20.bölüm

4.7K 247 20
                                    

Sabah uyandığımda duş alıp üstümü giyinip

Otel odasından çıktım asansöre binip en alt kata bastım asansörde 2 kadın 3 erkek vardı onlara arkamı döndüm ve asansörün en alt kata inmesini bekledim  asansör durkutan sonra indim dik adımlarla çıkışa doğru ilerledim otel kapısında ki kalabalığı...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Otel odasından çıktım asansöre binip en alt kata bastım asansörde 2 kadın 3 erkek vardı onlara arkamı döndüm ve asansörün en alt kata inmesini bekledim asansör durkutan sonra indim dik adımlarla çıkışa doğru ilerledim otel kapısında ki kalabalığı görünce adımlarım yavaşlaması gerekirken hızlandı otel den dışarı çıktım koşarak yanıma gelen adem ile kaşlarım çatık baktım ona "patron aslan aşireti geliyor gidelim arabalar hazır" dedi telaşla ademin dediğini aldırmadan kalabalığa doğru ilerledim korumlar kenara çekilip geçmem için yer açtılar sakin adımlarla tek tek adamlara baktım 50 'ye yakın adam vardı onlara bakarak sakin sakin konuştum "elinizdeki sopalarla beni korkutmuyor beyler" dedim ardından devam etim "kavga istiyorsanız üstüm müsait değil ama eğer bekliyecekseniz hemen geliyorum " dedim etrafta 1 tur bakışlarımı gezdirdim bulduğum bir mağazaya hızlı adımlarla girdim ve üstümü değiştirdim

Mağazadan çıkmadan önce başımla adem 'e mağazayı işaret etim adem başıyla beni onayladı mağazadan çıkıp kalabalığa doğru ilerledim ilk defa aç kalmadığı için pek aç  Olduğumu hissetmiyordum kalabalığa baktığımda daha da arttığını gördüm korumaları...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mağazadan çıkmadan önce başımla adem 'e mağazayı işaret etim adem başıyla beni onayladı mağazadan çıkıp kalabalığa doğru ilerledim ilk defa aç kalmadığı için pek aç Olduğumu hissetmiyordum kalabalığa baktığımda daha da arttığını gördüm korumalarıma doğru ilerledim Yusuf beni görünce koşarak geldi elimdeki eşyalarımı ona verdim işte şimdi hazırdım bakışlarım dün namlu ucunda olan adamı gördüm ona alayla baktım "sanırm dün yediğiniz dayak size az geldi" dedim alayla konuşan adam ile ona baktım "ne sandın dün kü olayı hiç olmamış gibi unutacağımız mı" dedi duygusuzca adama baktım ve cevap verdim "hayır" dedim kısa cevabım ile adam şaşırsa da hemen kendini topladı birden kalabalığa dalan adar ile ona kısa bir bakış atım birden yüzüme gelen yumruk ile önce şaşırsamda sonra hemen toparladım "bu sefer sizi elimden kimse almaz" dedim acımasızca ve ademden aldığım muşta ile bana yumruk atan adama sert bir yumruk atım benim yumruk atmamla korumalarım hemen kavgaya başladı yere düşürdüğüm adam ile ard arda yumruk indiriyordum adamın bayılmasın ile ayağa kalktım yerde gördüğüm cam şişe ile yusufa vuran adama doğru koştum ve şişeyi kafasında kırdım birden yere düşmemle yüzüme inen ard arda yumruk ile ağzımda metalik bir tat oluştu tam bana yumruk atacakken elini havada tutup ters çevirdim geriye doğru itiğim adam ile ayağa kalktım birdaha yumruk atmak için üstüme koşan adamın kolunu ters çevirip ayağımla hızlı bir şekilde vurdum kırılan kolu ile adam acı bağırışı meydanda yayıldı bizi ayırmaya gelen polis ekibi ile kimse birbirinden ayrılmıyordu saçımdan tutulup geriye çekilmemle canım acıdığı için dişlerimi sıkıyordum birden saçındaki el çekildi çeken kişeye baktığımda adarı gördüm adamı yere yatırıp yumrukluyordu polisler yavaş yavaş birbirizmden ayırması ile nefes nefese inip kalkan göğsüm ile etrafa baktım hükümdarın kaşları korkutucu bir şekilde çatılmıştı ağzımdaki kanı yere tükürüp bana yumruk atan adama baktım tam bana doğru bir adım atacaktıki hükümdarın sert sesini duydum "yeter bu kadar" dedi polis ekipleri bizi kelepçeliyip aldılar nezarethanede boş boş etrafa bakıyordum yanımda oturan kadın ile ona döndüm "ben seni tanıyorum sen dün aslan aşiretinin ağasını öldüresiye döven kadınsın" dedi kafa sallayıp önüme döndüm içeri giren hükümdar ile ona baktım polis memuru nezarethane kapısını açıp konuştu "serbestsizin Nil hanım" dedi kafa sallayıp ayağa kalktım tam gidecekken bir kadın elimi tutup konuştu "sadece sen ezilen hor görülen kadınları kurtarabilirsin" dedi ve elimi bıraktı ben kadına bakarken hükümdarın sesini duydum "yürü Nil" dedi tok sesi yankılandı nezarethanede bakışlarımı kadından çekerek dışarı doğru adımladım polis merkezinden çıkınca hükümdara döndüm "ben çıkacaktım zaten size gerek yoktu" dedim hükümdar ise başıyla arabasını işaret eti "bin babam seni akşam yemeğine davet eti" dedi o önden ilerlerken ben arkamı dönüp etrafa baktım uzun kemikli parmaklar kolumu kavrayıp arabaya doğru yürütü ne kadar kolumu çekmeye çalışsamda mengene gibi yapıştığı için bırakmıyordu araba gelince kapıyı açıp beni içeri fırlattı "öküz" diye mırıldandım kendi arabanın etrafından döndüp sürücü koltuğuna oturdu arabayı çalıştırdı sanırım onların evlerine gidiyordum hükümdara bakınca kaşları çatık yola bakıyordu arabada telefonumun sesi yankılandı telefonumu ararken hükümdar cebinden çıkarıp bana uzatı ona şaşkın şaşkın bakerken telefonu salladı hemen kendime gelip elinden aldım ve aramayı cevapladım "efendim" dedim önce ses gelmedi biraz bekledikten sonra bir adam konuştu "beni hatırladın mı Nil" dedi bu kadın sesini tanıdık gelmişti biraz daha düşündükten sonra aklıma Alya geldi "uzun zaman oldu doğrusu Alya" dedim Alya ise telefondan önce gülümseme sesi geldi sonra konuştu "Mardin'e gelmişsin 4 yılık hatrım olduğunu düşünüyorum yarın düğünüm var seni bekliyorum lütfen gel Nil" dedi biraz düşündükten sonra konuştum "tamam Alya gelecem umarım konum atarsın" dedim ve kapatım Alya benim ortaokuldan arkadaşım lise 1 'de Mardin'e gittikleri için pek fazla görüşüp konuşamamıştık size tek arkadaşım dı diyebilirim bir süre daha elimdeki telefona baktıktan sonra konuşan hükümdar ile ona baktım "kim" dedi ona cevap vermek istemediğim için bakışlarımı camdan dışarıya çevirdim bu sefer elini direksiyona vurarak tekrar eti "sana kim dedim" dedi sinirle ona kısa bir bakış atıp konuştum "size neden hesap veriyim" dedim bir konağın önünde durmamızla kapıyı açıp indim konağın kapısındaki korumalar ellerini önlerinde birleştirip konuştular "hoş geldiniz ağam" dediler onları umursamayıp konaktan içeri girdim masa başında oturan hükümdarın babası ile göz göze geldim sakin adımlarla kurulmuş olan masaya ilerledim beni gören aile üyeleri gülümsüyerek "hoş geldin" dediler kafa salladım bakışlarım hükümdarın babasında durunca konuştum "sizi dinliyorum" dedim bana sofrayı gösterdi ve konuştu "önce yemek yiyelim sonra konuşuruz" dedi ona tam aç değilim diyecektim ki miran beni sofraya doğru arkadan itekledi kaşlarım çatılı arkamı döndüm bana sandalyeyi gösterdi çekişi olan sandalyeye oturdum onlar yemek yerken ben dik bir şekilde sandalyede oturmuştu sanırım aşiret olmak böyle bişeydi baya kalabalık bir aileydi yemek faslı bitince ayağa kalktım rojhat kardağın arkasından ilerledim ve ofis gibi bir odaya girdi arkasından ben girdim arkamı dönüp kapıyı kapatacakken hükümdar kapıyı itip içeri girdi ve arkasından kapıyı kapattı bakışlarım ikiliye dönünce hükümdarın babası yani rojhat kardağ konuştu "dün yaptığın olayın cezasını sana bu gün kesmeye gelmişler" dedi bende kafa sallayıp konuştum "evet ve bir kaç adamı komaya girdi" dedim soğuk bir sesle kafasını onaylamaz bir şekilde salladı "sen buradaki kuralları bilmiyorsun her neyse sana öğüt vermek isterdim ama pek takacağın yok gibi" dedi buz gibi bakışlarım konuşan rojhat denen adamdan çekip hükümdara baktım ardından bakışlarımı ondan da çekip boş duvara bakarak konuştum "bu yaşıma kadar onun bunun öğüdü ile gelmedim ne yaptığımı gayet iyi biliyorum" dedim kafa sallayıp tekrar konuştu rojhat bey! "malum yarın bir düğün daha var umarım orada da bir olay çıkmaz" dedi gülerek bende soğuk bir gülümseme ile duvarda ki bakışlarımı çekip rojhat beye baktım "kim bilir eğer bitiyse çıkıyorum" dedim önce ses gelmedi arkamı dönüp çıkacakken tekra konuştu ihtiyar "Kandemir ailesi bizim aile dostumuz onlara zarar gelirse Karadağ aşiretin karşılarında bulurlar" dedi ciddi bir sesle arkamı dönüp ihtiyara baktım "desene düşmanın ile konuşuyorsun" dedim alayla rojhat denen ihtiyar konuştu "Azad benim can dostum ve sende Azad kardeşimin kızı sayılırsın seni karşıma almak istemiyorum Kandemir ailesinden uzak dur" dedi ona bir süre baktım ve kafamı iki yana salladım "eğer ucunda ölüm varsa bile onları küçük düşürmeden bırakmıyacam o çok sevdikleri çok önem verdikleri soy adlarına zarar vermeden durmuycam Azad babam bana bunu öğreti eğer sana birisi zarar verirse yok et" dedim arkamı dönüp odadan çıktım kafamdaki tilkiler dört dönüyordu yeni bir intikam almak için ve ben bu intikamı İstanbul'a dönmeden burda yapacam konaktan çıktıktan sonra kapıda bekleyen Adem'e döndüm kapımı açan adem ile arabaya bindim yolcu koltuğuna oturan adem ile konuşmaya başladım "şu naz denen kızın hamilelik ile ilgili ne varsa basına hemen sızdır" dedim beni onaylayan adem ile tekrar konuştum "haberi engelemeye çalışacaklar yada kaldırmaya onlarıda engele gündemde sadece naz Kandemir'in hamileliğin görmek istiyorum" dedim adem telefonunu çıkarıp konuşmaya başlaması ile rahatça arkama yaslandım işte şimdi benim intikam alma vaktim gelmişti......

Miran Karadağ (hükümdar)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Miran Karadağ (hükümdar)
.
.
.
.
BÖLÜM HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ
BOL BOL OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM
YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE 💜💛💜

MRS. ÖLÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin