"Yeter artık! Uyanmak istiyorum yeter!" Olduğum yerde sıçrayıp hastane odasında olduğumu gördüğümde korkudan titreyerek etrafıma bakınmaya başladığımda Çağkan, babam, Deniz ve Erhan Amca'yla göz göze gelmiştim. "Allah'ım! Gerçek misiniz?" deyip hıçkırarak ağlamaya başladığımda karnımı kendime çekeceğim sırada hafif bir şişlik olduğunu görünce kaşlarımı çatıp karşımdaki endişeyle bana bakan üçlüye baktım.
"Gerçek değilsiniz, değil mi? Gerçek değilsiniz! Yeter!" diye bağırıp olduğum yerde debelenmeye başladığımda Çağkan hışımla ayağa kalkıp yanıma gelmişti. Ellerimden tutup beni sakinleştirmeye çalıştığında ağlayarak çığlık atmaya başladım. "Görmek istemiyorum artık yeter!" Delirmiş gibi başımı sağa sola sallıyor, ellerimi yumruk yapıp yattığım yatağa sertçe vuruyordum.
Çağkan; "Pera, uyandın güzelim! Sakinleş!" dediğinde olduğum yerde duraksayıp gözlerimi hışımla sildim ve ciddi olup olmadığına baktım. "Gerçekten mi? Gerçekten uyandım mı?"
Babam yatağın baş ucuna oturup başını yukarı aşağı salladığında başımı arkaya atıp bağırarak ağlamaya başladım. "Kendimden nefret ediyorum!" diye bağırdım hıçkırıklarımın arasından. "Sinan'dan nefret ediyorum! Onu öldürmek istiyorum!" O kadar yüksek sesle bağırıyordum ki sesim odada yankı yapıp tekrar kulaklarımı dolduruyordu.
"Pera..."
Başımı sağa sola sallayıp yatakta debelenmeye devam ettim. O... Beni bir fahişe gibi kullanmıştı. Bana eziyet etmiş, işkence çektirmişti. O beni göz göre göre fahişelikle suçlamıştı. O aptal adam beni zorla başkalarıyla birlikte oldurtmuştu. Bedenimi paçavra gibi kullanmıştı ve ben buna rağmen yıllarca onunla olmuştum.
Bana tecavüz ettirmişti. Ve bunu karşıma geçip gözlerimin içine baka baka zevkle izlemişti. Ben... Bir bebeğe sahip çıkamadığımı söylemişti. O bebeği onun yüzünden düşürmüş olmama rağmen bir bebeğe sahip çıkamadığımı söylemişti.
"Allah benim belamı versin!" diye bağırdım göz yaşlarımın arasından.
Duygularım... Onu önemsememişti. Ben... Ben kendime diyecek tek kelime bile bulamıyordum. O... Beni fahişelikle suçlamıştı.
Elim karnımla buluştuğunda tekrar aynı şişlikle karşılaşınca gözlerimi aralayıp sıklaşan nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım. "Bana ne kadar ilaç verdiler? Bu şişlik ne?" dediğimde Çağkan'ın yüzünde buruk bir gülümseme olmuştu. Onu buğulanan gözlerimle inceleyebildiğim kadar inceleme fırsatım olmuştu. Gözlerinin içine bakamıyordum. Hiçbirinin gözlerini geçtim yüzüne dahi bakamıyordum. Hepsinden çok utanıyordum.
"Kardeşim..." diye söze başlamaya çalıştı Deniz. Hepsinin gözlerini benden kaçırması şüphelenmeme sebep olmuştu. Yutkunup; "Ne oldu?" diye sordum.
Babam ellerimi tuttuğunda gözlerim onunla buluştu. "Pera, bir aydır buradasın."
Pera, bir aydır buradasın.
Bir aydır.
"Ne?" diye mırıldandım gözlerim üzerimdeki pikeye gittiğinde. "Hiçbiriniz beni uyandıramadınız mı?!" diye bağırdım hiddetle. Babamın ellerini ellerimden ayırdıktan sonra Çağkan gözlerimin en derinine bakarak; "Kimse uyandıramadı Pera. Artık senin uyanmanı bekledik." dediğinde alnımı kırıştırıp başımı sağa sola salladım. "Yalvardım Çağkan sana." dedim pürüzlü sesimle.
"Duydum güzelim. Çığlıklarını duydum." dediğinde ona doğru yaklaşıp kollarımı boynuna doladım ve hıçkırmaya başladım. "Niye uyandırmadın Çağkan? Ölüyorum. Her şeyi canlı canlı yaşadım!"
"Uyanmadın Pera. Hepimiz uğraştık." Deniz'in sesiyle başımı sağa sola sallayıp Çağkan'ın kokusunu içime çekmeye başladım sakinleşmek için. Çağkan bedenimi ondan ayırdığında gözlerine anlamsız bir şekilde bakmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Amber [Tamamlandı]
Teen Fiction"Bana yeniden aynı duyguları hissettiremez misin?" Bedenimi duvara yaslayıp bileklerimden tuttu ve kollarımı havaya kaldırdı. Yutkundum. "Kalbine bir başkası girecekken bunu yapamam Pera." diye tısladı dişlerinin arasından. "Yalandı." diye itiraf et...