İyi okumalarr
Min Taehyung
Perşembe
Merhaba Seokjin Hyung bugün ödevimin ikinci günü ama ben çok mutsuzum. Jungkook Hyung bugün hiç yanıma gelmedi. Odasından çıkmadı diyebilirim. Çalışma odasına gittiğimde abim onu rahatsız etmemem gerektiğini söyledi. Yanına gidemedim o yüzden. Üzülmüş müdür acaba? Dün gece sanırım Jungkook Hyung'dan korktum. Biz yemek hazırlayacaktık ve ben bi anda hatırlayamadım. Hyung yemin ederim çok mutluydum, çok güzeldi ama ben ben bi anda unuttum ve her şeyi batırdım. Kendimden nefret ediyorum. Beni seven insanları ve çevremdeki insanları hatırlayamıyorum. Çok canım yanıyor Hyung ama onlar daha çok canımı yakıyorlar. Ben bilerek unutmuyorum ki. Ayrıca bugün saçımı boyama kararı aldım Hyung. Jungkook Hyung çok sevdiği için saçımı mor yapacağım. Çok uykum geldi Hyung uyuyacağım şimdi. Ama ilk önce Jungkook Hyung'u görmem lazım. Görüşürüz.
.
.
.
.
.Min Taehyung
Cuma
Selam Hyung yine mutsuz geçen bir gündü. Çünkü Jungkook Hyung'un işi vardı ve erkenden evden çıktı hala da gelmedi. Onunla vakit geçiremediğim için üzülüyorum. Bugün Yoongi Hyung'un bir arkadaşı geldi evimize. İlk önce çok korktum ama sonra onun bana bir şey yapmayacağına kendimi inandırdım. Çünkü Jeon Jungkook Hyung'un evindeyken kimse bana bir şey yapamaz. Onun dışında bir şey olmadı. Bugün bir şey unutmadım mesela. Jimin Hyung benimle kurabiye yapmak istedi ama ben ilk önce Jungkook Hyung'um ile yapmak istediğim için onu reddettim. Bunun dışında bir şey yaşamadım. İyi geceler Hyung şimdi uyuyacağım.
.
.
.
.
.Jungkook
Bazen en derinden sevildiğinizi hissedersinizya. Kalbinizin en güzel köşesine koyarsınız size böyle hissettiren insanı. Kalbinizin kapılarını kapatır bir tek ona karşı kalbiniz böyle atar. Ama bir bakarsınız o çoktan kilidi kırmış gidiyor. O zaman hissettiğiniz duygu ne olur?
Bilmiyorum sanırsam, bilmekte istemiyorum. Ama yakında yaşayacakmış gibi hissediyor kendimi kolluyorum. Nedensizce içime oturan o üzüntü bir türlü geçmek bilmiyor. Yalnız takılıp bir şeyleri tek başıma halletmeye çalışmak istiyorum ama gücüm yetmiyor.
Taehyung'un yanına gitmek onunla vakit geçirmek istiyorum. Ama aklıma en son yaşadığımız şeyler geliyor. Benden korkup kaçtığı an gözümün önünden gitmiyor. Benden tiksindiğini düşünüyorum. Diyorum ki yaşadığımız o güzel anları unutursa ne anlamı kalır ki yaşamamızın. Ama sonra diyorum kendi kendime elinde olan bir şey değil bu onu suçlama. Nasıl böyle şeyler düşünebiliyorum diyerek kendime kızıyorum. Biliyorum içten içe onun suçlu olmadığını ama içime oturuyor yinede bir şeyler.
Dün erkenden evden çıkmıştım. Çünkü önemli toplantılarımdan biri vardı. Eskiden benimle çalışıp memnun kalan bir firma tekrar benimle çalışmak istemişti ve benimde işime gelmişti. Çizim yapmayı sevdiğim için yaptığım iş asla bana yük olmuyordu. Parasınıda bolca kazandığım için severek yaptığım bir şeydi. Yeni yapılacak olan Avm için bir çizim istenmişti. Kabul etmiş iş verenler ile yemeğe çıkmıştım.
Gece eve geldiğimde gözlerim açılıp kapanıyordu neredeyse. Hayır içki içmemiştim, nadir kullanırdım. Başka bir şeyde içmemiştim, nefret ederdim. O kadar fazla iş muhabbeti dönmüştü ki o masada. Bir anlığına beynimde sadece ölçüler ve çizimler yer alıyordu. Neyse ki bugünüde atlatmıştık.
Elim titrediği için anahtarı sokamayıp zar zor içeri girdiğimde salonda köpekle oynayan Taehyung kesinlikle beklediğim bir manzara değildi. Bu saatlerde genelde uyuyor olurdu. Geldiğimi duymamış olacak ki hâlâ konuşmaya devam ediyor bir yandan Tan'ın tüylerini okşuyordu.
"Jeon Jungkook Hyung'u uzun zamandır görmüyorum Tannie."
Jeon Jungkook Hyung, özlemişim.
"Ama yakında gelecek birlikte tatlı yapmamız lazım değil mi?"
Kafasını okşadığı köpeği elleri arasına alıp yüzünü öpmeye başladığında arkasından gülümsedim. O an her şeyi-içimde ki kırgınlıkda dahil- bırakıp sessiz adımlarla Taehyung'un yanına gidip arkasından sarıldım hafifçe. İlk önce korkup arkasına dönsede yüzünde ki gülümsemeyi görmüştüm sonradan.
Kollarım belinden karnına doğru sarılmış çenem omzundaydı. Kafamı yana döndürüp boynuna küçük bir öpücük kondurduğumda kıkırtı bırakmıştı ortaya. Ellerini karnına sardığım ellerimin üzerine koyup parmaklarımı okşamıştı. Kafasını bana çevirip yüzüme yaklaştığında dudaklarını yanağımda hissetmiştim. Gözlerimi kapatıp yanağımda ki hissi en derinden hissetmeye başlamıştım.
"Hyung, geldin."
"Çünkü beni istediğini hissettim güzelim."
"Çok çok istedim neden erken gelmedin?"
"Önemli bir toplantıydı bebeğim öylece bırakıp gelemezdim."
"Anladım. Hyung bana kırgınsın değil mi?"
"Ne? Bunu da nereden çıkardın güzelim?"
"O gün, yani seni unutup senden korktuğum gün bana çok kırıldın değil mi? Ama Hyung yemin ederim ben hatırlayamadım yoksa korkmam ki senden. Cidden."
"Taehyung'um düşündüğün kadar kırılmadım. Ben biliyorum istemeyerek yaptığını, güzelim üzülme lütfen."
"Ama Hyung-" diyerek ağlamaya başladığında ondan ayrılıp önüne geçecektim ki onu görmeme izin vermedi. Kafasını ellerine eğip tuttuğu ellerimi daha çok sıktı. Göz yaşları elime birer birer dökülüyordu. Yüzünün kıpkırmızı oldupuna emindim. Ne zaman ağlasa yüzü kıpkırmızı olurdu gözleride ona eşlik ederdi.
Ne kadar kırılmış olsam da onun bunu bilmesine gerek yoktu. Küçüklüğümden beri içime atmayı öğrenmiştim hayatım boyuncada buna devam edecektim. Taehyung'un bunu bilip kendini üzmesine gerek yoktu.
"İyi olacaksın güzelim. İyileşeceksin ve ben sonsuza kadar yanında olacağım."
"Sonsuza kadar mı Hyung? Ama insanlar sonsuza kadar yaşayamaz."
"İnsanlar belki yaşayamazlar ama yıldızlar sonsuza kadar yaşarlar Taehyung'um."
_
Son.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hi, ı'm taehyung | taekook
Fanfiction"Bir hasta bir diğer hastayı tedavi edemez Jungkook. Ona sadece iyi gelebilir. Bu da demek oluyor ki sen Taehyung'u iyileştiremezsin. Sadece ona iyi gelirsin ve hayatından çıkarsın." "Ona iyi geleceğim ama onun hayatından çıkmayacağım Hyung. Ben söz...