyung kafasını kaldırıp bana baktığında gözlerinin içine baktım.

"Hyung saçlarımı okşar mısın? Sanırım stres yaptım."

Uzun zaman sonra benimle rahat konuşması- hâlâ Jeon Jungkook hyung demiyordu- dolayısıyla bir elimi direkt saçlarına daldırdım. Yumuşacık saçları parmaklarım arasından kayıp gidiyordu. Elimi sanki akıntısız bir denize daldırmış gibiydim, o hissi veriyordu.

"Jungkook, Jimin'in kafesinde sorun olmuş Taehyung'la sen kalabilir misin?"

"Ama abi-"

"Telafi edeceğim, yemin ederim telafi edeceğim Taehyung gitmem gerekiyor."

Kafamı onaylar biçimde salladığımda Yoongi Hyung ayaklanmıştı. Taehyung'a baktığımda gözlerinin dolu dolu olduğunu gördüm. Göğsümde hissettiğim acı ile oturduğu sandalyenin önüne eğilerek yanaklarından tuttum. Yanaklarını okşamam ile kafasını elime yasladı. Bu alışkanlığını asla değiştirmiyordu.

"Telafi edeceğini söyledi Taehyung, önemli bir şey olmuştur belki de."

"Ama hyung ben ne olacağım. Jimin Hyung'u seviyor ama benim her zaman önemli olduğumu söylemişti. Üzülüyorum."

hi, ı'm taehyung | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin