yirmi bir

451 44 18
                                    

Yazarın ağzından

Sessizliğin hakim olduğu salonun içerisindeydi üçlü. Yanyana olan ikili küçük olana bakıyordu. Büyük olan kardeşin gözleri dolu doluyken diğeri ne olduğunu anlayamaz şekildeydi.

Hatırlıyordu.

Hemde her şeyi hatırlıyordu.

Son dakikaları hariç tabiki.

Abisinin neden böyle davrandığını veya Jimin'in neden kendine öyle baktığını bilmiyordu. Yanlış bir şey mi yapmıştı acaba? En iyisi onlara sormak olduğunu düşündü.

"Abi, Jimin Hyung neden öyle bakıyorsunuz? Yanlış bir şey mi yaptım?"

Büyük olan kardeşine baktığında gözlerinde ki endişe parıltılarını gördü. Tek eli ile gözünden düşen damlayı sildiğinde kardeşine sarıldı.

"Taehyung sen hatırlıyor musun?"

"Tabi ki hatırlıyorum Hyung. İyileşiyorum unuttun mu?"

"Taehyung-" diyip sözünü bitiremeden göz yaşlarına boğulmuştu büyük olan. Yıllarca verdiği emekler gün yüzüne çıkıyordu. Küçük olan ise ellerini abisinin sırtına yerleştirmiş sakinleştirmek istercesine okşuyordu.

Ayakta kaç dakika öyle kaldılar bilmiyordu ikiside. İkiside çok fazla şey başarmışlardı. İkisinin aklında bunlar dolanıyor zihinlerini meşgul ediyorlardı. Birlikte bu zamana kadar gelmişlerdi ve artık başarıyorlardı. Taehyung artık eskisi kadar kriz geçirmiyor. Yoongi ise kardeşi için olsun veya başka şeyler olsun daha mutluydu.

Eski hayatlarından eser yoktu.

Jungkook onların kurtarıcısı olmuştu.

Taehyung

"Oh, Jimin Hyung" dedim mutfağa giriş yaparken. Bir yandan atıştırmalıkların olduğu tarafa ilerliyordum. Jimin Hyung'un düşmüş yüzünü gördüğümde yanına gitmiş ellerimi sırtına koymuş sarılmıştım.

Herkesin sarılmaya ihtiyacı vardır.

Eminim ki içinde bir yerlerde kötü hissediyordu ama kendini açıklayamıyordu. Derin bir nefes aldığını anladım yükselen göğsünden. Hala ona sarılmış haldeyken konuştum.

"Jimin Hyung iyi misin?"

"İyiyim Taehyung. Sadece abinle konuşacağım ama tepkisinden korkuyorum. Her şeyden korkuyorum. Ya beni dinlemezse ya konuyu açtığımda terk ederse orayı. Kendimi açıklamam lazım. Bende istemiyorum Taehyung. Ben sadece Yoongi'yi istiyorum."

"Hyung iyi değilsin. İlk önce bana anlatmak ister misin?"

"Bilmiyorum Taehyung. Kime anlatsam bir şey yapamayacak bir durumdayım. Çok kötüyüm Taehyung." Dedi.

Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Kendini o kadar sıkıyordu ki. Göz yaşlarını akıtmamak için verdiği çaba çok büyüktü. Kendini sıkıyordu dişlerini sıkışı dışardan görünüyordu. Ne olmuştu da kimsenin onu kurtaramayacağını düşünüyordu.

"Anlatacağım sana ama aramızda kalacak. Bu gecede abinle konuşacağım ve ilişkimiz için kararı verecek. Ya da hep beraber bir çözüm bulacağız. Tamam mı Taehyung?"

Kafamı onu onaylarcasına salladığımda mutfaktan çıkmıştı. Konuştuktan sonra iştahım kaçmıştı. Etrafımdaki insanlar mutsuz olduğunda benimde moodum olmuyordu. Yemek yemek istememiştim bir anda. Jungkook Hyung'un yemeğini yedireli az olmuştu. Ama acaba aç mıydı?

Üst kata çıkarken bir şarkı mırıldanıyordum ağzımın içinden. Kapının önüne geldiğimde içeri girdim. Gözlerini bana çeviren Jungkook Hyung'umu gördüğümde gülümsemiştim. O da bana karşılık gülümsemiş elinde ki çizgi romanı yatağın diğer tarafına bırakmıştı.

hi, ı'm taehyung | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin