Uzun saatler süren uçak yolculuğumuzu uyuyarak geçirmiştik. Taehyung uzun saatler boyunca omzuma yaslanmış elimle oynamıştı. Dövmelerim üzerinde ellerini gezdirmiş bir süre sonra uyuyakalmıştı.
Uçaktan inme vaktimiz geldiğinde yavaşça uyuyan Taehyung'u uyandırmıştım. Yarı açtığı gözleri ile bana bakmaya başladığında gülümseyip tek elimle yanağını okşadım. Güzel gözlerine daldığımda tekrar duyuru yapılmıştı. Ona uzanıp saçlarını düzelmiştim.
Teker teker uçaktan inmiştik. Valizlerimizi almaya gittiğimizde Taehyung koluma sıkıca sarılmıştı. Jimin bana sırıtıyordu ne olduğunu biliyormuş gibi. Yoongi Hyung ise, o ise gözlerimi çevirsem yakıcı ışınlarla beni delecek gibiydi.
"Taehyung'um biraz abinin yanına gitsen iyi olur birtanem."
"Ne yani Jungkook seni tek mi bırakacağım. Olmaz bu kadar insanın içinde yalnız olamazsın. Hem şuradaki k-"
"Taehyung iyi misin birtanem?"
Kafasını çevirip bir anda yanımdan uzaklaştığında ağızım açık bir şekilde arkasından bakakalmıştım. Valizimizin geçtiğini gördüğümde oraya ilerlemiş valizimizi almıştım elime. Yanımda duran kadının valizini alamaması ile benden rica etmişti. Kucağında bebeği olduğu için alamıyor gibiydi. Valizini verdiğimde teşekkür edip uzaklaşmıştı.
Arkamı döndüğümde Taehyung Jimin'in koluna girmiş buraya bakarak yüzünü ekşitmişti. Sanırım Hollanda havası Taehyung'a pek iyi gelmemişti. Ne olduğunu anlamaz bir şekilde yanına gittiğimde Jimin'in diğer tarafına geçerek benden uzaklaşmıştı.
"Taehyung'um ne oluyor, neden kaçıyorsun?"
"Valizini verdiğin kadının yanına git sen Jungkook. Ya da şu hepsi sana bakıyor zaten git onların yanına."
"Taehyung'um, bebeğim benim. Ben senden başkasına bakmam bebeğim. Hem oradaki kadının kucağında bebeği vardı yardım ettim bende. Senin olduğumu mu göstermemi istiyorsun Taehyung?"
Ona yaklaştığımda gözlerime bakıyordu sadece. Yaptığım açıklama ona yeterli gelmiş gibiydi. Yinede onun gönlü olması için yüzüne eğildim. Dudaklarımı dudaklarına yaslayıp uzun bir süre bekledim. Tek elim valizi tutuyorken tek elim belini sarmıştı. Üzerine doğru eğilmiştim dudaklarından ayrıldığımda alnımı alnına yasladım.
"Ben sadece seninim Taehyung. Bunu asla unutma."
Arkamdan ayağıma gelen sert darbe ile acıyla arkamı döndüğümde Yoongi Hyung'un sert ifadesi ile karşı karşıya gelmiştim. Jimin Hyung kahkaha atıyordu arkada. Kötü gün arkadaşı diye buna deniliyordu sanırım. Taehyung'un belini bırakmadan ilerlemeye başlamıştım. Peşimden gelirken etrafa kötü bakışlar atıyordu.
Kendimiz için bir taksi tuttuğumuzda valizlerimizi yerleştirip taksiye binmiştik. Yoongi Hyung ön koltuğa oturmuştu bizde üçümüz arka koltuktaydık. Jimin ve Taehyung zayıf oldukları için arkaya zorlanmadan sığmıştık. Kısa bir yolculuk sonrası Minho ve Jisung'un bulunduğu otele gelmiştik.
_
Sonunda odalarımıza yerleşmiştik. Yemek için Jisung ve Minho'nun yanına inmemiz gerekiyordu. Taehyung'un giyinmesini bekliyordum aşağı inmek için. Jisung sözümü dinlemiş bize özel büyük bir oda ayırtmıştı.
Taehyung sonunda kıyafetlerinş giymiş yanıma gelmişti. Önümde dikildiğinde onu incelemeye başlamıştım. Havanın biraz esmesinden kaynaklı boğazlı bir kazak giymişti. Altında gri rengine yakın bir pantolonu vardı. Koluna ise ceketini almıştı. Saçlarını ayırmak yerine gözünün önüne doğru bırakmıştı. Gözünün üzerinde kahverengiye kaçan far dokunuşları vardı. Dudağına sürdüğü nemlendirici buradan belli oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hi, ı'm taehyung | taekook
Fanfiction"Bir hasta bir diğer hastayı tedavi edemez Jungkook. Ona sadece iyi gelebilir. Bu da demek oluyor ki sen Taehyung'u iyileştiremezsin. Sadece ona iyi gelirsin ve hayatından çıkarsın." "Ona iyi geleceğim ama onun hayatından çıkmayacağım Hyung. Ben söz...