"Bütün olan biten bundan ibaret Mehmet." deyip çayımdan son bir yudum almıştım. Sanırım olanları anlatırken üç bardağa yakın çay içmiştim ve bu benim için ciddi bir rekordu. "Pera ben bu olanları... Ah! Çok ağır şeyler bunlar."
Çağkan gittiği için mi yoksa artık bedenim acıyı hissetmediği için mi bilmiyorum ama artık Mehmet'e her şeyi hiçbir duygu hissetmeden anlatmıştım. Anlattıkça daha da rahatladığımı hissediyordum.
"Ve artık bir karar verdim Mehmet. Biraz birikmiş param var. Onunla bir ev tutup bebeğim doğana kadar internet üzerinden satış yapacağım. Sanırım daha çok ev aksesuarları üzerine olacak. Daha önceden böyle bir planım vardı. Bununla ilgili mağaza açmayı düşünüyordum ama riskli bir gebeliğim varken bunu yapamam."
Mehmet şaşkınlıkla bakıyordu. "Çağkan mutlaka dönecektir Pera. Onu artık yok mu sayacaksın?" Sözleri durgunlaşmama sebep olmuştu. Yok sayabilir miydim? Ne zaman dönecekti? Neden gitmişti? Dönecek miydi? Gerçekten beni onsuz mu bırakmıştı? Siyah Amber'im olmadan mı uyuyacaktım?
Omuz silktim. "Sadece bebeğin babası olacak Mehmet. Çağkan'ı artık istediğimden emin değilim." İstiyordum. Hala deli gibi istiyordum. Kahrolası adam beni kendine öyle bir bağlamıştı ki her anımda yanımda olmasını istiyordum. Bir anda çıkıp gelmesini ve "Hiç gitmedim yıldızım." demesini istiyordum.
"Bence biraz dinlenmelisin. Birkaç hafta belki..." Sözünü kestim. "Mehmet ben kendime yeni bir hayat kuracağım. Ne dinlenmesi?"
"Kimse nerede olduğunu bilmeyecek mi?" Sorusu o kadar hüzün içeriyordu ki dudaklarımı büzdüm. "Eğer kimseye söylemeyeceğine yemin edersen sana söylerim." Sözlerimden sonra gözleri heyecanla parlamaya başlamıştı. Gülümsedim. "Yemin ederim Pera! En azından yanına gelip bebekle iyi olduğunuzu görmem yeterli."
Bebekle iyi olduğunuzu görmem yeterli... Çağkan hiç düşünüyor muydu? İyi miydim, kötü müydüm, ne haldeydim? Belki bebeğimizi kaybetmiştim, hiç mi düşünmemişti bu ihtimali? Kimi kandırıyorum ki. Arkasına bile bakmadan giden adam bunları gerçekten düşünür müydü?
"Kalkalım artık. Kendime bir ev tutup eşya almalıyım." deyip kalktığımda Mehmet heyecanla ayağa kalktı. "Pera, yanlış anlamazsan eğer... Lütfen kendini yorma ve ev bulana kadar benimle kal. En azından yalnız olmazsın." Tedirgin bir şekilde kurduğu cümle üzerinde biraz düşünmeye başlamıştım. Olabilir miydi? En azından acele etmek zorunda kalmazdım.
Saçımı kaşıyıp; "Bilemedim ki Mehmet. Sana yük olmak istemem." dediğimde kaşlarını çattı. "Saçmalama Pera! Bunu düşünmediğini varsayıyorum." Net ve kararlı cümlesi üzerine gülmüştüm. "Peki, tamam. Gidelim o zaman." deyip çantamı aldıktan sonra Mehmet hesabı ödemişti. İkimiz arabalarımıza bindikten sonra evinin yolunu tuttuğumuzda hava kararmaya başlamıştı. Gök kızıla dönmeye başlamıştı ve içimi rahatsız eden bir hava olmuştu. Kalbime bir yük binmiş, kalkmıyordu.
Acaba Çağkan'a bir şey mi olmuştu? Ah! En azından iyi olup olmadığına dair mesaj atmalı mıydım? Hayır! Bir karar vermiştim ve bu kararda artık Çağkan yoktu.
Mehmet'in evinin önüne geldikten sonra arabayı durdurup indim ve valizleri çıkarmaya başladım. Mehmet koşarak yanıma gelip, "Pera ne yaptığını sanıyorsun?" diye kızdığında; "Valizlerimi taşıyorum Mehmet." dedim garipseyerek. Alaycı bir şekilde gülüp beni yavaşça iteklediğinde kahkaha attım. "Bebeğe bir şey olacak! Sen şu anahtarları al eve geç." deyip anahtarları bana verdikten sonra kısa süre hayran bir şekilde ona bakmaya başladım.
O hep kusursuz mu olacaktı?
Mehmet arkamdan valizlerle beraber gelirken; "Cinsiyeti ne zaman öğreneceğiz?" diye sorduğunda adımlarım yavaşlamıştı. Yutkundum. Sahi, ben hiç cinsiyeti için doktora gitmemiştim. Her hafta kontrole gitmem gerekirken iki aya yakın süredir doktoru görmüyordum bile. Ah!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Amber [Tamamlandı]
Novela Juvenil"Bana yeniden aynı duyguları hissettiremez misin?" Bedenimi duvara yaslayıp bileklerimden tuttu ve kollarımı havaya kaldırdı. Yutkundum. "Kalbine bir başkası girecekken bunu yapamam Pera." diye tısladı dişlerinin arasından. "Yalandı." diye itiraf et...