yirmi beş

328 40 10
                                    

Kendimi toparladığımda Taehyung'a Minho Jisung'un düğünü olduğunu açıklamıştım. Aslında ona sürpriz yapacağımı söylemiştim ama aniden gelişen şeyler yüzünden söyleyememiştim. Şuan bana sinirliydi çünkü neredeyse bir saattir ne giyeceğini düşünüyordu.

"Taehyung buraya gelir misin?"

"Sus Jungkook. Bu şey bu saatte söylenir mi? Tanrım giyecek güzel bir şey getirmedim."

"Bütün kıyafetlerin içinde güzelsin sen Taehyung'um."

Yumuşayan ifadesi ile bana döndüğünde yüzüme yaklaşmıştı. Tam barışacağımızı düşünmüştüm ki. Saçımda hissettiğim el ile acıyla geri kaçmıştım.

"Eğer bana düğüne geleceğimizi söyleseydin daha güzel olabilirdim Jungkook."

"Taehyung dediğim gibi sürpriz yapacaktım güzelim. Hemde daha fazla düşünmene gerek yok. Ben bizim için bir şey aldım bile."

"Ne? Ne aldın?"

"İkimiz için aynı takımlardan aldım. Oradan sonrada benimle bir yere geleceksin tamam mı?"

"Hmm, pekala."

"Hadi hazırlanalım o zaman."

Dolabın en arka kısmından çıkarttığım takımları Taehyung'a uzattım. Elimden aldığı takımları sırayla yatağın üzerine bıraktı. Yanıma gelip boynuma sarıldığında bunun bir teşekkür olduğunu anlamıştım. Konuşmamıza gerek yoktu. Biz vücut dilimizlede anlaşabilirdik veya sadece göz göze gelmemiz bile yeterdi.

Üzerime sırayla gömleğimi ve pantolonumu geçirdiğimde Taehyung'un çoktan giyindiğini gördüm. Onun için aldığım takım üzerine tam oturmuştu. Benimkinin aksine ince beline tam oturan yeleğide vardı. Aynanın karşısına geçip kendine makyaj yapmaya başladı. Kravatımı takamadığım için Taehyung'dan ödünç bir kapatıcı aldım.

Aynanın karşısına geçtiğimde elimde ki kapatıcının üzerinde eller hissettim. Kapatıcıyı alıp yerine koydu. Yatağın üzerine bıraktığım kravatı alıp yanıma yaklaştı. İnce ve zarif elleri boynumda kravatımla ilgilenirken kalın ve şekilli dudakları açıldı.

"Yaranı kapatmak zorunda değilsin. Ben seni onunla seviyorum Jungkook."

"Ama düğüne katılacağız gözükmesini istemiyorum. Korkunç duruyor şuna baksana Taehyung."

"Yaraların hiçbir zaman beni korkutmadı Jungkook'um. Şimdi aklında ki düşünceleri at bakalım."

Kravatı en son yukarı çekip boynuma denk getirdi. Kravatıma asılıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Nefesimi tuttuğum anda dudakları yaramın üzerine yerleşti. Derin bir nefes alarak orada bir kaç saniye bekledi. Ardından öpücüklerini kondurarak dudağıma kadar geldi. Bir o kadar hafif ama etkili öpücüğünü dudaklarında hissettiğimde iç çektim.

"Kendini kötü hissetme Jeon Jungkook Hyung." Dedi gülümseyerek.

Belinden tutarak odadan çıkarttım onu. Kapının önüne geldiğimizde bir şey unutma bahanesi ile odaya geri girdim. Onun yanındayken alsaydım anlayabilirdi. Diğer ceketimin cebine koyduğum kutuları alıp kendi ceketime koydum.

"Geldim Taehyung hadi çıkalım."

Birlikte düğünün yapılacağı salona ilerledik. İçerisine girdiğimizde çoğunlukla beyaz kullanılması dikkatimi çekti. Düğünden çok kutlama gibi olması nedeniyle ayakta kalacağımız masalar vardı. Etrafta garsonlar ellerinde içeçeklerle  geziyordu.

"Bebeğim hadi gel masamıza geçelim." Dedim kulağına doğru eğilerek.

Masamıza geçerken aniden önüme atlayıp bana sarılan beden ile olduğum yerde kaldım. Taehyung'a baktığımda ateş saçan gözleriyle bana bakıyordu. Omuzlarımı silkip yüzüne baktığımda kaşıyla bedeni gösterdi. Sarılı olan bedeni omuzlarından tutup uzaklaştırdığımda küçük bir kahkaha attım.

hi, ı'm taehyung | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin