dört

905 85 8
                                    


İyi okumalarr <3

Jungkook

Yoongi Hyung yüzünü yıkamaya gittiğinde Taehyung'un yanına gitmiştim bende. Gureum kucağında uyumuştu o da tüylerini okşuyordu sakince. Taehyung'un yanına vardığımda elimi onun saçlarına yerleştirdim bende. Elimi saçlarına daldırdığımda gözlerini gözlerime çıkardı parlak gözleri ile bakmaya başladı. Yüzümde küçük bir tebessüm belirmişti onu böyle görünce.

Taehyung'a karşı duygusal bir şey hissetmiyordum ama ona acımıyordum da. Ne yaptığımı anlayamaz hale gelmiştim. Onunla zaman geçirmeyi sevmiştim belki de. Elimi tuttuğu zaman elimin titremesini hissetmediğim için onun yanında rahat hissetmiştim belki de. Ne yaptığımı veya ne hissettiğimi bilmiyordum ama Taehyung tamamen ev gibi hissettiriyordu. Onu hakkında bunu çok iyi biliyordum.

"Taehyung bugün abin ile yemeğe gidelim mi?"

O Gureum'u sevmeye devam ederken sormuştum. Sonrasında bana bakıp gözlerini yüzüme dikmişti anlamaz gözlerle baktığında ağlamak istedim. Taehyung için oturup saatlerce ağlamak istedim. Hatırlayamamıştı beni ama aşacaktı bunuda inanıyorduk biz ona. Tek eli ile tuttuğu tavşana bakıp bana döndü gülerek. Dudakları yine kare şeklini almıştı bu sefer gözleri parlıyordu.

"Özür dilerim Jeon Jungkook hyung unutmuşum. Hatırlayamadım bir an, ah bu arada tabi ki gidelim ama abim kabul eder mi bilmiyorum. En son bir başka hyung ile parasının olmadığı hakkında konuşuyordu."

Taehyung biliyordu, hayır Taehyung her şeyin farkındaydı ama bunu açık açık söylemeye çekiniyordu belki de. Yutkunup önüne döndüğünde Taehyung'un önüne geçip dizlerimin üzerine çöktüm. Yüzünü ellerim arasına alıp bana bakmasını sağladım. Kafasını kaldırıp bana baktığında gözlerinin dolu dolu olduğunu ve bir kaç gözyaşının yanaklarına düştüğünü gördüm.

"Neden ağlıyorsun Taehyung? Ağlamak sana yakışmıyor ki, ağlama sen."

"Hyung çok acıyor." Dediğinde endişe ile vücudunda gezdirdim gözlerimi ne olduğunu anlamak için. Gözlerim vücudunu tekrar tekrar kontrol ederken yanağında ki elimi tutarak kalbine götürdü. Eli elimin üstünde kalıyordu şuan. Kendi eli ile tişörtünü sıkınca parmaklarımız iç içe geçti, tişörtü kırıştı ama tek umursadığım şey gözyaşlarının elimize damlamasıydı.

"Hyung." Deyip hıçkırdı ama konuşmaya devam etti. "Yoongi Hyung bana bir şey anlatmadığında daha çok acıyor orası. Benim için uğraşıyor ama kendine dikkat etmiyor. Üzülüyorum onun için ama benim için endişeleniyor bu sefer. Parasının yetmediği için istediği üniversite hayatını yaşayamadığını da biliyorum. Ama bunların hepsini benim yüzümden yapmak zorunda kalması daha çok acıtıyor hyung." Ağlamaya devam ederken konuşması kesilmişti. Küçük küçük nefesler alıyordu boğazında ki yumruyu geçirmeye çalışıyordu ama anlattığı şeyler yüzünden boğazında ki yumrunun oraya yapıştığına emindim. O yumrunun şuan Taehyung'a yük olduğunu anlamıştım, geçiremiyordu.

"Taehyung abin senin yüzünden yapmıyor bunu. Yaşamak için bazı şeyleri feda etmeliyiz o yüzden yapıyor bunları seninle alakası yok tamam mı?"

"Ama ben olmasam-" dediğinde cümlesini böldüm. Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım. "Anladın mı küçüğüm?" Dediğimde başını aşağı yukarı salladı onaylar biçimde. Ellerimi tekrar yanaklarına yaslayıp baş parmaklarımla göz altlarını ve yüzündeki yaşlarını silmiştim. Yüzündeki elim titremeye başladığında ellerimi indirip tek elim ile diğerini tuttum. Yüzümün asıldığına emindim her zaman böyle oluyordu. Yoongi Hyung'un gelmesi ile ayağa kalkmıştık.

"Yemeğe gidelim Hyung bildiğim güzel bir yer var."

"Jungkook biz gelmesek biliyorsun eve gitmemiz lazım." Dediğinde ev sahibinin onlara dediği geldi aklıma. Ne yapabilirdim ki? Evim iki katlı olduğu için onları çağırabilirdim ama Yoongi Hyung veya Taehyung yanlış anlayabilirdi. Yine de şansımı denemekten zarar gelmezdi.

hi, ı'm taehyung | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin