11.Bölüm

5.7K 237 8
                                    

Arabanın  durması ile koruma kapımı açtı derin bir nefes alıp arabadan indim Kandemir malikanesinden doğru adımladım kapımı açan görevli konuştu "hoş geldiniz NİL Hanım burcu hanım sizi salonda bekliyor" dedi ve kapıdan geçmem için yol verdi içeri doğru yürüdüm kendimi hazırladım olabilecek en kötü şeye öz annemden hakaret yememeye... Salona girmekle nefretle bakan biyolar ve darmadağın olan burcu hanım ile yılmaz bey burcu hanım beni görmesi ile birden bana bakıp bağırdı "SEN KİMSİN" dedi ona bakmakla yetindim "KATİLMİSİN CEVAP VER" diye bağırdı burcu hanım "evet" duygusuz soğuk sesimle bana baktı tam konuşacakken yılmaz bey konuştu "hayatım yapma pişman olacağın şeyler yapma" dedi ve bana bakıp gülümsedi ben gene duygusuzca baktım birden Yağız ortaya atıldı "annem haklı baba kim o. O bir katil şu an kimseyi düşünmeden öldürebilir hata bizide" dedi  eğer beni erken bulsaydınız böyle olmuyacaktı Poyraz sözü devraldı "Yağız doğru söylüyor o katil şu an polise ihbar etmemiz lazım ama bir şekilde yırtacak bunu bildiğimiz için şikayet etmedik" dedi sert bir sesle sanrım konuşmamın vakti geldi "demek öyle peki madem siz aramıyorsunuz ben atıyım" dedim sert bir sesle biyolar şaşırsada bişey demedi çantamdan telefonumu çıkarıp 155 aradım çaldı çaldı ve açıldı "alo 155 ihbar hatı" telefonu Poyraz verdim konuşsun diye önce bi bana Bi telefona bakan Poyraz kendine gelerek elimden sertçe telefonu aldı ve konuşmaya başladı "iyi günler ben bir ihbarda bulunacaktım" dedi karşıdaki adam ise hemen cevap verdi "dinliyorum beyfendi"dedi  bana bakan Poyraz ile bende ona baktım korkusuzca" bir katil var yanımda 1. Dereceden yakınım " dedi ve sustu konuşan polis ihbar hattındaki adam ile onu dinlemeye başladı "anladım katilin adını biliyor uzunu" dedi Poyraz hemen cevapladı "evet" dedi işte şimdi yavaş yavaş keyfim yerine gelmeyene başladı "NİL KARA" dedi Poyraz ihbar hattındaki adamdan ses gelmeyince Poyraz bana baktı yüzümdeki soğuk ve acımasız gülümseme ile ona doğru adımladım ve elinden telefonu alıp ben konuştum "merhaba ben Nil kara" dedim bunu demem ile ihbar hattındaki adam konuştu "m-merha Nil hanım kusura bakmayın ihabra eden kişi sizin adınızı verdi ben bilmiyordum siz olduğunuzu hemen üst mevkiden birine yönlendiriyorum" dedi sesinden korktuğu çok belliydi benim namım her yere yayılmıştı cevap vermeden bekledim "merhaba Nil hanım ben baş komser boran kum" dedi "merhaba" dedim bu sırada biyolara baktığımda hem şaşırmışlardı hemde ne yapacaklarını bilmiyordular konuşan boran komser ile onu dinledim "karışıklık için kusura bakmayın Nil hanım" dedi "bidaha olmasın" dedim ve kapattım biyolara bakarak güldüm tam arkamı dönüp çıkacakken burcu hanım bağırdı "KAÇ KİŞİNİN KANI VAR ELİNDE SENİN KAÇ MASUM CANIN KANI. VAR" dedi sonlara doğru ağlıyarak arkamı dönmeden konuştum "saymadım ama çok var bunlar masum olanda var olmayanda" dedim soğuk sesimle birden adarın konuşması ile ona döndüm "öldürünce ne geçiyor eline heh NE GEÇİYOR ELİNE SENİN" dedi ilk başta sakin çıkan sesi sonlara doğru bağırmıştı dik bir şekilde gözlerine baktım cevap vermedim ardından Çağatay konuştu "sen katilsin duydunmu SEN KATİLSİN" dedi tepkisiz bir şekilde onlara baktım ondan sonra pars konuştu "sen bir canavarsın bu yüzden seni ilk ailen sevmedi derler ya evlat olsan sevilmezsin işte sen onun vücut bulmuş halisin" dedi nefret ve kinle "bitimi" dedim duygusuzca içim kan ağlarken dışımdan tepkisizce duygusuzca kalmak o kadar zor ki.... Barın 'ın konuşması ile ona baktım kafamı çevirmeden "sen bir canavarsın ve bir daha seni yakınlarımızda görmek istemiyoruz sakın... Sakın  yaklaşma annemi bu halle sen getirdin diğer kız bile bunu yapmadı bize" dedi nefretle arkamı dönüp konuştum "artık istesenizde bir kardeşiniz yok yabancı 'dan farksızız artık" dedim ve dış kapıya doğru yürüdüm kafamda yankılanan ses ile daha hızlı yürüdüm' katilsin sen, canavarsın, evlat olsan sevilmezsin' arabaya binip şöför'e" uçuruma" dedim  kafa sallayıp oraya doğru sürdü adem'in bana korku dolu bakışını görünce ona bakamadım demek ki o kadar berbat görünüyordum bir süre sonra arabanın durması ile hızlıca indim arabadakiler hitaben bağırdım "KİMSE ORAYA GELMİYCEK ARABA'DAN İNMEYİN SAKIN" dedim ve uçuruma ilerledim durdum derin bir nefes aldım ve var gücümle bağırdıbu küçük bir kız çocuğunun umutlarının yıkılışı, bu o küçük kız çocuğunun aile sevdasının tamamen kapanması, anne sevgisi bilmeyen bir küçük kız çocuğunun haykırışları, abi ve baba şefkatin hiç tadamıycak olan bir kız çocuğunun son defa haykırmasıydı bu. Durdum bağırmayı kestim yanaklarımı ıslatan yaşları tek tek sildim derin bir nefes aldım ağrıyan boğazıma rağmen konuştum daha doğrusu mırıldandım "her şey biti ben hiç bir zaman aile sıcaklığını tatmıycam parsın dediği gibi evlat olsan sevilmezdim ben hiçbir zaman sevilmiyecektim ben hep yalnız kalacaktım" dedim ve arkamı döndüm Alparslan'ı görememle durdum bana kollarını açması ile hiç terdüt etmeden koştum ve kollarının arasına girdim bir kere bile sarılmayan ailem 2,5 yıldır tanıdığım adam ben acı çekerken bana kollarını açmıştı ama bu bedensel değildi ruhsal bir acıydı göz yaşlarım tekrar akmaya başlıyınca Alparslan'ın şefkatli sesini duydum "şşşş geçti kraliçem geçti güzelim şşşş ağlama" dedi bunu demesi ile daha çok ağlamam bir oldu Alparslan'nın "haysikiyim" diyişini duydum bana daha sıkı sarılması ile bende ona sarıldım beni kucağına alması ile başımı boyun girintisine soktum önce kasılsada yürümeye devam eti onun arabasına binince beni kucağından indirmeden oturdu şöför'e hitaben "eve" dedi sert bir sesle onu takmıyarak uyumaya çalıştım biyolojik abilerimin bana dedikleri aklıma gelince durmuş olan göz yaşlarım tekrar akmaya başladı Alparslan'ın beni sakinleştirmeye çalışması ile durup ona baktım ve konuştum "a-Alparslan " dedim bunu demem ile Alparslan hemen konuştu "efendim yavrum" dedi şefkatle hemen konuştum "b-ben çokmu k-kötüyüm" dedim sesim titremişti hemde çok Alparslan' a baktım ne cevap verecek diye önce kaşları çatıldı sonra bana ters ters baktı ve cevap verdi "benim kadar değil güzelim" dedi ona baktım ve ufak bir tebessüm gönderdim Alparslan beni seviyordu bunun farkındayım ama o 27 yaşındaydı ben ise 18 aramızadaki yaş farkı olduğu için yaklaşmamıştım ona sanırım onu seviyordum veya birden duygu değişimi yaşadığım için öyle gözüküyordu bilmiyor tek bildiğim kafamın çok karışık olduğuydu birden dudaklarımın üzerinde baskı hisetmemle neye uğradığımı şaşırdım Alparslan beni ikinci defa öpüyordu dudağımı ısırması ile ağzına doğru boğukça inledim Alparslan geri çekilip alınlarımızı birleştirip konuştu "seni seviyorum Nil hemde çok seni asla bırakmıyacam bidaha izin vermiycem bunu sakın Unutma" dedi ve sarıldı

.
.
.
.
.

BÖLÜM HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ
OY VE YORUMLARINIZI YAPIN GENÇLER 👋☺️

MRS. ÖLÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin