Başlayacağım cümle için çok önceden demek isterdim ama bir buçuk sene öncesi çok öncesi olmuyordu. İnsanın hayatına çok yakın zamanda başlaması çok garip değil miydi? Bir buçuk sene önce ne olmak istiyordum, ne yapıyordum, kiminleydim, nerede ne yapıyordum?
Deniz'in anlattığına göre üç sene sınava girmemeyi tercih etmiş, ondan öncesinde egom yüzünden kimseyle irtibat halinde olmamıştım. Daha çok eve gelir ya kitap okur ya da sosyal medyada takılırmışım. Bu doğru olabilirdi çünkü dış dünyaya bir türlü alışamamıştım. Alışmak istediğim zaman da ilk okul günüm gibi şeyler olacağını düşünüyordum ki haksız da sayılmazdım.
Orada konuşulanlar... Kurdukları cümleler bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Babam yirmi yaşındaki küçük kız değil demişti. Ben yirmi üç yaşındaydım, arada çok fazla fark yoktu. Ne demek istemişti? Çağkan, Sinan'dan önceki hayatımıza dönebiliriz demişti. Sinan kimdi? Çağkan'la önceden nasıl bir hayatım vardı? Cümlesi kesilmeden önce eskisi gibi demişti Deniz. Eskiden nasıldı?
Kafamda o kadar soru işareti vardı ki bunlarla başa çıkamıyordum. Rüyamda gördüğüm adama karşı hislerim garipti. Bu rüyayı birinin tetiklemesi gerekiyordu ve Çağkan onu tetiklemişti. Rüyamdaki kişi Çağkan mıydı? Ah! Kafayı yemek üzereydim.
Bunları öğrenmem gerekiyordu ama bir yerden başlamalıydım. Ama buna emin miydim? Gerçeklerle yüzleşmek gerçekten istiyor muydum? Elbette istiyordum. Beni ben yapan şey geçmişimdi ve ona ihtiyacım vardı. Bu yüzden onu bulmalıydım.
Yataktan kalkıp cüzdanımı aldım ve kimliğime baktım önce. Doğum tarihim yirmi üç yaşında olduğumu gösteriyordu. Belki de babam mecazi anlamda kullanmıştı o cümleyi. Belki de yirmi yaşımdayken çocuksu davranıp şu an olgun olduğum için bu cümleyi kullanmıştı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve ellerimi saçlarımın arasına geçirdim. Bir anda hayatımda bu kadar nasıl cevapsız soru olabilirdi?
Köşede duran makyaj masamın önündeki pufa oturdum ve yüzümü ellerimin arasına aldım. Bir şeyler yapmalıydım. Orada konuşulan her şeyin doğru olmadığına ve hayatımı mahvetmediklerine ihtiyacım vardı. Bunun gerçek olmadığına ihtiyacım vardı.
Bugünlük bu kadar baş ağrısının yeterli olduğunu düşünüp hazırlanıp okula gitmeye karar vermiştim. Aslında Mehmet ve Yeşim'le vedalaşacak ve onlarla tanıştığım için gerçekten mutlu olduğumu söyleyip oradan defolacaktım.
Kıyafet odamdan beyaz renk fit bir gömlek, lacivert renk yüksel bel İspanyol paça pantolon almış altıma da beyaz renk topuklularımı gitmiştim. Makyajı sadece maskara ve güneş kremi sürüp dudağıma nude ruj sürmeyi tercih etmiştim. Saçlarımı hafif dalgalandırıp at kuyruğu yaptıktan sonra yuvarlak küpelerimi takıp hazırlığımı sonlandırmıştım. Aslında şu anki ruh halime göre fazla bile hazırlanmıştım.
Odadan çıkacağım sırada odamın yanındaki Deniz'in odasının kapısını açık görünce biraz ilerleyip odasına baktım. Bilgisayarında bir şeyler bakıyordu. Gözümü devirip mutfağa ilerlemiştim. Ardından aklıma gelen fikirle gözlerim mutluluktan irileşmişti. Bilgisayarı! Orada mutlaka bir şey saklıyor olmalıydı! Onu evden postalamalı ve o bilgisayarı kurcalamalıydım. Ama nasıl yapacaktım?
Mutfağa girdiğimde babam tabletinden gazete okuyor, evimizde ne işi olduğunu anlamadığım Çağkan çay içerek telefonuyla uğraşıyordu. "Günaydın." dedim ikisine bakarak. İkisi mekanik bir şekilde aynı anda bana baktığında zorla da olsa gülümsemeye çalıştım. "Günaydın kızım. Okula mı gidiyorsun?"
"Evet baba, arkadaşlarımla vedalaşacağım." dediğimde babam gülümsemişti. "Onlara değer veriyor gibi görünüyorsun." dediğinde Çağkan sazan gibi atlamıştı. "Özellikle Mehmet'e."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Amber [Tamamlandı]
Jugendliteratur"Bana yeniden aynı duyguları hissettiremez misin?" Bedenimi duvara yaslayıp bileklerimden tuttu ve kollarımı havaya kaldırdı. Yutkundum. "Kalbine bir başkası girecekken bunu yapamam Pera." diye tısladı dişlerinin arasından. "Yalandı." diye itiraf et...