SΐYAH AMBξR 15. BÖLÜM

36 3 0
                                    

Hayat bana kafamı dinleyeceğim bir aylık bir süre tanımıştı ve bende bu süreyi onun istediği gibi değerlendirmeye çalışmıştım. Kitap okumuş, hayatımla ilgili karar vermeye çalışmıştım. Olumlu çok şey olmuştu, artık kendimi toparlamaya başlamıştım. Olumsuz olan şey ise Çağkan'la aramızın bozulmaya başlamış olmasaydı. Umursamaz görünmem ve ona artık eskisi gibi yakın davranmamam yüzünden sürekli kavga ediyorduk.

Elimde değildi. Her yüzüne baktığımda geçmişim aklıma geliyordu ve ona yakın davranamıyordum. Böyle bir şey olacağını tahmin etmiştim. Boktan bir geçmişim olduğunu anladığımda bunun olacağını tahmin etmiştim ve elimde olmadan yapıyordum. Beni ona bağlayan çok şey varken bağlanamıyordum. Gözlerindeki yıldızlara baktığımda geçmişimi görüyor, yaşadıklarımı hatırlayıp duruyordum.

Bu olmamalıydı. Unutmalıydım. Bunları yaşamayı hak etmemiştim.

Sanırım sürekli odamda olmam ve hamileliğin de etkisiyle birkaç kilo almıştım. Artık kabuğumdan çıkma vaktim gelmişti ama ne yapacağımı bilmiyordum. Babamla gök bilim merkezi için konuştuğumuzda yaz sezonuna girişte açılış yapacağını, devralacak bir yer bulduğunu söylemişti. Biraz buruk biraz mutluydum. Mesleğimi yapmak istiyordum ama kafam bunu kaldırmıyordu. Bende biraz olsun kendimi gök bilim merkezinde avutmaya çalışacaktım.

Yatağımdan kalkıp artık dış hayata adım atmamın vaktinin geldiğinin kendime anlatmaya çalışmalıydım. Ömrümün sonuna kadar bir fanusta gibi odamın içinde kalamazdım. Her seferinde yüz yüze geldiğim gerçeklerle tekrar yüzleşmeliydim.

"Pera? Seni odandan çıkmaya iten sebep ney kardeşim?" Deniz'in alaycı yarım ağız ifadesine gülerek oturma odasındaki koltuğa ayaklarımı uzatıp omzumun üzerinden son kez baktım. "Pera her şey yolunda mı?" Koltuğun yanımdaki kısmı çöktüğünde yüzümde hafif bir gülüş oluştu. Ona dönmedim.

"Gerçekten endişelendiğimizi biliyorsun, değil mi?" Öyleydi, endişelendiği ses tonunun her zerresine yansımıştı ama umurumda değildi. Bu haldeysem eğer bu onların yüzündendi. Evet, bir geçmişim vardı ama ben onunla yüzleşmiştim. Yenmiştim. Şimdi aynı geçmişimi ikinci kez yenemiyordum. Hem de yıllar önceki karakterimin çok uzağında bir karaktere sahipken bunu yapmak çok zor oluyordu.

"Hakkımda endişelendiğinizde sonuçları iyi olmuyor." deyip kısa süreliğine ona döndüm ve gülümsedim. Kaşlarını çatarak bana baktığında tek bacağını poposunun altına aldı. "Bunu aştığını sanıyordum." Şaşkındı.

"Sandığınız şeyler ne kadar da basit şeyler, değil mi Deniz?" Ona bakmak yerine karşımdaki boş televizyona bakmayı tercih etmiştim. Hamilelik hormonlarından mıydı yoksa artık patlama zamanım mı gelmişti kararsızdım. Ama ikinci seçenek daha ağır basıyordu.

Deniz; "Pera..." deyip birkaç adım bana yaklaştı ve elimi tuttu. "Konuşarak çözebiliriz." Şefkatli sesi ona karşı haykırmamam içindi. Belki de gerçekten pişman olduğu için de olabilirdi, bilemiyorum. Tek bildiğim şey artık ruh halimi daha fazla kaldıramayacağımdı.

Kaşlarım çatık bir şekilde ona döndüm. "Gördüm, Deniz. Her şeyi gördüm, yaşadım. Aynı şeyleri iki kez yaşadım." diye fısıldadım gözlerinin içine bakarak. "Bunu mu istemiştiniz?" Gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Daha fazla nasıl bu şekilde devam edebilirdim bilmiyordum. Çekip gitmek istiyordum, tek başıma kalmak istiyordum ama bunu Çağkan'a yapamazdım. Onu seviyordum. Her ne kadar bazen hissedemesem de içimde bir yerlerde ona bağlı olan bir şeyler vardı.

Deniz'in elimdeki eli sıklaşmıştı. "Bunu istemedim." dedi net sesiyle. Duygularını saklamaya çalışsa da başarılı olamıyordu. Nefret doluydu gözleri. Sanki kendinden nefret ediyor gibiydi. Etmeliydi. Hayatımızı zamanında ben alt üst etmiş olsam da şimdi o etmişti. Düzelen bir şeyi yeniden bozmuştu ve bunun geri dönüşü yoktu.

Siyah Amber [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin